Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132011u2013MMBu2013TRu20130012 H. 7 Rabi’-ul Âhir 1432
M. Cumartesi, 12 Mart 2011

-Basın Açıklaması- Bu Ümmetin Kadınları Sadece ve Sadece Allah'ın Emrine İtaat Etmeyi ve İslam'ın Tatbik Edilmesini İstiyorlar

Tunus Demokrat Kadınlar Örgütü'nün, "Miras ve diğer bir takım meselelerde kadın erkek arasında eşitlik" talep ettiği haberlerini mütalaa ettik." Örgütün yaptığı bir önceki toplantıda avukat, Emel Bittayyip ve örgüt üyesi Sabah Mahmudî, "Bizler kadının kazanılmış haklarını vurgulamak, her türlü geriye dönüşü önlemek ve özgürlüğümüz üzerinde İslamcılarla pazarlık yapmaya hazır olmadığımızı ifade etmek için buradayız." Tunus Demokrat Kadınlar Örgütü Başkanı Sena Bin Aşur ise şöyle dedi: "Bizler İslamcılardan korkmuyoruz. Çünkü bizler, diktatörlüğü devirmeyi başaran olağanüstü bir güce sahibiz ve bir diktatörlükten kurtulup başka bir diktatörlüğün içine düşmeyi asla kabul etmeyeceğiz."

Kadının nesillerin terbiyesinde önemli ve temel bir rol oynamasın sonucu olarak İslam düşmanları, İslam'ın izzetini, şerefini ve hayrını garantilemesinden dolayı kadını, basiretini aydınlatabilecek her türlü şeyden uzaklaştırmaya çalıştılar. Birçok araçlar ve yasalarla senelerce bunun için çalıştılar ve İslam'ı orta çağlardan kalma gerici bir din olarak göstermeye çaba harcadılar! Kadının İslam'ın yönetimi altında bastırılmış adi bir hizmetçi ve erkeği de kadına hükmeden, onu ezen ve köle gibi kendisine boyun eğdiren biri olacakmış gibi tasvir ettiler!

Batı demokrasisinin özel olarak kadın adına gerçekleştirdiği ve bize karşı koz olarak kullandığı "başarılarına" rağmen kadına şerden, mutsuzluktan ve fesattan başka bir şey getirmemiştir! Allah, kadına lütfedip onu cahiliyenin zulmünden ve köleliğinden İslam'ın nuruna, adaletine ve insafına çıkarmasının, İslam'ın on dört asır boyunca kendisini ve konumunu koruduğu bir cevher haline gelmesinin ardından Batı gelerek onu tekrar cahiliye ve karanlığına geri döndürerek bir kazanç ve eğlence aracı haline getirdiler!

Çağrıda bulundukları özgürlük, fesada ve rezilliğin yayılmasına kapı aralamış ve giyimde ve fiillerden Batıyı taklit etmeyi ilerlemenin, yükselmenin ve çağdaşlaşmanın simgesi yapmıştır!! Dolayısıyla bununla İslam şeriatının öğretilerine acımasız bir savaş açtılar, Kur'an-il Kerim'de geçenlere karşı çıktılar, Allah'a itaati suç saydılar ve O'na isyanı övdüler! Çok eşliliği yasakladılar, haram kılınan dostlukları ve ilişkileri hoş karşıladılar! Başörtüsünü, içe dönüklüğün, gericiliğin ve kadın ayrımcılığının simgesi olarak tasvir ettiler, çıplaklığı ve açık giyinmeyi övdüler ve genel dokuyu ifsat ettiler! Toplumları küçültecek ve bu ümmetin sayısının artmasını engelleyecek olmasından dolayı sayısız konferanslarla doğurganlıkla mücadele ettiler ve bunun reklamını yaptılar! Daha neler neler!

