Dün Filistin yönetimine bağlı polisler, Tulkarem mülteci kampı Taburu mücahitlerinden Ahmed Ebu el-Ful'u (Allah rahmet eylesin), aracına düzenlediği saldırıyla şehit etti. Filistin yönetiminin bu iğrenç suçuna, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözleri uygun düşüyor:

مَنْحَمَلَعَلَيْنَاالسِّلَاحَفَلَيْسَمِنَّا“Bize silah çeken bizden değildir” Böylece Filistin yönetimi ne varoluşunda ne utanç verici Oslo Anlaşması’nın rahminden doğuşunda, ne tutumlarında ne de onlarca yıldır eylemlerinde hiçbir zaman Filistin halkından ya da insanlardan olmadığını teyit etmektedir.

Bu suçla Filistin yönetimi, insanların her gün, aylardır, hatta yıllardır maruz kaldıkları savaş karşısında otoritenin konumu ve tutumu nedir diye sordukları şu soruya da yanıt vermiş oluyor: Aylardır Filistin halkının uğradığı katliam, soykırım, vahşi yerleşimci çete sürüsünün köylerine ve evlerine düzenlediği saldırı karşısında, Filistin yönetiminin silahları, tüfekleri ve güçleri nerede? Böylelikle Filistin yönetimi, lisanı hal ile insanlara, düşmanlarının tarafında olduğunu, halkın değil, düşmanın boşluğunu ve gediğini doldurduğunu söylüyor!

Güçsüz olduğu ve güçsüz olmak üzere tasarlandığı için insanları koruyamayan Filistin otoritesi, en azından insanlardan uzak durabilirdi, ama güçsüzlüğü ve aşağılanmışlığı yüzünden bunu yapmadı. Savaş ve saldırı altındaki Filistin halkına ve mücahitlere karşı gövde gösterisinde bulundu. Yönetim, dün olduğu gibi Yahudi varlığının mücahitleri takip etme, kovalama, hapsetme, teslim etme ve hatta öldürme caniliği için tamamlayıcı bir rol oynadı. Mübarek Topraktaki gençlerde cihat ve düşmanla yüzleşme kıvılcımını söndürme ve halkının kararlılığını zayıflatma hayalini güttü.

Hem Filistin halkına hem de kendisine zorbalık eden, Allah’ın gazabını ve halkın nefretini üzerine çeken zorba otorite, eylemleri ne kadar utanç verici olursa olsun, Allah’a, Rasûlüne ve Filistin halkına ihanetinde ne kadar ileri giderse gitsin, Yahudi varlığını memnun edemeyeceğinin farkında değil. Yahudi varlığını himaye güvenlik rolü, bekasına yardımcı olmayacaktır. Zira Netanyahu ve varlığın liderleri, sözde devletçiğin çekirdeği olmaması için sürekli olarak bu otoriteyi baltalayacakları tehdidinde bulunuyorlar. Filistin yönetimi, Yahudilere hizmet edeyim derken kendini bitirse de oynadığı bu kirli rol sayesinde hala hayatta kalmayı umuyor!

Bu işlevin ve Yahudi varlığını himaye rolünün, bekası değil yıkım nedeni olduğunun farkında değil. Amerika, Filistin otoritesini çıkarı ya da Yahudi varlığını koruma işlevi gereği hayatta tutsa bile, bizatihi Yahudi varlığı yıkılış trendine girmiştir. Tüm zulüm ve zalimler gibi Yahudi varlığı da yok olmaya mahkumdur. Onu destekleyen her şey onunla birlikte yok olacak ve onu dost edinen herkes onunla birlikte yıkılıp gidecektir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ * فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللَّهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُواْ عَلَى مَا أَسَرُّواْ فِي أَنفُسِهِمْ نَادِمِينَ“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez. İşte kalplerinde bir hastalık bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.” ^{[Maide 51-52]}