Habbaş, geçen Cuma günü, Filistin yönetimi liderinin ifadesine göre işgalci Yahudiler ile yapılan "kutsal" güvenlik koordinasyonu eşliğinde ve izniyle Mescidi Aksa'ya girmeye çalıştı. Korumaları ve haydut uşakları zorla onu Camiye sokmaya çalıştı. Ama Mescidi Aksa murabıtı Kudüs halkı, Habbaş'a saldırarak onun Camiye girmesine engel oldu. Habbaş'ın korumaları onurlu murabıtlara karşı biber gazı kullandı. Bunun üzerine murabıtlar da ona ayakkabı fırlattılar. Ardından işgalci Yahudilerin polis koruması altında yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan ayrıldı.

Hizb-ut Tahrir olarak biz, işgalci Yahudiler ve yerleşimcilerin baskınları karşısında ve Mescidi Aksa'yı kurtarmak değil de ziyaret etmek bahanesiyle işgalci Yahudiler ile ilişkileri normalleştiren ve Müslümanları da normalleştirmeye davet eden Habbaş gibi adam kılıklı Arap devletlerinin politikacıları karşısında çıplak bedenleri ile Mescidi Aksa'yı savunan murabıtları canı gönülden kutluyoruz. Biz, Filistin yönetimi ve Habbaş'ın açıklamalarını tamamen reddettiğimizi belirtir, aşağıdaki hususları vurgulamak isteriz:

Habbaş'a saldıranlar Kudüs halkıdır, Mescidi Aksa'yı savunan Ribat halkıdır. Onlar haydut güruh değildir. Aksine işgalci Yahudilerin baskınları karşısında bedenlerine siper eden dürüst ve halisane insanlardır. Onlar, Kudüs ve kutsal yerlere karşı Filistin otoritesinin politikalarını ve işgalci Yahudiler ile mazlum Filistin halkını eşit gören Habbaş'ın utanç verici ifadelerini reddeden Filistin halkını temsil ediyorlar. Habbaş ve yönetimin kendisine saldıranları Hamas ya da Hizb-ut Tahrir'li olarak yaftalama girişimleri, Habbaş'ın küstahlığı, ajanlığı, yolsuzluğu, ABD yönetimi ve işgalci Yahudiler ile koordinasyonu üzerinde hem fikir olan Filistin halkının zihinleri ile alay etmektir. Ama otorite, sokağın gerçek nabzının ve halkın yönelimlerinin ne olduğunu kasten görmezden geliyor. Herhalde Kudüs'ün, Sedat ve Mahir'i reddettiğini, Allah'ın vaadine ulaşmak için Habbaş ve benzerlerini de reddedeceğini unutmuş gözüküyor:

أُولَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَائِفِينَ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ "İşte onların, korkmadan oraya girmesi olamaz. Onlar için dünyada rezillik, ahirette de en büyük azap vardır." ^{[Bakara 114]}

Zaten daha önce Filistin halkı, Batı Şeria kentlerinde Habbaş ve onun küstah açıklamalarını kınayan pankartlar açmış, sloganlar atmıştı. Onun Filistin halkının arasına nifak sokma girişimlerini, cami minberlerini Habbaş otoritesinin minberlerine dönüştürmek için yaptığı girişimleri şiddetle kınamıştı. el-Halil, Tulkarem ve diğer Batı Şeria kentlerine girişine engel olmak için çalışmıştı. Eğer Filistin yönetiminin zerre kadar utancı olsaydı, bakanlık ve makam vermekten ziyade onu cezaevine atardı. Ancak ümmete ve ritüellerine daha fazla pervasızlığı teşvik etmek adına cürümleri bilindiği halde onu hâlâ bakan olarak tutmaktadır. Bu bağlamda buradan açıkça haykırıyoruz:

Filistin yönetimi, Amerikalılar ve Yahudilerin kendisini ümmetin öfkesinden asla koruyamayacağının farkında olmalıdır. Bu yüzden Filistin halkı, onun ve adamlarının yüzüne tükürmeden, Filistin ve halkına yönelik cürüm politikalarına karşı patlamadan önce, bu ve benzeri olaylardan ibret alıp yaptıklarından vazgeçmelidir. Değilse, pişmanlık fayda etmez. Cehennem ateşi ise daha şiddetli ve korkunçtur, keşke bilselerdi

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ فِي الْأَذَلِّينَ، كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ "Allah'a ve Rasûlü'ne düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar. Allah, "Şüphesiz ben ve Rasullerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir." ^{[Mücadele 20-21]}