حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HL–BA–2022–MB–TR–12 |
H. 27 Rabi-ul Evve 1444 M. Pazartesi, 17 Ekim 2022 |
Amsterdam Belediyesinden Katı Bir Asimilasyon Politikası Mektubu!
Amsterdam belediyesi, çeşitli cami yönetimlerini, LGBTQ+ topluluğuna karşı ayrımcılığı ve şiddeti açıkça kınayan bir destek bildirisini imzalamaya davet etti. Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema’nın ‘şehirdeki tüm cami yöneticilerine’ gönderdiği bu mektup, köşe yazısında haham Lody van de Kamp’ın bu ayrımcı eylemi kamuoyu önünde eleştirmesiyle ortaya çıktı.
Bu olay, geçtiğimiz hafta sonu cami yetkililerinden zincirleme tepkiye yol açtı. Tepki nedeniyle Belediye Başkanı Halsema 19 Ekim Çarşamba günü cami yönetimleriyle yapmayı planladığı toplantıyı iptal etmek zorunda kaldı. Bu makale ve onu takip eden bir dizi cami yönetimlerinin tepkileri, Amsterdam belediyesinin damgalayıcı politikasını engellemede etkili olmuş gibi görünüyor. Bununla birlikte aşağıdaki noktaları sizinle paylaşmak istiyoruz.
Halsema, ayrımcılık yapılmadığını, diğer kuruluşlara da mektup gönderileceğini iddia ediyor. Ancak, şu an durum öyle değil. Gerçek şu ki, bu talep diğer (dini) kuruluşlara değil, sadece camilere iletildi. Gündemde başka kuruluşları da davet etmek olsa bile, neden camilere öncelik verildiği kafalarda soru işareti oluşturuyor.
Daha da önemlisi, camiler neden davet ediliyor? Camilerin LGBTQ+ topluluğuna yönelik şiddetle ne ilgisi var? Amsterdam Belediyesi camileri ortak bir bildiri imzalamaya davet ederek, İslam’ı LGBTQ+ topluluğuna yönelik şiddetle ilişkilendiriyor. Ve sadece camileri davet ederek, Müslüman toplumuna da şiddet yanlısı damgasını vuruyor. Şüphesiz Amsterdam Belediyesi camilerin şiddet çağrısında bulunmadıklarını bildiği halde neden camiler davet ediliyor?
Destek beyanı LGBTQ+ topluluğuna yönelik şiddetin boyutunu vurgulasa da belediye için asıl önemli olan camilerin LGBTQ+ topluluğuna yönelik ayrımcılığa karşı tavır almasıdır. Başka bir deyişle, belediye camilerden Müslüman topluluk içinde LGBTQ+ yaşam biçimini normalleştirmelerini istiyor.
Bu, vaizlerin veya sıradan bir Müslümanın, LGBTQ+ ile ilgili eleştirel veya olumsuz açıklamalar yapmasına izin verilmediği anlamına gelir, çünkü bu, ayrımcılık olarak kabul edilir.
Ayrıca Hollanda hükümetinin saldırgan LGBTQ+ propagandası, sadece Müslümanlar değil, toplumdaki diğer birçok gayrimüslim grup tarafından da reddediliyor.
Buna rağmen Hollanda hükümeti, Müslümanlara parmak sallamaya devam ediyor. Gayrimüslimler ile Müslüman topluluk arasındaki tek fark şudur; LGBTQ+’ın reddi, geleneksel ve hatta son derece seküler diğer dini düşüncelerden daha ziyade İslami düşüncelerden kaynaklanıyor. Bu, Müslüman topluluğu laikleştirmeye yönelik siyasi gündemin varlığını ve İslam’la mücadeleyi bir kez daha teyit ediyor. Laik düşünce anlayışına göre Müslümanlığa izin veriliyor.
Amsterdam şehrinin gündemi, yıllardır Müslümanlara karşı ve LGBTQ+ toplumunun kabulü için sürdürülen ulusal asimilasyon politikasından kopuk değil. Bu asimilasyon politikasının amacı, Müslümanların seküler fikirleri benimsemelerini ve İslam’a bu laik gözlükten bakmalarını sağlamaktır.
Halsema’nın sözcüsüne göre, birçok cami bu kampanyayı boykot etse de, Amsterdam’daki yaklaşık 60 caminin sadece “birkaçı” davete icabet edecekti. Soru şu ki, davet bu kadar eleştiri yağmuruna maruz kalmasaydı, acaba kaç cami davete yanıt verirdi? Gerçek şu ki, belediye, polis, yargı ve camiler birbirleriyle temas halindedir ve bu tür konular hakkında düzenli olarak konuşuyorlar ve hatta bazı durumlarda iş birliği bile yapıyorlar (radikalleşme programları dahil)
Bu eşit olmayan ilişkinin vakıası, şöyledir; Örneğin, 2019-2022 yılındaki Amsterdam’ın Gökkuşağı Politikasına göre “LGBTQ+ kişilerin, daha fazla kabul görmesine odaklanacağız. Toplum merkezleri, camiler ve kültür merkezleri gibi kolay erişilebilir yerler aracılığıyla rol modellerin daha fazla görünürlüğünü sağlayacağız.”
Örneğin Amsterdam Belediyesi’nin cami yönetimlerine davet mektubunda şu ifadeler yer alıyor: “Bu istişare, 9 Mayıs 2022’de Üçgen üyeleri ile Amsterdam cami yönetimleri arasında Taqwa camisinde yapılan görüşmenin devamı niteliğindedir. Bu söyleşi, LGBTQ+ topluluğunun korunması ve camilerin bu grubun güvenliğini güçlendirmek için yapabilecekleri katkı hakkındadır. Belediye başkanı şimdi bunu nasıl daha somut hale getirebileceğimizi tüm cami yönetimleriyle görüşmek istiyor.”
Bu, LGBTQ+’ya destek bildirimi gibi projelerin ansızın ortaya çıkmadığını gösteriyor. Halsema’nın sözcüsü, istişare çağrısı ile ilgili olarak ‘dikkatli bir süreçten’ söz ediyor.
Sözcü ayrıca, destek beyanı fikrinin cami yönetim kurulları ile polis, yargı ve belediye başkanı arasındaki düzenli istişarelerin bir sonucu olduğunu söyledi. Birkaç ay önce şehirdeki tüm dini cemaatlerin bildiriyi onaylayacaklarına dair bir açıklama yaptıklarını belirtti. Sözcü “Cami yönetimleri, diğer dini cemaatlere karşı adım atmadan önce ortak bir fikre varmak istediler. Ondan dolayı davetiyeyi ilk alan onlar oldu.” Dedi.
Bu, Müslüman toplumun uyanık olması ve cami yönetimlerinin hükümetle olan ilişkisini yakından izlemesinin nedenlerinden biridir. Cami yönetimleri şeffaf olmalı ve hükümetin asimilasyon politikası ile suiistimale uğramamaları için uyanık olmalılar.
Cami yönetimlerinin aldığı ortak tavır, yıllardır Müslümanlara yaptığımız çağrının doğruluğunu gösteriyor: Birlikten güç doğar. Artık buna tutunmalı, ideolojik ve sistematik bir şekilde ilerlemeliyiz.
Okay Pala [Ebu Zeyn]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Temsilcisi
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |