İşgal süngüleri altında Olağanüstü Tam Yetkili Büyükelçi Nayef bin Bender El Sudeyri başkanlığındaki resmi bir Suudi heyeti, güven mektubunu Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’a resmi olarak sunmak üzere bu öğleden sonra Ramallah’a geldi. Büyükelçi, Kral Hüseyin Köprüsü üzerinden Eriha’ya girdi ve beraberindeki heyetle, Abbas’la görüşmek üzere Ramallah’taki bölge genel merkezine gitti.

Heyet, Filistin topraklarına girdikten hemen sonra büyükelçi X platformdaki hesabından yaptığı paylaşımında “Sevgili Filistin Devleti, Kenan topraklarından, İki Kutsal Caminin Hizmetkarı ve Veliaht Prens Majesteleri’nin sevgileriyle en içten selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum.” İfadelerini kullandı.

El Sudeyri’nin bu ziyareti, Bin Selman’ın Amerikan gözetiminde Yahudi varlığıyla ilişkileri normalleştirmek için yürüttüğü ve Fox News Kanal’ına verdiği röportajda duyurduğu müzakereler ışığında gerçekleşti. Bu ziyaret, Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sını işgal edenler, sabah akşam Filistin halkını katledenler, yerleşimcileri şu anda Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyenler ve her gün orada bozgunculuk çıkaranlar ile açıkça normalleşmede bir sakınca görmeyen bu cüce yöneticilerin düştüğü vadinin derinliklerini ortaya koyuyor! Mescid-i Haram ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sını savunmak ve yardım etmek böyle mi olur? Askerleriniz, Yemen’i yakıp yıktığınız bombaların dörtte biri, beşte biri ya da onda biri ile bu mutant Yahudi varlığı yok edemeyecek, yeryüzünden silemeyecek ve mübarek toprağı pisliğinden temizleyemeyecek kadar çaresiz mi? Yoksa Beyaz Saray’daki efendilerinizin diledikleri gibi, diledikleri zaman hareket ettirdikleri kuklalar mısınız?

Suudi hanedanı Yahudilerle savaşmayı ve mübarek toprağı (Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sını) kurtarmayı aklından bile geçirmiyor. Mübarek toprak güzide sahabenin kanıyla doludur. Orası El Sudeyri’nin tanımladığı gibi Kenan toprakları değildir. Suudi hükümeti, bir süredir Yahudi varlığıyla bazı gizli temaslarda bulunuyordu. Bu nedenle Suudi Arabistan prensipte Yahudi varlığıyla ilişki kurmaktan çekinmez, nitekim 2002’de Arap ihaneti girişimini başlatan da önceki kralı Abdullah bin Abdülaziz’di ve Suudi Arabistan da sürekli olarak bu girişime bağlılığını açıklıyordu. Müslüman ülkelerdeki yöneticiler, Filistin ve çevresinin mübarek bir toprak olduğunu unuttular.

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ“Kulunu bir gece Mescidi Haram’dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.” [^{İsra 1]} Müslüman ordular, Filistin’i Yahudilere normalleşme, teslimiyet ve kölelik altın tepsisinde sunmak yerine Yahudilerin pisliğinden arındırmak ve kurtarmak için harekete geçmelidir! Her halükârda Filistin, Raşidi Hilafetin önderliğinde dürüst Müslüman orduların kılıçlarıyla eskisi gibi mübarek ve saf olarak geri dönecektir. Yahudi güruhu ve aveneleri yenilgiye uğratılacak, arkalarını dönüp kaçacaklardır. Kalpleri korkuyla dolacak, hatta birisi bir taşın arkasına saklanacak, o taş sakladığından daha fazlasını açığa çıkaracaktır! Kuşkusuz Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem doğru söylemiştir:

لَتُقَاتِلُنَّالْيَهُودَفَلَتَقْتُلُنَّهُمْحَتَّىيَقُولَالْحَجَرُيَامُسْلِمُهَذَايَهُودِىٌّفَتَعَالَفَاقْتُلْهُ“Sizler Yahudilerle muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hatta taş: “Ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahudi’dir! Gel de onu öldür!” diyecektir.” Başka bir rivayette ise

هَذَايَهُودِيٌّوَرَائِي“Bu arkamdaki bir Yahudidir” ifadesi yer almaktadır... Belki de bunun olması yakındır Allah’ın izniyle.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباً“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51] O gün Yahudilerle normalleşme suçu işleyenlere, hüsran ve elim bir azap erişecektir.

سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ“Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.” ^{[Enam 124]}