Rusya’nın Ukrayna işgali, Avrupa’yı ülkelerindeki şiddetten kaçan Ukraynalılar için sığınacak bir liman yaptı. Polonya’nın da aralarında bulunduğu Doğu Avrupa ülkeleri, Ukraynalı mültecilere diğer Avrupa ülkelerinin de desteğiyle kucak açtılar. Mültecilere yardım için geniş çaplı gıda ve yardım kampanyaları düzenlendi. Gerçekte kökenleri ne olursa olsun muhtaç olanlara yardım etmek, her uygar ülkenin görevidir. Ancak sert kış koşullarına rağmen aylarca Belarus ve Polonya sınırlarında bekletilen Suriyeli ve Afgan mültecilere yönelik yaklaşımı nasıl anlamalıyız? Bazı mültecilere yardım edilirken, peki diğer mülteciler niye dışlanıyor? Mesele iddia ettikleri gibi savaş mağdurlarını insani yardım yapmak değil mi? Ukraynalı mülteciler gibi Müslüman ülkelerden gelen mülteciler de savaş mağdurlarıdır, ülkelerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Ukrayna da Suriye de AB veya NATO üyesi değil. Neden iki mülteci arasında ayrım yapılıyor? Yoksa Ukrayna’dan gelen mültecilerin Müslüman ülkelerden gelenlerden farklılıkları, Hristiyan inançlarından, açık tenlerinden ve tanınırlıklarından mı kaynaklanıyor? Nitekim CBS News, BBC News, ABC News ve ITV News gibi uluslararası haber kanallarının bazı muhabirleri utanmadan Ukraynalıların beyaz tenli, sarı saçlı ve mavi gözlü olduklarını dile getirdiler.

Buna göre uygar bir ülkeden gelen Hristiyan ve beyaz tenli bir Ukraynalının hayatı, Müslüman, koyu tenli ve ‘uygar olmayan’ bir ülkeden gelen birinden daha değerlidir. Bu yüzden Ukraynalılara yardım edilmelidir. Kuşkusuz Avrupa’da ayrımcılık ve ırkçılık veya diğer bir deyişle ‘öteki’ pahasına aynı görüşten olan insanları kayırmak yaygındır. Oysa bu, Batı’nın insan hakları ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Ukraynalılar kendilerinden biri olarak görülürken Müslümanlar ‘ötekileştiriliyor’. Bu nedenle bir tehdit ve istenmeyen şahıslar olarak görülüyorlar. İşte Batı’nın bu düşünce tarzı, ‘ötekiler’ hakkındaki görüşünün özüdür. Aynı nedenden ötürü Ukrayna da suçlu, zira şiddetten kaçan Ukraynalı olmayan mültecilere karşı Ukrayna’da çok sayıda ayrımcılık ve ırkçılık haberleri yapıldı. Ukrayna ve Polonya arasındaki kontrol noktalarında toplu taşıma araçlarına alınmadılar, dondurucu soğukta yaya olarak yola devam etmek zorunda kaldılar. Ukrayna vatandaşları ise toplu taşıma ile yola devam ettiler. Yabancı mülteciler, geldikleri ülkelerde genellikle şiddetle karşı karşıya kaldılar, çoğu zaman Polonya sınırını geçmelerine izin verilmedi. Sınırı geçmeden önce kadınlar erkeklerden ayrıldı, erkeklerin sınırı geçmesine izin verilmedi veya çok zorlaştırıldı. Ayrıca geride kalanlar darp edildi, istismar ve hipotermiye maruz kaldılar. Hatta donarak öldükleri, savaş bölgelerine geri gönderildiklerine dair haberler var.

Ayrımcılık ve ırkçılık her ne kadar yaygın olsa da Avrupa’daki politikayı tek başına belirlememekte. Çünkü özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi temel değerlerine aykırı olsa bile Batılı ülkeler her zaman çıkarlarına göre hareket eder. Bu nedenle Batı çifte standart uyguluyor. Her konuda kişisel çıkar öncelikli olduğundan, çifte standart yaygındır. İkiyüzlülüğe başvurmak ideolojilerinin bir parçasıdır. Avrupa’nın Ukraynalı mültecilere yardımı insanlıklarından değil, Rusya’dan gelen kriz ve tehditten kaynaklanıyor. Avrupa sınırlarında savaşan Ukraynalılar, Batı ile Rusya arasındaki savaşın yakıtıdır. Bu kriz biter bitmez ve çıkarlarına erişir erişmez mültecilere yönelik karalama kampanyalarına start verilecektir. Halk içindeki sadakat propagandasının yerini, bir zamanlar kendilerinden biri olarak görülseler bile düşmanlık ve hoşgörüsüzlük alacaktır. “Uygar” ve “hoşgörülü” Avrupa’ya hoş geldiniz.

Okay Pala [Ebu Zeyn]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Temsilcisi