حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
No: FL-BA-2024-MB-TR-13 |
H. 20 Cumâde’s Sânî 1446 M. Pazar, 22 Aralık 2024 |
Filistin Yönetimi ve Güvenlik Birimleri, Allah Korusun, Kendi Mensuplarını Cehennem Çukuruna Doğru Sürüklemektedir!
2024 yılı 20 Aralık Cuma günü camide yaptığı bir konuşmada, Filistin yönetimi ve güvenlik birimlerini Cenin Kampı’ndaki Müslümanların kanlarının kutsallığını çiğnememeleri konusunda uyaran Atıyye Vail, Tulkeram’e bağlı Bil’a köyündeki dükkanından güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltı sırasında yumruklarla ve tüfek dipçikleriyle darp edildi. Güvenlik güçleri, güvenlik güçlerinin barbarlıklarını ve olay yerinde bulunanlara saldırılarını kaydettiği gerekçesiyle Atıyye Vail’in yanında çalışan Mehdi Fayyad’a da saldırıp gözaltına aldılar. Mehdi halen istihbarat biriminin gözetimi altında tutuluyor.
21 Aralık 2024 Cumartesi günü, Filistin güvenlik birimleri, Teysir Citavi ve oğulları Kuteybe ile Ubeyde’yi gözaltına aldılar. Evi vahşice basan güvenlik güçleri, evin mahremiyetine saygı göstermediler ve iki oğula şiddet uyguladılar. Teysir daha sonra serbest bırakıldı, ancak oğulları hâlâ gözaltında tutuluyor.
Bu tablo, halkın Filistin yönetiminin utanç verici eylemlerine ve Cenin’deki suçlarına karşı duyduğu hoşnutsuzluğu yansıtmaktadır. Filistin Yönetimi, Hizb-ut Tahrir gençlerini ya da başka bireyleri, suçunu inkâr etmeleri nedeniyle gözaltına alıp kötü muameleye maruz bırakıyor. Dahası, bununla da yetinmeyip daha büyük bir suçla işleyerek eleştirileri susturmaya çalışıyor.
Güvenlik birimleri mensuplarının artık durup düşünmeleri, vicdanlarıyla yüzleşmeleri ve yaptıklarıyla ilgili bir muhasebe yapmaları şarttır.
Güvenlik güçlerinin Cenin Kampı’nda halkını kuşatma altına alması, yiyecek ve içeceklerini kesmesi ve su depolarına ateş açması, Yahudilerin önce Kuzey Gazze’de, ardından tüm Gazze’de gerçekleştirdiği eylemleri andırmakta, hatta onlarla birebir örtüşmektedir. Sadece Yahudiler, düşmanlıklarıyla bilinen ve bu düşmanlığı ufuklara kadar taşımış bir gruptur. Yönetim sizleri, düşmanlarımız gibi davranan, kardeşlerinize savaş açan ve onların kadınlarını, çocuklarını, yaşlılarını açlığa, susuzluğa ve kuşatmaya mahkûm eden birine mi dönüştürdü? Yahudi varlığı ve Ramallah’taki Amerikalı generalinin emirlerini uygulayan Filistin yönetimi büyüklerine itaat ederek ellerinizle neler yaptığınızı görmüyor musunuz?
Cenin Kampı’ndakiler, silahlarının işgal ordusuna karşı olduğunu söyledikleri halde kanınızı koruyan, size zarar vermeyen bu insanlara silah doğrultmayı nasıl içinize sindiriyorsunuz? Kaldı ki onlar size zarar vermek için el uzatmamışken siz onlara el uzatıp öldürmeye çalışıyorsunuz! Onların günahlarına ortak olup, bu ağır yükü Allah’ın huzurunda taşımayı mı tercih ediyorsunuz? Hiç akıl etmiyor musunuz?
Filistin halkı, yerleşimcilerin saldırılarıyla karşı karşıya. Yerleşimciler, Silefit’e bağlı Marda köyünde olduğu gibi, Allah’ın evlerine saldırıp camileri ateşe veriyorlar, evleri ve iş yerlerini yakıp yıkıyorlar, insanları evlerinden sürüyorlar, onları topraklarından mahrum bırakıyorlar. Sizse ne insanları korudunuz, ne de onların kendilerini savunmalarına izin verdiniz! Filistin halkının içinde bulunduğu durum, size sordukları ve yüzünüze haykırdıkları tek bir soruda gizli: “Bizi kim savunacak?” Hadi onlara cevap verin: Gazaba uğramış olanların saldırılarından onları kim koruyacak? Yahudi varlığının Batı Şeria’dan insanları zorla göç ettirme planının bir parçası olduğunuzu hâlâ anlamıyor musunuz? Bu sapkın yönetim sizi gerçekten bu noktaya mı getirdi?
