İslam Hilafetinin yıkılmasının üzerinden 102 yıl geçti. Bu günahkâr ve elim hadiseyi üzüntüyle anıyor, kâfir Batı’nın İslam’a ve Müslümanlara yönelik acımasız saldırılarına tanık oluyoruz. Bu, Müslümanların devleti ve otoritesi yokken bu saldırı da niye sorusunu akıllara getirmez mi?

Kâfir Batı ve bütün kâfirler, otoritelerinin ve ideolojik karanlıklarının İslam Devleti ile yok olacağını gayet iyi biliyorlar. Bu nedenle Müslümanlara farz olan bu hedeften onları uzaklaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. O yüzden çeşitli yollarla İslam’ın imajını lekelemeye çalışıyor ve bu kirli görev için art niyetli medyalarını seferber ediyorlar. Bazen kiralık kötü âlimlerin borazanlarıyla Allah’ın ayetleri Batı uygarlığına uygun düşecek şekilde yorumlanıyor, bazen sünnet ve sahih kitaplar hakkında şüpheler yaratılmaya çalışılıyor, bazen de İbrahimi din adı altında İslam çarpıtılıp sulandırılıyor ve daha nicesi. Bütün bunlar, Müslümanları üstün ve yüce kimliklerinden soyutlamayı amaçlıyor.

Tüm dünya, Amerikan şemsiyesi altında karanlık güçlerin Şam diyarındaki tüyler ürpertici suçlarına tanık oldu. Amerika’nın işledi bu suçlar, ajan yöneticisini korumak için değildir, çünkü Amerika, yıkılmakta olan ve itibarını kaybeden bir ajana saygı duymaz. Aksine Müslümanların İslami kimliklerine sahip çıkmaları ve bunun için korkmadan ve yılmadan büyük fedakârlıklar yapmaları, uykularını kaçırmaktadır. Bu yüzden çılgına dönen ABD, acımasızca zulüm işlemiştir.

Ey Müslümanlar! Düşmanınız, izzet ve kalkınma kaynağınızın farkındadır. İzzet kaynağınıza dönmenizi engellemek için pahalı ve kıymetli her şeyi sarf etmektedir. Rabbimizin merhamet ettiği kimseler hariç siz hâlâ bunun farkında değilsiniz. Amerika’ya yaklaşarak, kuklalarına sevgi gösterisinde bulunarak onurlu bir yaşam peşindesiniz, başınıza açtığı sorunlarınıza çözüm dileniyorsunuz, fani dünyanın peşindesiniz.

Rasûlullah’ın SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in uyardığı vehn bu değil mi? Sevban’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

يُوشِكُ الأُمَمُ أَنْ تَدَاعَى عَلَيْكُمْ كَمَا تَدَاعَى الأَكَلَةُ إِلَى قَصْعَتِهَا ‏"‏ ‏.‏ فَقَالَ قَائِلٌ وَمِنْ قِلَّةٍ نَحْنُ يَوْمَئِذٍ قَالَ ‏"‏ بَلْ أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ وَلَكِنَّكُمْ غُثَاءٌ كَغُثَاءِ السَّيْلِ وَلَيَنْزِعَنَّ اللَّهُ مِنْ صُدُورِ عَدُوِّكُمُ الْمَهَابَةَ مِنْكُمْ وَلَيَقْذِفَنَّ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمُ الْوَهَنَ ‏"‏ ‏.‏ فَقَالَ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْوَهَنُ قَالَ ‏"‏ حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيَةُ الْمَوْتِ   “Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler” Bunun üzerine sahabeler şaşkınlıkla sorarlar: “O gün bizim az oluşumuzdan mı böyle olacaktır?” deyince, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem “ “Hayır, bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz bir akıntıyla sürüklenen çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.” Bunun üzerine sahabelerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem “ Dünyayı sevmek ölümden hoşlanmamaktır” buyurdu.”

Ey Müslümanlar! Düşmanınızın ağzından kin, nefret ve öfke akmaktadır. Şam’da Irak’ta, Yemen’de, Keşmir’de, Hindistan’da, Çin’de ve Burma’da kanınızı akıtmıştır. Hatta en aşağılanmış ve korkak insanlar olan Yahudiler bile sizi aslan kesilmiştir. Sinelerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Artık karar verin ve kâfirin kürtaj yapmak istediği çocuğun dünyaya gelmesini sağlayın. Ve bilin ki, dininizden başka üstünlük yoktur, Rabbinizin Şeriatını hakem kılmak dışında güvenlik yoktur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmek üzere biat ettiğiniz adil bir imamdan başka koruyucunuz yoktur. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ ، يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ ، وَيُتَّقَى بِهِ“İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”

Ey Müslümanlar! Sizi bu izzetli ve şerefli hayata çağırıyoruz. Yanıt veren yok mu?

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ“Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}