Filistin Yönetimi, insanların yıllar önce güçlü bir şekilde karşı çıktığı ve “Güvenlik” gerekçesiyle rızıklarına, geçim kaynaklarına ve emeklerine yapılan saldırıyı şiddetle reddettikleri kötü şöhretli Sosyal Güvenlik Yasası’nı bugünlerde hileyle yeniden canlandırmanın peşinde. Otorite, yaptığı bazı biçimsel değişikliklerle yasayı yeniden gündeme getirmenin çabası içerisinde. Yapılan değişiklikler, bir önceki versiyonun özünü veya kötü etkilerini örtbas etmek dışında hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. İnsanlar “Sosyal Güvenlik” Yasası olarak bilinen yasayla ekonomide yeni bir felaket yaşayacaklardır.

Sosyal Güvenlik Yasası’nın otoritenin eklediği yeni bir felaket olmasına gelince, çünkü yürürlüğe girmesinin insanlar üzerinde feci ekonomik etkileri, faydadan ziyade zararı olacaktır. Zira şu anki ücret, kesintilerden önce zaten yetersizdir, aşırı pahalılık yüzünden ücretler büyük ölçüde erimektedir. Piyasalara gelince, ücret kesintileri, harcama döngüsünden çekilmesi, likidite yetersizliği, otoritenin maaş kesintileri ve Yahudi varlığının kuşatması altında düşük performans piyasalardaki durgunluğu daha da artıracaktır. Piyasalarda zarar gören işletmelere, tesislere ve kurumlara gelince, yasanın uygulanması yüklerini ve maliyetlerini artıracak, ek maliyetler, insanlara sunulan mal ve hizmetlerde fiyat artışına yol açacak, dolayısıyla bu da daha da pahalılığı neden olacaktır, işletmelerin birçoğu kepenk indirecek ya da kaçacak ya da yatırım yapmaktan vazgeçecektir.

Bu nedenle Sosyal Güvenlik Yasası’nın yeniden gündeme getirilmesi insanlar için bir felakettir, Mübarek Toprak halkının yaşadığı kuşatma ve bitkinliğe eklenen yeni bir bitkinliktir. Sanki insanların yaşadığı ekonomik kötüleşme daha da derinleştirilmek isteniyor. Böylece insanların geçim sıkıntısı, işgal edilmiş topraklarını ve kirletilen Mescidi Aksa’yı düşünmelerine engel olacaktır.

Diğer bir hususa gelince, bu fon gerçek bir güvenlik değildir, aksine felaketin ta kendisidir, çünkü otorite ne performansı ne de yolsuzluklarla dolu tarihi ve hatta bekası ile bir güvenlik değildir, güvenlik olmaktan çok uzaktır. Filistin Ulusal Fonu, Emeklilik Fonu, Halid El Hasan Kanser Hastanesi Fonu ve “İz Vakfı” fonları buzdağının sadece görünen kısmıdır, toplanacak fonların akıbetine ilişkin örneklerdir. Örneğin Ürdün ve diğer Arap ülkeleri gibi yetkililerden daha fazla deneyime sahip olanlar arasında bile güvenlik fonu deneyimleri, bunların yolsuzluğun yuvası, insanların para kayıpları ve yetersizlik alanı olduğunu göstermektedir. Fonun parasıyla yatırım yapılması konusuna gelince, bu tür yatırımların geçmişi genellikle iflas, borç ve yetkililerin hortumuyla sonuçlanmıştır, yatırım olmaktan fersah fersah uzaktır. İşgalle veya yabancı sermaye ile girişimde bulunulması imkansızdır, yerel ekonomiye hiçbir şekilde fayda sağlamaz.

Bu tür fonların amacı, işçileri veya işverenleri korumak veya insanlara iyi bir yaşam sağlamak değildir, otorite bundan oldukça uzaktır. Mesele, otoritenin kendisini finanse etmesi için yeni kaynaklar hortumlama girişiminden başka bir şey değildir. Otorite kalıcı dinamiklerden yoksundur ve insanların ceplerinden başka kaynağı yoktur. Kaynakları tüketen başarısız projeleri finanse etmenin gayreti içerisindedir. Bu projelerin özü ve işlevi Yahudi varlığını ve güvenliğini korumaktan başka bir şey değildir. İşte kasası iflas eden ve her şeyi yiyip bitiren güvenlik birimleri, bu amaçla abartılmıştır. İşte işçi ücretlerinden yapılan kesintilerle tüm bunlar finanse edilmek istenmektedir. Güvenlik sloganları aldatmacadan ve gözleri boyamaktan öte bir şey değildir. İşgal altındaki bir otorite, hiçbir şeye sahip olamaz, tek bir şeyi bile garanti edemez.

Otorite, kanun hükmünde kararnamelerle mevzuatını kamufle etmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Otoritenin kalem oynatması ile çıkardığı “kanun hükmünde kararnameler”, insanların parasını soymak, soyma girişiminde bulunmak ya da paralarını batıl yolla yemek için çıkarılmaktadır. Bu sayede otorite, “güvenlik yetersizliği”ne yarattığı sebeple ilklerden olmakta, aynı kalem oynatmasıyla otorite kanunlar da değişiklik ya da reformlar yapmaktadır. Bu yüzden insanlar bu otoriteye ve yasalarına, paralarıyla oynayanlara ve dirençlerini kemirenlere karşı durmalıdır. Otorite onları uçurumdan uçuruma, felaketten felakete sürüklemekte, Yahudi varlığının hegemonyasından dolayı yaşadıkları geçim sıkıntısını daha da fazlalaştırmaktadır.