Mücrim Çin yöneticileri, Doğu Türkistan’daki Müslümanların çağrılarına cevap olarak dolar anlaşmalarını tercih eden ve Müslümanları, hicretin ilk yüzyılının sonlarında atalarının nuruyla hidayeti bulmaları ve akidesini benimsemelerinden beri kalpleri sevgisiyle dolan İslam dininden koparmak için  umutsuz bir girişimde bulunan kindar Çinli yetkililerin işlemiş oldukları korkunç cürümlere kulaklarını tıkayan zayıf Müslüman yöneticileri aldattı.

Nitekim Çinli yetkililer, Müslümanları dinleri hakkında fitneye düşürdüler, onların ritüellerini uygulamalarını önlediler, camiye gitmelerini engellediler, mübarek Ramazan ayı orucunu yasakladılar ve İslam’ın tüm görüntüleriyle savaştılar. Hatta mesele, “yeniden eğitim” ve eğitim slogan altında yalan bir iddia olan “terörle mücadeleyi” amaçlayan bir dizi kampanyalar kapsamında duvarlarının ardında bir milyondan fazla Müslümanın bulunduğu büyük tutuklamaların gerçekleşmesine kadar ulaştı. Zira bu bağlamda aydınları, alimleri, düşünürleri ve üniversite hocalarını tutukladılar. Tüm bunları ise Müslümanların azim İslam dinine olan bağlılıklarının zayıflamasını sağlam amacıyla onların kalplerine korku ve endişe salmak için yapmışlardır.  Zira Intelligence Dergisi, Çin’in, İslam’ın işkence ve öldürme yoluyla bile olsa tüm yönleriyle tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu açıkladığını yayınladı. Ayrıca İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çinli yetkililerin psikolojik ve fiziki işkence tehdidi altında Müslümanları İslam’dan vazgeçmeye zorladıklarını aktardı Zira Çinli yetkililer, BBC tarafından aktarıldığına üzere şer üçlüsüyle karşı karşıya kaldıklarını iddia ediyorlar ki onlar şunlardır: (Terörizm), (aşırılıkçı düşünce) ve (ayrılıkçılığa davet etmek). Dolayısıyla Çinli yetkililer, bu yalan sloganlar altında çeşitli baskıcı uygulamalar gerçekleştirdiler.        

Çinli yetkililer tüm bu kampanyaları yürütürken Müslümanların yöneticilerinden zayıflık ve suç ortaklığından başka bir şey görülmedi. Nitekim bu hususta Endonezya Devlet Başkanı Yardımcısı Kalla,  17 Aralık 2018 tarihinde şöyle dedi: Endonezya hükümetinin, Uygurlu Müslümanların Doğu Türkistan’da çekmiş olduğu iç sorunlara müdahale etmesi imkansızdır. Ve şöyle dedi: Bu, Çin’in egemenliğinde olan bir meseledir. Böylece Müslümanların yöneticileri, Doğu Türkistan’daki Uygurlu Müslümanlara yardım etmeyi farz kılan Allah emrine cevap olarak Çin’in Endonezya, Malezya ve Pakistan’da bir avuç dolar yatırım yapmasına ve Çin ile ticari anlaşmalara izin verdiler.       

Bununla birlikte bizler, bu Ruvaybida yöneticilerin İslam ümmetini temsil etmediklerinden eminiz ve Çinli liderleri de, Rabbinin emrine yerine getirecek, bu yöneticilerin zincirlerini kıracak ve Doğu Türkistan, Myanmar, Keşmir, Filistin ve diğer İslam ülkelerinde kendisine zulmeden ve saldıranlardan intikam almak için ayağa kalkacak olan İslam ümmetinin öfkesine karşı uyarıyoruz.

Çinli liderlerin, Çin topraklarına ayak basmaya yemin eden Müslümanların ordularının kahraman lideri Kuteybe İbn-i Müslim’den kaçamayan seleflerinin akıbetinden ders çıkarmaları gerekir. Zira Çin Kralı ona vezirlerini ve heyetini gönderdi ve Kuteybe’ye şöyle dediler: Topraklarımıza girme, seni istediğin şekilde hoşnut ederiz ve sana istediğin kadar cizye veririz. Kuteybe onlara şöyle dedi: Çin topraklarına ayak basmaya yemin ettim. Dediler ki: Sana yeminini yerine getirmeni sağlayanları vereceğiz. Bunun üzerine Çin Kralı’nın heyeti giderek Çin topraklarından biraz toprak aldılar, onu taşıdılar ve toprakla birlikte Kuteybe’ye geldiler. Kuteybe de ayaklarıyla toprağa bastı, üzerinde durdu ve aşağılanmışlar olarak onlardan cizye aldı.

Müslümanlar zulüm içinde uyumazlar ve onların içinde bulundukları çıkmaz, geçici bir yaz bulutu gibidir. Zira Allah’ın izniyle Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet çok yakında kurulacak, Doğu Türkistan’daki mazlum kardeşlerimize yardım edecek, onlara zulmeden ve saldıranlardan hesap soracaktır. Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam bir kalkandır. O’nun arkasında savaşılır ve Onunla korunulur.” İşte o zaman Çin ve diğerleri hiçbir Müslümana eziyet etmeye cesaret edemeyeceklerdir. Çünkü Müslümanların ayakları üzerinde durduklarını anlayacaklardır. Nitekim Allah, Güçlüdür, Azizdir.

Osman Bahhâş
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Müdürü