Hiç farkında değil misiniz? Yahudi varlığı, Oslo Anlaşması’ndan bu yana, yönetimin gözleri önünde yerleşimlerini genişletiyor ve yeni gerçeklikler oluşturuyor. Şimdi ise yerleşimlerini herhangi bir direnişle karşılaşmadan genişletmek istiyor. Sizi ise, kendi halkınıza düşmanlık yapmaya, halkınızı yerleşimcilere boyun eğdirmeye zorluyor. Eğer halkınızı onun adına boyun eğdirme konusunda başarılı olursanız, ona büyük bir hizmet sunmuş olacaksınız. Peki bunun karşılığında onun size minnettar kalacağını mı düşünüyorsunuz? Size bağlılığınız için değer vereceğini mi sanıyorsunuz? Hayır, vallahi, o sizi aşağılanmış ve lanetlenmiş bir şekilde yüzüstü bırakacaktır. Görevini tamamlayan işbirlikçilerin nasıl tasfiye edildiğini siz de çok iyi biliyorsunuz!
Biz, Hizb-ut Tahrir / Mübarek Toprak olarak size samimi bir çağrıda bulunuyoruz: Kendilerini Yahudilerin kaderine bağlayan yönetim liderlerinin emirlerine itaat etmekten vazgeçin. Nereye gidiyorsunuz? Yahudiler dünyada düşman ya da müttefik arasında ayrım yapmadığını bilmiyor musunuz? Nereye gidiyorsunuz? Kardeşlerinizin ve halkınızın kanına döküp, namuslarına ve mallarına saldırıyorsunuz. Nereye gidiyorsunuz? Bu gidişle kıyamet günü Allah’ın gazabına ve azabına maruz kalacaksınız? Bozguncuların emirlerine uymayın ve yönetimin büyüklerinin ve suçlularının talimatlarına itaat etmeyin. Çünkü onlar sizi dünya ve ahirette felakete sürüklerler.
Güvenlik birimlerinde çalışanların ailelerine sesleniyoruz: Çocuklarınızı bu yanlış yoldan döndürün, onlara doğruyu gösterin ve zalimlerin peşine düşmelerine izin vermeyin. Gözlerin korkudan büyüdüğü o gün gelmeden önce, onların dinlerini ve ahiretlerini kurtarın.
وَلَا تَحْسَبَنَّ اللهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الْأَبْصَارُ“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” [İbrahim 42]
Hizb-ut Tahrir ve gençleri, İslam’ın emin bekçisi olmak, hakkı haykırmak ve Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmamak için yemin etmişlerdir. Yönetim bizi deneyimlemiştir; ondan daha zalim ve daha acımasız olanlarla da bizi sınamıştır. Cani rejimlerin tutuklama, işkence ya da ölüm gibi suçlarının bizi yolumuzdan caydıramadığını öğrenmişlerdir. O rejimler yok olmuşlardır, ancak Hizb-ut Tahrir ve onun hak daveti varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Bu davet, yüce dağlar gibi sağlam bir şekilde kalplerimize yerleşmiştir. Çünkü bu, Allah’ın izniyle şüphesiz gerçekleşecek olan İslam’ın geri dönüşü vaadine dayanan bir hak davettir. Filistin meselesinin temeli İslam’dır ve bu mesele tüm Müslümanların boynuna borçtur. Nübüvvet metodu üzere Hilafet ise Allah’ın vaadi ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ“O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]
Son olarak bu, Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Veda Hutbesi’nde tüm Müslümanlara yaptığı kutsal bir vasiyettir.
فَإِنَّ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ، قَالَ مُحَمَّدٌ: وَأَحْسِبُهُ قَالَ: وَأَعْرَاضَكُمْ عَلَيْكُمْ حَرَامٌ، كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا، فِي بَلَدِكُمْ هَذَا، فِي شَهْرِكُمْ هَذَا، وَسَتَلْقَوْنَ رَبَّكُمْ فَسَيَسْأَلُكُمْ عَنْ أَعْمَالِكُمْ، أَلَا فَلَا تَرْجِعُوا بَعْدِي ضُلَّالاً يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ، أَلَا لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ “Ey insanlar bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle mukaddestir, her türlü saldırıdan emindir. Ashabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hâl ve hareketinizden sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski delaletlere dönüp birbirinizin boynunu vurmayın. Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin.” [Buhari]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mübarek Toprak (Filistin) Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 0598819100 www.pal-tahrir.info |
E-Mail: info@pal-tahrir.info |