Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Etiyopya ve Cibuti’nin ardından 14 Mart 2019’da Kenya’ya yaptığı ziyaret ile Afrika turunu tamamladı. Sayın Macron, ekonomik gelişme, çevre düzenlemesi ve bölgesel aşırılıkla mücadele konusunda Kenya yönetimi ile daha fazla işbirliği yapacaklarına dair söz verdi.

Bu konuda Hizb ut Tahrir / Kenya aşağıdaki noktaları vurgular:

Fransa, kalkınma işbirliği bahanesi altında Batılı kapitalistlerin gözcüsüdür. Cibuti gibi ülkelerdeki askeri üsleri, eski sömürgeleri üzerindeki politik nüfuzunu koruma çabasıdır. Malum, ülkeleri bölmek için özgürlük düşüncesini benimsiyor. Kültürel diplomasi bayrağı altında yozlaşmış özgürlük fikirlerinin desteklemesinde anahtar rol oynuyor. 1999 yılında Fransa hükümeti, Kenya’yı Öncelikli Dayanışma Bölgesi (ZSP) kapsamına aldı. Macron, Kenya ve Afrika Boynuzu ekonomilerini geliştirme sözü verirken, geçtiğimiz yılın sonlarında üç hafta süren şiddetli protestolar sonucu en sert krizle karşı karşıya kaldı. “Sarı Yelekliler”, günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan halkın büyük bölümüne mali yardımda bulunulmasını istediler. Macron’un ziyaretinin, emperyalist sömürgeci ekonomik politikaları Kenya’ya sokmayı amaçladığı açıktır. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ekonomik ve askeri alanda büyük düşüşler yaşayan ekonomisini kurtarma girişimidir.

Çevre ve Birleşmiş Milletler çevresel zorluklarla mücadele ile ilgili çözümlere gelince, Çevre toplantısı ve Tek Gezegen Zirvesi, bu zorlukların üstesinden gelemez ve bu nedenle dünyayı “istenen geleceğe” götüremez. Batılı düşünürler ve çevre uzmanları, kasıtlı olarak sorunun kökünden ziyade sorunun etkileriyle uğraşıyorlar. Çevrenin bozulmasının nedeninin, her zaman azami zenginlik peşinde koşan açgözlü kapitalistlere matuf olduğunu düşünüyoruz. Kusurlu kapitalist ekonomiye göre ekonomik sorunun kaynakları kıtlıktır. Bu yüzden devletler, mümkün olan en yüksek ulusal gelir seviyesine ulaşmak ve ekonomik büyümeyi arttırmak için üretim artışı üzerine odaklandılar. Çevreye hiç saygı göstermediler.

Macron’un bölgesel aşırılıkla mücadele ve güvenlikle ilgili açıklamalarına gelince, Fransa’nın güvenlik konularında Kenya ve Afrika’ya ders veremeyeceğini belirtmek isteriz. Fransız ordusunun, 1954-1962 yılları arasında terör ve vahşet estirdiği çok iyi biliniyor. Ayırt etmeksizin tahminen 1,5 milyon Cezayirliyi vahşice öldürdü, katletti. Sivil halkı hedef aldı, tüm köyleri yıktı. Sözde “Uygar ulusun” askerleri, sistematik tecavüz ve işkence yaptı, kafalar kesti... Ayrıca Afrika barışını destekleme bahanesi altında Fransız birlikleri, Afrika’nın bazı bölgelerinde doğrudan şiddete bulaştılar.

Son olarak diyoruz ki Afrika, 21. yüzyılın küresel satranç tahtasında önemli bir bölge olduğu için terör ve aşırılıkla mücadele, Afrika’da yeni mücadelenin yeni canavarı haline gelmiştir. Batıya sadık kalmak, Kenya ve Afrika’yı daha fazla krize sürükleyecektir. Bu nedenle aydınları, Müslüman ülkelerde Hilafeti yeniden kurarak Kenya ve Afrika halkına onur ve saygınlık kazandırma çalışmalarında bize katılmaya davet ediyoruz. Tüm sömürgeci güçlerle bağları yalnızca Hilafet kesebilir.