حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
İsveç
Medya Bürosu
No: SE-BA-2023-MB-TR-03 |
H. 8 Safer 1445 M. Perşembe, 24 Ağustos 2023 |
Hükümetin Zayıf Aktörlüğü İsveç Devletinin Gerçek İslamofobik Yüzünü Gösteriyor
Bugün bile İsveç sokaklarında sık sık Kur’an-ı Kerim yakılıyor. Hükümet, İsveç’e yönelik tehditlerin arttığını ve terör tehdidi seviyesinin 3’ten 4’e çıkarıldığını duyurdu. Hükümet, Müslümanların temsilcilerini davet ederek, diğer ülkelerle görüşmeler yaparak ve ülkedeki Müslümanlara mesajlar göndererek durumu kontrol etmeye çalışıyor. Başbakan, hafta sonu SVT’nin Gündem programında Kur’an-ı Kerim yakılmasının ardından yaşanan tehdit düzeyine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “İslam’a yönelik eleştirileri” kabul etmeyen herkesin yanlış ülkede olduğunu belirtti. Başbakan Yardımcısı da konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunarak Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kabul etmeyen bir İslam anlayışının İsveç’te yeri olmadığını belirtti ve Müslümanlara “diğer yanaklarını dönme” çağrısında bulundu.
Çeşitli hükümetlerin yönetimi altında İsveç devleti, asimilasyon ve İslami kimliklerini yok etme umuduyla Müslümanları parçalamaya çalıştı. Çocuk kaçırmaktan, Müslüman okullarının kapatılmasına, başörtüsünün yasaklanmasından, onura dayalı baskılara, Kuran’ı Kerim’in yakılmasına kadar her şey bunun farklı göstergesidir.
Hükümet, Kur’an-ı Kerim’in yakılmasının yasallığı konusunda ısrarcı olsa da dış dünyaya İsveç’in İslamofobik bir ülke olmadığı mesajını vermeye çalışıyor. Sürekli İslam’a, Peygamber’e, Kuran’a ve Müslümanlara karşı kışkırtıcılık yapan İsveç demokratlarıyla işbirliği yapan da aynı hükümettir. Başbakan Ulf Kristersson, Pazar akşamı Gündem programında Richard Jomshof’un Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hırsız, savaş ağası ve toplu katil olarak nitelendirdiği iğrenç saldırısını “İslam’a yönelik eleştiri” olarak değerlendirdi. Aynı programda Müslümanlara da “Bunu kabullenemeyenler yanlış ülkede yaşıyorlar” mesajını verdi.
Başbakan Yardımcısı Ebba Busch da bir konuşmasında Müslümanlara benzer mesaj vererek, diğer yanaklarını dönme çağrısında bulundu ve Kuran-ı Kerim’in yakılmasını kabul etmeyen İslam versiyonunun İsveç’te yeri olmadığını söyledi.
Hepsi de açıkça laik İslam’ın ve İslami değerlerden ödün veren Müslümanların başlarının üstünde yeri olduğu ama İslam’a bağlılığı seçen “İslamcıların” İsveç’te yeri olmadığı mesajını vermeye çalışıyor. Açıkçası Kuran-ı Kerim’in yakılmasının ve inançlarıyla alay edilmesinin normal görülmesi ve İslam’a karşı ifade özgürlüğüne uyulması isteniyor. İsveç hükümetinin İslamofobik bir hükümet olduğu ve İslamofobik bir politika izlediği su götürmez.
Başbakan ve yardımcıları liderliğindeki hükümet, bizim değerlerimizin onlarınki gibi satılık olmadığını bir türlü anlamak istemiyor. Müslümanlar İslami değerlerinden asla vazgeçmediler, vazgeçmeyeceklerdir. Batılı politikacılar ise İslam’la mücadelede kendi demokratik ilkelerini ayaklar altına almaktadır. İsveç hükümeti de dahil olmak üzere özgürlüğün bayraktarlığını yapan Batılı hükümetler, laiklik çerçevesinin dışına çıkan bazı görüşleri suç sayarak fikir tiranlığı yapıyorlar. Zorluklar karşısında diz çökmek, diğer yanağını çevirmek Müslümanların doğasında yoktur. Bir asırdan fazla bir süredir her türlü baskıya maruz kalan Müslümanlar, bugün bile dimdik ayakta duruyorlar ve İslam’ın her detayına canları pahasına sahip çıkıyorlar. İslam, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin aksine, depolitize etmek ve sekülerleştirmek için laikliğin yaptığı baskılar karşısında diğer yanağını dönmeyi asla kabul etmez. İslam’a karşı yürütülen savaşın gerçek nedeni budur.
Bu bağlamda üçüncü iktidar partisinin eski Milletvekili Carl B. Hamilton, saldırıların Yahudilere yönelik olması durumunda sınırların çizileceğini söyledi.
İslam’la mücadele İslam’ı yok etmeyi amaçlıyor ama bunda başarılı olamayacak kadar zayıf olduklarını da biliyorlar. Bu nedenle İslam’ı sekülerleştirmeye, Hilafet, Cihat ve Şeriat gibi siyasi kavramları zihinlerden silmeye çalışıyorlar.
Hükümetin dünyaya İslam dostu bir imaj verme girişimi başarısız olmaya mahkumdur, çünkü Müslümanlar hükümetin ikiyüzlülüğünü çok net bir şekilde görebiliyor. Hükümetin davetini kabul eden Müslümanların temsilcileri yalnızca hükümetin emrini yerine getiriyorlar. Hükümet, Müslümanların temsilcilerini görüşlerini dinlemek ya da sorunlarını çözmek için davet etmedi, aksine Müslümanlarla herhangi bir sorunlarının olmadığını, aşırı Müslümanlarla sorunlarının olduğunu göstermek ve böylece dünyayı kandırmak için davet etmiştir. Artık kimse bu umutsuz girişimlere kanmıyor ve Müslümanlar bunu açıkça görebiliyor. Müslümanların sabır ve azminin sırrı, İslam’ın yenilmez değerlerine olan güçlü inançlarından ve her şeyden önce Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya olan sarsılmaz inançlarından kaynaklanıyor. Allah mümin kullarına zafer verecektir. Kapitalist ideoloji kendi mezarını kazdığına göre zafer kesinlikle yakın demektir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir İsveç Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: https://hizb-ut-tahrir.se/ |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.se |