Görünüşe göre Lübnan’da büyük güçler ve Birleşmiş Milletler sponsorluğunda sapkınlık ve ahlaksızlığı yayma girişimleri yetersiz kalmış olmalı ki şimdi de genel olarak Lübnan’da, özel olarak Müslüman başkentlerinde Batılılaşma ve en kötü biçimleriyle laikleşme yolunda ilerlemek için “insan kardeşliği” ve “İbrahim dini” adı altında yeni bir din yayılmak istenmektedir. Lübnan’ın kuzeyindeki Trablus kentindeki Safadi Kültür Merkezi’nde “Trablus ve Kuzey’de İnsan Kardeşliği Manifestosu’nun Lansmanı”nda hakkın batılla, besmele ve ezanın kilisenin ilahi (opera) ve dualarıyla (operet) karıştırıldığı bir tören düzenlendi!

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti daha önce 14 Mayıs 2020’de “İnsan Kardeşliği” adlı şüpheli belgeye karşı uyarıda bulunan bir bildiri yayınlayarak, “İnsan Kardeşliği”nin İslam’a aykırı olduğunu ilan etmişti. Parti yayınladığı bildiride, bu törenin temel aldığı belgenin tehlikelerine karşı şeyhleri, âlimleri, cami imamlarını ve vaizleri birkaç yönden uyarmıştı:

- Allah’ın hak dini ve ilahi Risâletlerin sonuncusu olan İslam, bazıları aslı itibariyle ilahi olup sonra tahrif edilen ve bazıları da putperest olan diğer dinler ile eşitlenmekte, İslam’ın diğer dinler ile uyumlu olabileceği varsayılmaktadır.

- Bu çağrının temelini oluşturan bu belge, ayrım yapmadan tüm din mensuplarını mümin olarak adlandırmakta, imanın göstergesini, dinler arasındaki ortak noktayla yani Yaradan’ın varlığını kabul ile sınırlandırmaktadır. Oysa İslam, Allah’ın hak dinini tartışmasız bir gerçek olarak kabul etmektedir. O gerçeğe göre iman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Rasûllerine, ahiret gününe ve kadere” iman etmektir... Buna göre bunlardan birini inkâr edenler, kâfir olmaktadır.

- Farklı din ve fikir sahipleri arasındaki ilişkide aslolan, birbirlerine güzellemeler yapmak, insanlara birçok konuda hemfikiriz demek için aralarındaki ortak noktaları araştırmak ve bu sınırda durmak değildir. Oysa gerçek şu ki, dinler temelde ve temel konularda farklıdırlar.

- İslam inancı, Müslümanlara dinleri ile diğer herhangi bir din arasını eşitlemeyi haram kılmaktadır. Çünkü hak din, sadece İslam’dır. Üstelik İslam, önceki peygamberlerin şeriatlarını nesih etmiştir.

Ey âlimler! Ey şeyhler! Ey imamlar ve vaizler! Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Kitabı ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hidayeti, mürşit olarak yeter. Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabı, hidayetin en hayırlısı da, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hidayetidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ حَتَّىٰ يَخُوضُوا فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ إِنَّكُمْ إِذاً مِّثْلُهُمْ إِنَّ اللَّهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعاً“Oysa Allah size Kitap’ta (Kur’an’da) “Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi hâlde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.”^{[Nisa 140]} Bu ayeti kerimede, bâtıla daldıklarında bidatçi ve fasık gibi her türlü batıl sahipleri ile birlikte oturmanın nehyedildiğine dair apaçık bir işaret vardır. Peki ya uyduruk bahanelerle kötü niyetli sentez yeni bir din yaratmak isteyen birine ne demeli? İmam Ahmed’in rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: أَلا لا يَمْنَعنَّ أحدَكُم رَهْبةُ النّاسِ أّن يَقولَ بِحقٍّ إذا رآه أَو شَهِدَه، فَإنَّه لا يُقرِّبُ مِن أَجلٍ، ولا يُبَاعدُ مِن رزقٍ أَن يَقولَ بِحقٍ أو يُذكِّرَ بعظيمٍ“Sizden biriniz hakkı gördüğü ve şahit olduğu zaman ; insanların korkusu onun hakkı söylemesine asla engel olmasın. Çünkü onun hakkı söylemesi veya hatırlatması ne ecelini yaklaştırır ve ne de rızkını uzaklaştırır.”Bu hadisi şerifte, hak bir duruş sergilemek, bu gibi durumlarda Allah Subhânehu ve Teâlâ’yı hatırlatmak, dalkavukluk yapmaktan ve şartlara uymaktan kaçınmak konusunda apaçık bir işaret vardır.

Ey âlimler! Ey şeyhler! Ey imamlar ve vaizler! Sorumluluğunuz, Müslümanların genelinin sorumluluğundan daha büyüktür ve öyle de devam edecektir. Sorumluluğunuz, kötülüğü kalp ile inkârın ötesindedir. İlim adamları, SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in haber verdiği gibi Peygamberlerin varisleridir. Âlimin sözü, müminlerde çok daha büyük etki bırakır. İslam’ın diğer dinler ile ilişkisinin doğasına aykırı bu belgenin otoritesi altında Trablus ve Kuzey’de böyle bir bildirgenin lansmanını yapanların bu zillete düşmesi yakışık almaz.

Müslümanların ibadetlerini başkalarının ayinlerine entegre etme fikrinin itidal ile hiçbir ilgisi yoktur. Bilakis Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın razı olmadığı yeni bir dinin dayatılmasıyla bir ilgisi vardır:

إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ“Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.”^{[Ali İmran 19]} Gayrimüslimlerin ayinlerine katılmak, Allah katında büyük bir günahtır, bu tür belgelerin imzalanması, daha büyük bir günahtır. Besmele çekmek ve öncesinde ezan okumak bu günahı haklı çıkarmaz veya helal kılmaz.

İslam ile diğer dinler arasındaki ilişkide aslolan, her birinin kendi inanç ve fikirlerini ortaya koyması, hak ve hakikati ispat etmek için deliller ve aklî deliller ileri sürmesidir. Buna göre, Müslümanların diğer insanlarla ilişkilerinde aslolan, hiçbir zorlama olmaksızın hepsinin İslam’a davet edilmesidir. İslam, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Risalet’idir, önceki Risâletlerin sonuncusudur.

Ey âlimler! Ey şeyhler! Ey imamlar ve vaizler! Müslümanları ve diğer din sahiplerini davet etmek için toplanmanız, üzerinde toplandığınız bu şeyden daha hayırlıdır. İslam, hep birlikte insan işlerini insan olarak ele alan Hilafet sisteminin altında yaşamak için gayrimüslimlerin hususiyetlerini korumuştur. Hilafet, özellikle Lübnan halkının içinde bulunduğu bu zorlu siyasi, ekonomik ve içtimai koşullarda Müslüman ile gayrimüslim arasında işleri güdümü konusunda ayrım gözetmeyecektir.

Ey Müslümanlar! Bu belgede yer alan her şey, inancınıza aykırıdır ve dininizin hükümlerine terstir, o yüzden fırlatın. Ve bilin ki dininizde din adamları ve ruhbanlık diye bir sınıf yoktur. Aksine âlimler, fakihler ve hadis âlimleri, insandır, hata da yapabilirler, isabet de edebilirler. Allah’ın teklif, tatbik ve tebliğ hitabı, tüm ümmete yönelik bir hitaptır. İslam’ın uygulanması için biat ettiğiniz ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam ile yönetilmek üzere bir Halifeye el verdiğiniz kişi ancak temsilciniz ve vekiliniz olabilir.