إِنَّ هَؤُلَاءِ مُتَبَّرٌ مَّا هُمْ فِيهِ وَبَاطِلٌ مَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“Şüphesiz bunların içinde bulundukları şey yok olmaya mahkûmdur. Yapmakta olduklarının hepsi batıldır.” ^{[Araf 139]}

Gazze’deki gerilimi durdurmak için bugün Kahire’de zirve düzenlendi. Gazze füzelerle bombalanırken, insanların evleri yerle bir edilirken, 14 gündür aralıksız devam eden korkunç katliamlarda çocuklar ve kadınlar şehit edilirken, hain yöneticiler barış teranesi okuyorlar. Her iki taraftan da sivillerin öldürülmesini ve mütekabiliyet esasına göre saldırgana saldırganla karşılık verilmesini kınıyorlar, Yahudi varlığının saldırganlığını destekleyenlerden uluslararası bir koruma güçleri oluşturulması çağrısında bulunuyorlar, Amerika’nın iki devletli çözümünü yok ettiği gerekçesiyle göçü reddediyorlar. Hiçbiri de, yalandan ya da kandırmak için bile olsa Yahudi varlığını tehdit etmek için sesinin dozajını yükseltme cesaretini gösteremedi. Yahudi varlığı sevicileri ve koruyucuları iken seslerini yükseltmeleri mümkün mü hiç?

Gazze’de olup bitenler için zirveler düzenlenmesine gerek yok. Kuşkusuz savaş ve saldırganlık zamanında zirve düzenlenmesi başlı başına bir komplo ve ihanettir. Gazze’ye yardım ancak hilkat garibesi Yahudi varlığına “Cevap gördüğünüz şeydir, duyduğunuz şey değildir” demekle olur. Ancak hamiyetperverlik ve şevk yoksunu hain yöneticiler, ikiyüzlülüklerini sürdürüyorlar. Tek kaygıları, kendilerini yönetici olarak atayan sömürgeci efendilerine hizmet etmektir. Onlar, İslam ümmetinin yüreğine saplanan hançerlerdir.

Ey Müslümanlar! Sorunun temelinin ve hastalığın kaynağının hain yöneticiler olduğu artık hiç kimse için bir sır değil. Yahudi varlığını kurulduğu günden bu yana kol kanat gerenler ülkelerimizdeki hain yöneticilerdir. Yahudilere yaptıkları kötülükleri tattırmak, Mescid-i Aksa’yı temizlemek, Mübarek Toprak’ta Yahudilerin kökünü kurutmak için yanıp tutuşan ve can atan orduları Gazze ve Filistin’deki kardeşlerine yardımdan alıkoyan bu hain yöneticilerin ta kendileridir.

Gazze halkına yardımın kefen, yardım, yiyecek, içecek ve çadır vermek anlamına gelmediği, aksine maruz kaldıkları katliamlara son vermek, düşmanlarından intikam almak ve ülkelerini kurtarmak olduğu bir sır değil. Bunun yolu ise ordudur, zira orduyu ancak bir ordu ezer, demiri ancak demirle dövülür ve Allah yolunda cihat ilan etmekle olur.

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ“Onlarla savaşın ki Allah sizin elleriniz ile onları cezalandırsın, rezil rüsva etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Müminlerin kalplerine şifa versin.” ^{[Tevbe 14]}

Ey Müslümanlar! Gazze’ye ancak siz yardım edebilirsiniz, bunu yapabilecek güçtesiniz. Öyleyse hadi harekete geçin. Öyle bir harekete geçin ki zalimlerin tahtlarını sarsın, hain yöneticileri devirin ve Yahudilerin arkasına saklandığı Garkad ağacını yıkın. Yöneticileri devirin ve sizi Allah’ın Kitabı ve Rasûlü’nün sünnetine göre yönetecek bir halife atayın. O, Mu’tasım’ın yiğitliğinin, Harun El Reşit’in gücünün ve Selahaddin’in kararlılığının vücut bulmuş halidir. Filistin’i kurtarmak için ordulara önderlik edecek, işgalcilerden intikam alacak, onları ve arkalarındaki sömürgecileri Mübarek Toprak’tan kovacaktır. Öyleyse hadi harekete geçin. Allah’a yemin olsun ki tarih yazmanın tam zamanı. Dininizi ve Peygamberiniz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sına, masum kanlara ve Mübarek Toprağa destek için seferber olun. Şüphesiz Allah sizinle birliktedir ve O amellerinizi asla zayi etmez.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}