BM’ye göre, Yemen şu an dünyada 100 yılın en büyük kıtlığıyla karşı karşıya. Felaketin boyutu, 1980’lerde Afrika’da yaşanan kıtlık felaketine benzetiliyor. BBC’ye göre BM Yemen Koordinatörü Lise Grande, “Önümüzdeki üç ay gıda yetersizliği nedeniyle yaklaşık 13 milyon insanın ölüm riskiyle karşı karşıya olacağını.” söyledi. Mart 2018’de İsviçreli sivil toplum örgütü Care, doğurganlık çağındaki 3,25 milyon kadın ve kız çocuğunun artan sağlık ve koruma riskiyle karşı karşıya olduklarını ifade etti. UNICEF görevlisi Juliette Touma’ya göre “Yemen çocuk sahibi olmak için en kötü yerlerden biri. Şuan Yemen’de hiçbir yer çocuklar için güvenli değil. Çatışma, çekişme, çocuklara yönelik devam eden saldırı ve şiddet nedeniyle çok sayıda çocuk insani yardıma muhtaç.”

Kalabalık yerleşim yerlerinin pek çoğu, koalisyon güçlerinin hava saldırılarına maruz kalıyor. Bu, şehirlerin bilinçli olarak hedef alındığının bir kanıtıdır. Berlin’de yaşayan Yemenli siyaset uzmanı Ali El Abbasi, 10 Ağustos’ta bir Alman haber sitesine verdiği demeçte, “Suudi Arabistan, okullar, pazarlar, altyapı, düğünler, yetimhaneler dahil olmak üzere Yemen’de her şeyi meşru bir hedef olarak görüyor. Görünüşe göre savaş belasının sivillere dokunması Suudi Arabistan’ın pek umurunda değil.”diye konuştu.

Yemen riyali dolar ve diğer yabancı para birimleri karşısında hâlâ düşüşte. Açıklanan ekonomik çözümler boşuna. Sözde meşru hükümet ile başkent San’a’yı kontrol eden Husiler bundan birbirlerini suçluyorlar. Taraflar, savaş, kıtlık ve hastalıklara maruz kalan Yemenlilerin acıları ve ölümleri üzerinden restleşiyorlar. Yemen’de devam etmekte olan çatışma ve savaşlar yüzünden Dolar/Riyal paritesi 700’ü geçti. Gerek sözde meşru hükümet gerekse Husiler olsun ülkede nüfuz elde etmek ve ülkenin zenginliklerini yağmalamak için savaşan Amerika-İngiliz efendilerinin çıkarları uğrunda savaşıyorlar. Paraları amansız bir savaşta heder eden Husi milislerin kontrolündeki illerin çoğunda maaşlar ödenmiyor. Hizmetler aksıyor, işsizlik başını almış gidiyor. Çok az bir miktarda petrol ve doğalgaz gibi kaynakların ihracatı yapılıyor. Sözde meşru hükümet ve Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde yolsuzluk kol geziyor. Taraflar karar alamıyorlar. Suudi Arabistan ile BAE arasında ülkenin zenginliği ve limanları üzerinde sıcak bir rekabet yaşanıyor. BAE, Yemen’in güneyindeki limanları ve gaz tedarik hatlarını kontrol ederken, Suudi Arabistan petrolü Arap Denizi’ne nakletmek için El-Mahra topraklarında petrol boru hattı inşa etmek için çalışıyor. Dolayısıyla Yemenliler sefalet içinde yaşarken, meşum savaşların ateşinde inim inim inlerken, Yemen açgözlü yerel işbirlikçiler ve sömürgeci efendilerinin aklına başından alan bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Suudiler ve BAE, İran destekli Husilere karşı Arap koalisyonu adı altında savaşa girmiş ve farklı çıkarları olan iki ülkedir. Yemenlilerin durumu ve çektikleri acılar umurlarında değil.

İşte Yemen’deki çatışma gerçeği budur ve çatışan tüm taraflar, ifşaat ve teşhire layıktır. Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları olarak biz, dünyadaki tüm Müslüman kardeşlerimizi Yemen ve halkının çektiği bu sıkıntılardan haberdar olmaya çağırıyoruz. Hadi Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için hemen bizimle birlikte çalışmaya koyulun. Çünkü bu ümmetin yegâne hamisi Hilafettir. Hilafet, ülkemize müdahalede bulunan sömürgecilerin elini kesecek, tüm vatandaşların gıda, ilaç, barınma ve güvenliğini sağlayacaktır. Hilafetsiz ümmet her türlü felakete maruz kalmaya devam edecek, düşmanlar ceza ve kısastan güvende olacaklardır. Yemenli kız kardeşlerimize ve çocuklarımıza diyoruz ki Allah’ın izniyle acılarınız pek uzun sürmeyecek. Hilafet, hakkınızda bu iğrenç suçları işleyenleri bu dünyada hesaba çekecektir, Allah’ın azabı ise daha şiddetli ve kalıcıdır.

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir

Merkezî Medya Ofisi

Kadın Kolları