İzzettin el-Kassam komutanlarından el-Attar, Ebu Şemale ve Berhum, alçakça ve korkakça işgalci Yahudi uçakları tarafından suikasta uğradılar. Bu olay bizi derinden üzerken, işgalci Yahudi liderlerine sevince boğdu. Ancak ne var ki onlar, Rableri katında diridirler ve rızıklandırılıyorlar. İşgal güçlerini kırıp geçirdiler, ilkel ve küçük silahlarla düşmanın burnunu toprağa sürttüler. Arkalarında kendi yollarından yürüyen, Rablerine kavuşmanın özlemi ile yanıp tutuşan adam gibi adamlar bıraktılar. Bu durum en azından biraz da olsa acımızı hafifletti.

وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ "Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar." ^{[Bakara 169]}

Bu şehit liderlerin, çocuk, kadın, yaşlı ve genç olmak üzere 12 binden fazla yaralı ve şehit seçkin Gazze halkının vebali, işgal güçlerinin katliamlarını saraylarında sevinçle izleyen ve Gazze halkını, Mescidi Aksa ve tüm gasp edilen Filistin'i kurtarmak için kışlada konuşlu orduları harekete geçirmeyen yöneticilerin boyunlarına aittir. Televizyon kanallarında esip gürleyen ama bir türlü yağmayan, ya da yaralılara ilaç veya ölülere tabut gönderen veya yaralıları tedavi eden kimselerin durumu da bu yöneticilerden pek farklı değildir. Bunlar, hem elini Gazze halkının kanına bulayan işgalci Yahudilerin yaptıklarını yapıyorlar hem de aynı zamanda yaralıları tedavi etmek için sahra hastanesi açıyorlar ya da Gazze halkına gıda ve ilaç gönderilmesini kolaylaştırıyorlar. Bunların hepsi, ölüm makinesidir ve "ötenazi" olarak adlandırılır. Bunlar, suç ortaklarıdır. Allah onları kahretsin, cürümlerine ve kusurlarına karşılık dünyada onları rezil rüsva eylesin. Muhakkak ki ahiret azabı, daha şiddetli ve çok daha korkunçtur. Keşke akletselerdi.

Rablerinin ipine tutunan az bir grup ise, niyetler samimi olduğunda ve iyi de hazırlık yapıldığında, işgal ordusunu yenmek ve onun varlığını sona erdirmek için çevre ülkelerin ya da diğer ülkelerin ordularından bir kaç taburun yeterli olacağını kanıtladı. Nasıl olmasın ki? Mısır ordusu, 73 savaşında işgalci Yahudilere dünyanın kaç bucak olduğunu göstermedi mi? Nasıl olmasın ki? Subaylar önderliğindeki Ürdün ordusundan bir fraksiyon, Allah'a halisane şekilde siyasi liderliğe karşı ayaklandı mı? Birkaç fedai onur savaşında "İsrail" ordusunu yenip darmadağın etmedi mi?

Hizb-ut Tahrir, tüm Filistin halkı, hatta İslami ümmetin farkında olduğu apaçık bir gerçek vardır ki bu ümmet, işgalci Yahudi varlığını ortadan kaldırabilir, tüm Filistin'i, daha doğrusu tüm işgal altındaki ülkeleri kurtarabilir. Amerika ve diğer sömürgeci ülkeleri, arka bahçelerine -tabii arka bahçeleri kalırsa- hapsedebilir. Biz, Hizb-ut Tahrir önderliğinde bu ümmetin, Allah'ın izniyle yakında Hilafet Devletini kuracağına yakinen inanıyoruz. Hilafet, Yahudi varlığını yok etmek, bu varlığın liderlerini ve generallerini savaş suçlusu olarak yargılamak için ümmetin ordularını harekete geçirecektir.

أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِي "Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber müminler, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah'ın yardımı pek yakındır." ^{[Bakara 214]}