Geçen Cuma günü NRC’de yer alan makaleyi herkes okudu. Makalede, Rotterdam, Zoetermeer ve Delft kentleri dâhil olmak üzere en az on belediyenin, son yıllarda camilerde gizli soruşturmalar yürüttüğü yer aldı. Belediyeler, danışmanlık ve araştırma şirketi Nuance door Training en Advies (NTA) görevlisi araştırmacıları camilere gönderdi.

Her şeyden önce devlet kurumlarının, Müslümanları daha fazla ezmek veya toplumda hayatlarını zorlaştırmak için kasıtlı olarak yürürlükteki yasaları ve düzenlemeleri ihlal etmeleri şaşırtıcı değil. Ancak bunun için Müslümanların kurduğu özel bir araştırma şirketini kullanmaları son derece endişe verici. NRC’deki makalede bu araştırma şekli ilginç bir şekilde şöyle özetleniyor: “Belediye görevlilerinin aksine NTA çalışanları dışarı çıkıp camileri dolaşıyorlar.” Terörle Mücadele Koordinatörlüğü NCTV de, belediyelere bu şirketin niteliklerine atıfta bulundu ve belediyelerindeki camilerde neler olup bittiğini öğrenmek için kimlerin istihdam edilmesi gerektiğini bildirdi.

NCTV’nin atıfta bulunduğu nitelikler, güven ilişkisine dayalıdır. NTA çalışanları, cami yönetim kurulu üyeleri ve cemaatiyle iyi ilişkilere sahipler. Ancak NTA çalışanlarının, “bilgi toplamak” için bu yöntemi kullanmaları, Müslüman kardeşlerinin onlara olan güvenini zedeliyor. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يَخْذُلُهُ وَلَا يَحْقِرُهُ“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yüzüstü bırakmaz, ona yalan söylemez ve onu hor görmez.” Ancak NTA çalışanları, Müslüman kardeşlerini sattılar ve başka birisi gibi davranarak yalan söylediler. Hesap gününde mutlaka bu meseleden dolayı hesaba çekileceklerinin farkında olmalıdırlar.

Ayrıca bu durum, İslam’a yönelik politikada kendi ilkelerini ihlal ettiklerini göstermektedir. Bu ikiyüzlülüğü, camilerin finansmanı, Avrupa Mahkemesi’nin işyerinde başörtüsü yasağı kararında, “anti-demokratik” partilerin yasaklanmasında, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret ve Cornelius Haga Lyceum örneğinde de görmekteyiz.

Defalarca Hizb-ut Tahrir, Müslümanlara yönelik bu bariz kötülüğün arka planına işaret etti. Hatta bunu “İslam karşıtı politika” olarak nitelendirdi. Bu politika, Müslümanların temel ilkelerini seküler yaşam “özgürlükleri” ile değiştirmeleri için yürütülüyor. 16 Şubat 2019’da NRC’de yer alan eski bir makalede Tuzani, sadakatten bahsetti. Sadakatin “genellikle hafife alındığını” ve bu kavramın “radikalleşme” ile mücadelede ne kadar önemli olduğunu söyledi. Allah Subhânehu ve Teâlâ ile ilişkiyi sürdürmek için sadakatin çok önemli olduğu, İslam ve Müslümanlar için sadakat hayati önem taşıdığı, çok ucuza satılmaması gerektiği bilinmelidir.

Bu tür devlet kurumu projelerine katılan Müslümanlar, İslam’ın hükümlerini ve dürüstlük ilkelerini ihlal ediyorlar. Müslümanları siyasi farkındalıklarını artırmaya ve aktif bir şekilde İslam’ın aleyhinde çalıştıklarını bildikleri kişilere platform sağlamamaya çağırıyoruz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” ^{[Maide 51]}

Okay Pala [Ebu Zeyn]
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Temsilcisi