Gözler yaşlı, kalpler hüzünlü. Olanlardan dolayı üzgünüz. Biz ancak Rabbimizin dilediğini söyleriz. Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Allah’tan mağdur olanlara rahmet, yaralılara şifa ve ailelerine de sabır diliyoruz.

Nusayrat kampındaki trajediye daha yakından bakıldığında, bu tür olayları önlemek veya meydan okumak konusunda Gazze’deki yönetimin pervasızlık, yetersizlik ve isteksizlik içinde olduğu görülür. Nusayrat Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre, yangının meydana geldiği fırında güvenlik ve emniyet standartları yoktu. Ulusal Meslek Komisyonu, fırın yöneticilerine koşulları düzeltmeleri için iki hafta süre vermişti! Patlamaya hazır bu saatli bombaya iki hafta süre vermek makul mü? İslam’a göre zarar hemen giderilir, özellikle de risk altındaysa. 1340 kg’lık bir gaz tankı, kalabalık bölge ve yoldan geçenler için bir risktir. İnsan hayatı, ruhsattan ya da diğer herhangi bir husustan çok daha önemlidir, ihtimallere bırakılamaz. Herkes yangına hazırlıksız yakalandı, fırın sahibine gerekli yardım sağlanmadı. Belediye veya Gazze makamlarının ileri sürdüğü hiçbir mazeret, bu trajedi ve ihmalkârlık karşısında kabul edilemez. Allah’ın kaza ve kaderi bahanesi ki haktır, hiç kimseyi sorumluluktan kurtarmaz.

İnsanların işlerini gütmek, olabilecek her şey hazırlıklı olmayı gerektirir. İhmalkârlık, sahibini Allah’a ve kullarına karşı sorumlu tutacaktır. Bir defasında Ömer El Faruk, Irak’ın dağlık yollarında bir katırın düşmesinden ve ayağını kırmasından ve Allah’ın bu bölgedeki yolları niçin düzeltmediğinin hesabını sormasından korktuğunu söyledi. Peki, güvenlik prosedürlerini göz ardı edenlerin, yaralıları hastanelere götürmekte ve yangın söndürmekte geç kalanların akıbeti ne olacak? Önce Allah’ın lütfu, sonra sıradan insanlar ve beton şirketlerinin yangını söndürmek ve özel arabalarında yaralıları hastanelere taşımak için gayret etmemiş olsaydı, işler çok daha feci olurdu.

Yaşananlar, Gazze yönetiminin bariz ve açık ihmalkârlığıdır. Yönetim, yolları düzeltmek zorunda, en önemlisi de vergi toplamak, vergi prosedürlerini etkinleştirmek, gelirleri iyileştirmek yerine insanların güvenliğini ve emniyeti sağlamalıdır. Hiçbir gerekçe ve bahane halkın hayatından önemli değildir.

Bu bağlamda akaryakıt istasyonları, pastaneler ve diğer tüm sektörler patlamaya hazır birer saatli bomba gibidir. SOS veriyorlar. İnsanların hayatlarını ve mülklerini koruma pahasına sermayedarlar, bireysel ve partisel çıkarlar veya güçlü insanlar gözetlenemez. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا ضَرَرَ وَلَا ضِرَارَ، مَنْ ضَارَّ ضَارَّهُ اللَّهُ، وَمَنْ شَاقَّ شَاقَّ اللَّهُ عَلَيْهِ “Zarar vermek ve zarar görmek yoktur, kim zarar verirse Allah da ona zarar verir, kim zorluk verirse Allah da ona zorluk verir.”

Eğer teşekkür ve takdir etmek gerekiyorsa, beton şirketleri ve tatlı su şişeleme şirketleri gibi özel şirketler ve halk takdir edilmelidir. Eğer Allah’ın yardımından sonra bunlar olmamış olsaydı, bu yangının neden olacağı yıkımın boyutunu kimse kestiremezdi. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

أَلَا كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، فَالْأَمِيرُ الَّذِي عَلَى النَّاسِ رَاعٍ، وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur. Emir insanların çobanıdır ve güttüklerinden sorumludur.”^[Müslim]