Kadını korumayı, konumunu yüceltmeyi, ona insaf etmeyi ve haklarını garantilemeyi sadece ve ancak İslam başarmıştır! İslam, kadını bir anne ve evinin mürebbisi ve korunması gereken bir namus olduğunu beyan etmiş ve bir anne olarak ona lütufta bulunmuştur. Zira cenneti ayaklarının altına koymuş, onu razı etmeyi Allah'ı razı etmek olarak saymış ve ona tarihte benzeri olmayan bir konum vermiştir. Nitekim Sahih-il Buhari'de Ebi Hurayra [RadıyAllahu Anh]'ın şöyle dediği varit olmuştur: جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَنْ أَحَقُّ بِحُسْنِ صَحَابَتِي قَالَ ‏"‏ أُمُّكَ ‏"‏‏.‏ قَالَ ثُمَّ مَنْ قَالَ ‏"‏ أُمُّكَ ‏"‏‏.‏ قَالَ ثُمَّ مَنْ قَالَ ‏"‏ أُمُّكَ ‏"‏‏.‏ قَالَ ثُمَّ مَنْ قَالَ: ثُمَّ أَبُوكَ "Bir adam Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e gelerek şöyle dedi: Ey Allah'ın resulü güzel sohbete daha layık olan kimdir? Dedi ki: "Annendir." Dedi ki: Sonra kimdir? Dedi ki: "Annendir." Dedi ki: Sonra kimdir? Dedi ki: "Annendir." Dedi ki: Sonra kimdir? Dedi ki: "Babandır." İslam, icatta bulunması ve hayatın birçok alanlarına katılması için kadına kapı açmıştır. Mesela müminlerin annesi Aişe [Ridvanullahi Aleyhi] gibi âlime müçtehitler olduğu gibi el-Hafız ez-Zehebi'nin Seyr-u Â'lâmu'n Nubelâi adlı eserinde senet âlimesi bir Şeyha olarak nitelendirdiği âlime Kerime el-Merveziye vardır. Arap dili ve sarf alanında alim Celaleddin es-Suyuti, müsned lakaplı "Ümmü Hâni Bintu el-Huraynî'den" sarf ilmi aldığını belirtmiştir. Bilim dünyası alanında dahi bir alime olan ve hicri 377 senesinde vefat eden Bağdatlı Emetul Vahid Setîte el-Mahamilî matematikte teknolojik gelişmenin (bilgisayarın) temelini icat etmiştir. Tıp ve hemşirelik alanında tarihte ve İslam Devleti'nde Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in döneminde ilk hemşire olan Rafîde Bintu Ka'b el-Eslemiyye [RadiyAllahu Anhâ]'dır. Zira içerisinde yaralıları tedavi ettiği bir çadırı vardı. Yoksa Batının iddia ettiği gibi ilk hemşire olarak şöhret olan ve bu ilmin temelini atan 1820 yılında İtalya'da doğan Florence Nightingale değildir! Yargıya gelince; aynı şekilde kadın, Hilafet Devleti'nin varlığı sırasında önemli görevler almıştır. Nitekim Ömer İbn-u Hattab [Ridvanullahi Aleyh]'in Hilafeti döneminde Hisbe Kâdisi olan Şufâ Hatun bu alanda meşhur olmuştur. Ordu ve askeriye alanında ise Nesîbe Ümmü Ammâra, kadının tarihinde eşine az rastlanır örnekler sergilemiştir. Hatta Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], onun hakkında şöyle demiştir: من يطيق ما تطيقين يا أم عمارة "Senin yaptığını kim yapabilir ey Ümmü Ammâra!"...

Bunlar, tarihte geçenlerin sadece küçük bir kısmıdır. Zira İslam tarihinde binlerce meşhur siyasî, âlime, tabibe, hemşire, asker, kahraman, mücahide ve iffetli sabırlı kadın vardır...

Uyanık kültürlü kadınlara seslenir ve onlara deriz ki: İslam ve tarihi, kadına zulmedilmediğini göstermiştir. Hatta kadın, Hilafet Devleti'nin gölgesinde yaşadığı gibi haklarının garanti edildiği ve omuzlarında yürümesi için dünyanın kapılarının kendisine açıldığı adaletli parlak bir gün yaşamamıştır. Hatta ve hatta Hilafet Devleti olmadıkça bu asla gerçekleşmeyecektir.

Müslüman kadının karşı karşıya kaldığı tüm sorunların köklü çözümü, ancak Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'nin kurulması ile mümkündür. Kadını tüm şekil ve görüntüleriyle sömürgeciliğin ilmiğinden kurtaracak ve onu onuruna, izzetine ve gerçek rolüne kavuşturacak İslam'ın izzetli ve güçlü devletidir. Tunuslu ve diğer kadınlar, haklarını tastamam olarak ancak ve sadece Allahuteala'nın şeriatı ile hükmedecek olan İslam Devleti'nin altında alacaktır.

Son olarak yüksek bir haykırışla deriz ki:

Bu Ümmetin Kadınları Sadece ve Sadece Allah'ın Emrine İtaat Etmeyi ve İslam'ın Tatbik Edilmesini İstiyorlar.


Dr. Nesrin Nevaz
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER