Kuala Lumpur’da 2014’te düzenlenen ilk zirveden sonra 18-21 Aralık tarihleri arasında ikincisi düzenlenecek. Kuala Lumpur Kongre Merkezi’nde (KLCC) gerçekleşecek zirvede, İslam dünyasının karşılaştığı sorunlara yeni çözümler bulunması, Müslümanlar ve Müslüman ülkelerin refahının artırılması ve tartışılması amaçlanıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, Pakistan Başbakanı, Endonezya Devlet Başkanı ve Katar Emiri zirveye katılacak üst düzey liderler arasında yer alıyor. Yerel haberlere göre zirve, aynı zamanda dünyanın dört bir yanından Müslüman âlimleri, ulemaları ve düşünürleri bir araya getirmeyi ve İslam uygarlığını canlandırmayı hedefliyor. Bugüne kadar 53 ülkeden 400’den fazla delege Kuala Lumpur Zirvesi’ne katılacağını belirtti.

Organizatörler ve delegeler, iyi niyetlerine karşın bu zirvenin, Malezya ya da dünyanın herhangi bir yerinde düzenlenen binlerce önceki zirvenin başarısızlığının bir yansıması ve tezahürü olduğunu fark edemediler. Açıkçası İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Bağlantısızlar Hareketi (NAM), Arap Birliği ve diğer uluslararası örgütler, bu ümmetin karşılaştığı sorunların çözümünde başarısız olmuşlardır. Geçmişteki zirveler ve uluslararası kuruluşlar, ümmetin sorunlarını tanımlama ve çözümü konusunda başarı elde etmiş olsalardı, böylesi zayıf ve retoriksel zirveye kesinlikle gerek kalmazdı!

İstanbul’da Hilafetin yıkılışından bu yana neredeyse yüzyıldır ümmet, dehşet acılar çekmiştir. Kendisini koruyacak bir koruyucu ve kalkandan yoksundur. Ümmet, sömürgeci efendilerinden miras kalan sistemi uygulayan zalim ve laik yöneticiler altında yaşamaktadır. Bu yöneticiler, İslam’ın yönetim, ekonomik, ictimai ve ceza sistemini, dış ve eğitim politikalarını vb. ihmal etmişlerdir. Kuran ve Sünnete göre yönetmediler. Ümmeti asla umursamazlar; sadece kendilerini ve seçkin grupları umursarlar ve sömürgeci efendilerine hizmet ederler. Bu ümmetin karşılaştığı tüm sorunların temel nedeni onlardır ve ümmet için bu bir sır değil. Ancak yine de bu yöneticiler, ümmetin sorunlarını çözmek için bir araya geldiklerini dünyaya ilan ediyorlar!

Hizb-ut Tahrir / Malezya olarak biz, retoriksel zirvelerden bıktığımızı belirtmek isteriz, çünkü ümmetin böylesi zırvalara ihtiyacı yoktur. Ümmet, boş görüşmeler ve kararlardan bıkmıştır. Artık sorunlarını dinlemek istemiyor, zira problemleri ile yaşamaya alışmıştır! Bir çıkış yolu istiyor ve bu zirve hatta benzeri binlerce zirve kesinlikle bir çıkış yolu sunmayacak. Ümmet, retoriksel bir zirvede arzuladığı şeyi asla bulamaz, bu zirve de diğer başarısız zirvelerin izinden gidiyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e ihanet edenler, ümmete asla bir çıkış yolu sunamazlar. Geçmişteki çıkış yolu şimdi de ümmet için tek çıkış yoludur. Ümmet, topraklarında Kuran ve Sünnetin yeniden uygulanmasına muhtaçtır. Raşidi Hilafetin yeniden kurulmasına ve birliğe gerek duyuyor. Hilafet, ümmete müreffeh bir yaşam sunacak, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın yasalarını uygulayacak, tüm işgal altındaki toprakları özgürleştirecek, Müslüman kardeşlerini kâfirlerin egemenliğinden ve baskısından kurtaracaktır. Ümmetin ihtiyacı olan tek şey budur, göz alıcı ve başarısız olmaya mahkûm bir zirve değil.