Kırgız İçişleri Bakanı Meles Torganbayev, gazetecilerin önünde geçtiğimiz yıl yapılan icraatlar hakkında brifing verdi. Vicherni Bişkek gazetesinin sitesine göre, 11 Mart 2015 tarihinde düzenlenen bu basın toplantısının yıllık brifing olduğunu söylemek hayli zor. Zira Bakan soruları cevaplandırmakta bayağı zorlandı. Hatta bazı sorulara cevap bile veremedi. Çünkü soruların vakıası hakkında hiçbir bilgiye sahip değildi.

Cumhurbaşkanı Atambayev, Kırgızistan halkını inim inim inleten bu zor koşullarda İçişleri Bakanı'nı günah keçisi olarak kullanmak istiyor. Bu hata bize yurtdışına kaçan eski Cumhurbaşkanı Bakiyev'i hatırlatıyor. Çünkü o da İçişleri Bakanı'na geniş yetkiler vermiş ve güvenlik güçleri üzerinden inisiyatif almaya çalışmıştı. O zaman halkı, polisin eline teslim etmenin ne gibi sonuçlar doğurduğuna hep birlikte tanık olmuştuk. Peki, bu teslimat nasıl sonuçlanacak!

Önümüzdeki günler Kırgızistan halkı için çok zor geçeceğe benziyor. Aslında yönetici, tebaanın işlerini güder ve özellikle bu zor koşullarda onların yanında durur. Halife Ömer ibn el-Hattab RadiyAllahu Anh döneminde şiddetli bir kıtlık meydana gelmiş ve hayvanlar telef olmuştu. Efendimiz Ömer RadiyAllahu Anh, ekmek ve yağ dışında bir şey yemeyeceğine dair yemin etmişti. Kıtlık süresince kıtlık yok olana kadar da hep bu yeminine bağlı kaldı.

Kırgızistan halkını, boğazına kadar yolsuzluğa saplanan polisin ellerine teslim etmek, insanlar üzerindeki baskıyı daha da artırır ve onları zulme maruz bırakır ki o kıyamet günü karanlıkları gibidir.

Görüldüğü gibi Atambayev, İçişleri Bakanı Torganbayev'e geniş yetkiler vererek siyaset sahnesine dâhil ediyor. O da hemen ulaşım araçlarının denetim ve kontrolünde polisin yetkilerini iyice genişletiyor. Çünkü polis, bakanların birincil gelir kaynaklarından biri olarak görülüyor. Yine polis, insanlardan alınan paralar yoluyla güvenlik güçlerinin giderlerinin bir kısmını oluşturuyor. Şimdi bu bakan, polis sayısını iki katına çıkarmak istiyor. Bu nedenle İslami güçlerin günden güne tehlikesi artıyor safsataları ile insanları ikna etmeye çalışıyor.

Bu icraatlar nedeniyle zulmün altında inleyip sızlayan halkın omuzlarındaki yük gitgide artıyor. Hükümet, vergi kurumları aracılığıyla insanlar üzerindeki denetimini sıkılaştırmak istiyor. Yani bu kurumlara insanların mallarını yağmalama olanağı veriliyor. Son zamanlarda pazarlarda eşek eti satıldığı tespit edildi. Bu olay, medyada geniş yankı buldu. Bu olayın medyada bu kadar geniş yankı bulmasının amacı, bu tür olumsuz olayları önleyebilmek için hükümetin daha sert yasalara ihtiyacı var olduğuna dair halkı ikna çalışmalarıdır. Çıkarılan bu yasaları bu hükümet, arsız ve hırsızları hesaba çekmek yerine halka ezmek için kullanacaktır.

Tıpkı Kerimov ve Putin'in yaptığı gibi Atambayev de Kırgızistan'ı çeşitli kabilelere bölmek istiyor. Her kabileye de belli alanların kontrolü verilecek. Hükümet de bu kabilelerin bu alanlarda özgürce faaliyette bulunmalarını garanti edecek. Mafya tipi bu yönetim, Kırgızistan'da mevcut koşullarda pek yararlı olmaz. Çünkü bu aşiretler, ülkelerine sadık kalmaktan ziyade büyük ülkelerin etkisi altına gireceklerdir. Zira Kırgızistan'da bu devletlerin etkisi çok güçlüdür.

Güvenlik güçleri, bir siyasi kurum değildir, aksine uygulayıcı mekanizmadır. Hükümetin bu kurumu halkına yani Müslümanlara karşı siyasi arenada bir araç olarak kullanması, kendi bindiği dalı kesen aptal ve ahmak birinin eylemine benzer. Kırgızistan'ı Özbekistan ve Kazakistan'a benzetmek ya da onların izinden gitmek, büyük bir ahmaklıktır. Çünkü komşu ülkelerdeki otoriter rejimin kaynağı, bazı büyük ülkelerin o ülke üzerindeki etkisidir. Uluslararası dengeye göre, bu otoriter rejimler, Saddam ve Kaddafi gibi feci akıbetini bekliyorlar. Bu otoriter rejimler, barut fıçısı gibidir.

Kırgızistan, sömürgeci ülkelerle anlaşmalar ve ittifaklar imzaladı ve karşılığında büyük paralar aldı. Farklı eğilimlerle imzalanan bu antlaşmalar, birbirleriyle çelişmektedir. Böylece Kırgızistan, geri ödeyemez derecede kredilere boğuldu. Bu kredilerin bazıları, demokrasiye teşvik karşılığında verildi. Bazıları da Amerika Birleşik Devletleri'nin askeri hava üssünü Kırgızistan'dan sınır dışı etmesi karşılığında Rusya tarafından verildi. Kırgızistan, bazı alanların gelişimi için büyük güçler tarafından kendisine verilen kredileri reddedemedi. Büyük güçlerin çıkarları ise birbirleriyle çelişiyor. Bu nedenle bu ülkelerden Kırgızistan'ın hayrına bir şey beklenemez.

Sonuç olarak biz, Atambayev'i eski cumhurbaşkanları tarafından yapılan hataları tekrarlamamaya davet ediyoruz. Güvenlik güçleri öncülüğünde Müslümanlara karşı yürütülen savaşa polisin mücadelesi olarak bakılmaz. Aksine Cumhurbaşkanı Atambayev'in İslam'a ve Müslümanlara karşı savaşı olarak bakılır. Çünkü polis, bir siyasi kurum değil, ancak siyasi güçler tarafından yayınlanan siyasi kararları uygulayan bir enstrüman ve mekanizmadır. Bu yüzden halkı polisin ellerine teslim etmek, ülkenin polis devleti haline dönüştürülmesine ve insanların da hızlı bir şekilde gitgide radikalleşmesine yol açar. Ayrıca Devlet Başkanı, halkından ve ülkede meydana gelen işlerden birinci derecede sorumludur! Abdullah bin Ömer'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ "Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. İmam da bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur. Hepiniz çobansınız ve çoban da güttüklerinden sorumludur." ^[Buhari]