İki dönemdir devlet başkanlığı görevinde bulunan Uhuru Kenyatta, çeşitli bakanlıklarda yapılan bir dizi yolsuzluk skandalıyla sarsıldı. Şuana kadar kamuoyuna yansıyan beş büyük skandal, en üst düzey yetkililerin bile yolsuzluğa bulaştıklarını gösteriyor. En son skandal ise petrol boru hattında meydana gelen sızıntıdır. 11 milyon litre yakıt buhar oldu. Uhuru, yolsuzlukla mücadelede halk desteğini kazandı. Hizb-ut Tahrir / Kenya olarak biz, aşağıdaki hususlara kamuoyunun dikkatini çekiyoruz:

Birincisi: Yetkililerin, sıradan vatandaşların yaşam standartlarını iyileştirmek yerine kamu çıkarlarının temsilcileri olarak iş tutmaları tam bir zulümdür. Yetkililer, kamu kaynaklarını zimmete geçirmek için kıyasıya yarışıyorlar.

İkincisi: Üst düzey yetkililerin tutuklanması, politik bir manevradır. Kapitalist ideoloji altında etkin şekilde yolsuzlukla mücadele edilebileceğine dair bir göz boyamadır. Gerçek şu ki geçmişte mahkemede yargılanan çoğu şüpheli, “kanıt yetersizliği” nedeniyle serbest bırakılmışlardır. Kenya’da, zengin olmak için her yolu mubah sayan kapitalist ideoloji uygulandığı sürece yolsuzlukla mücadelede zafer elde edilemez. Kapitalizm, materyalist zevkin istilası altındadır. Hayatta tek kriter materyalizmdir. Materyalizm, toplum özellikle de yetkililerin yolsuzluk anlaşmaları ile zengin olma isteklerini tetikler.

Üçüncüsü: Yöneticiler tarafından ilahi yasaların uygulandığı Hilafet Devleti, ancak yetkililerin yolsuzluğu ile mücadele edebilir. Devletin gelir ve giderlerini yasalar belirler. Buna ek olarak İslam, göreve gelmeden önce ve ayrıldıktan sonra yöneticilerin servetlerinin tespit edilmesini farz kılar. Yönetici veya herhangi bir devlet yetkilisinin servetinde anormal bir artış tespit edildiğinde hemen el konulup devlet hazinesine aktarılır. Bu nedenle diyoruz ki, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti ancak Kenya ve tüm dünyada yolsuzluk tehdidine son verebilir.