Hollanda seçimlerinde Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV) kayda değer bir zafer elde etti. Bu gelişme, PVV’nin İslam karşıtı tutumuyla tanınmasından dolayı Müslüman topluluklar ve göçmenlik geçmişi olan kişiler arasında önemli endişelere yol açtı.

PVV şimdi bir koalisyon hükümeti kurmak için diğer siyasi partilerle ittifak kurma sorunuyla karşı karşıya. VVD ve NSC van Omtzigt gibi partiler, Wilders’in ‘hukukun üstünlüğü karşıtı’ tutumu nedeniyle işbirliğine şüpheyle yaklaşıyorlar. Dolayısıyla siyasi bir çıkmaz kapıda olabilir ve hatta ufukta yeni seçimler görülebilir. Ayrıca diğer partilerin PVV’yi izole edecek ve etkilerini sınırlayacak bir güvenlik kordonu (belirli siyasi partilerle işbirliği yapmayı reddetmek) uygulama olasılığı var.

Koalisyon hükümeti kurması halinde PVV’nin özellikle İslam karşıtı politikalarından taviz vermek zorunda kalacağı beklentiler arasında. Wilders, İslam düşmanlığının ‘DNA’larının bir parçası olduğunu iddia etse de ancak geçici olarak İslam karşıtı politikadan ziyade daha acil görülen sorunlara eğileceklerini belirtti.

Güncel siyasi değişimlerin tarihsel bir bağlama oturtulması çok önemlidir. PVV’nin İslam karşıtı tutumu yeni bir olgu değil. İslam karşıtlığı 11 Eylül’den sonra hem CDA hem de VVD tarafından yaratılan bir iklimdir. Müslüman topluluklar çeşitli cephelerde İslam karşıtı önlem ve politikalarla karşı karşıya kalmışlardır. Yirmi yılı aşkın bir süredir bu İslam karşıtı politikayı yakından takip ediyor, ayrıntılı olarak belgeliyor ve eleştirilerimizi dile getiriyoruz.

Bir kez daha Müslüman topluluklarını mevcut siyasi iklimin zorluklarıyla başa çıkmak için tek vücut olmaya ve stratejik hareket etmeye çağırıyoruz. Hizb-ut Tahrir / Hollanda, İslami kimliğin korunması, desteklenmesi ve yaygınlaştırılması konusunda ortak ve proaktif bir tutum alınması gerektiğini vurguluyor. Birlikte çalışırsak ve tek ses olursak ancak İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırılara karşı güçlü bir cephe oluşturabiliriz.