Perşembe, 10 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/12
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT-BA-2024-MB-TR-47 H. 28 Cumâde’l Ûlâ 1446
M. Cumartesi, 30 Kasım 2024

Aksa Tufanı’nın Ortaya Çıkardığı Gerçekler, İhanetlerin Ne Denli Büyük Olduğunu Gözler Önüne Seriyor

27 Kasım 2024 Çarşamba sabahı, ABD ve Fransa’nın arabuluculuğunda Lübnan ile Yahudi varlığı arasındaki ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi. Anlaşma, Yahudi varlığının Lübnan’daki hedeflere karşı karadan, havadan veya denizden herhangi bir saldırı gerçekleştirmemesini ve ordusunun 60 gün içinde Mavi Hat’ın güneyinden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor. Karşılığında, Lübnan’daki İran partisinin Yahudi varlığına yönelik saldırılardan kaçınması, güneyden Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi ve güneydeki askeri altyapısını sökmesi şart koşuluyor. Ayrıca, Lübnan’ın güneyinde silahlı kuvvet bulundurma yetkisi yalnızca Lübnan güvenlik güçleri ve ordusuna veriliyor.

Yaşananları dikkatle takip eden herkes, birçok gerçeğin gün yüzüne çıktığını ve bazı yapıların ifşa olduğunu görür. Gerçeklerden biri, Yahudi varlığının zayıf ve çatışmalara dayanamayacak kadar kırılgan bir yapı olduğudur. Yahudiler savaşçı bir millet değildir. Buna karşılık, İslam ümmetinin çocukları benzersiz bir azim ve sabra sahiptir. Ya bir de onların korundukları ve arkasındaki savaştıkları bir imamları olsaydı neler olurdu varın siz düşünün? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

وَإِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”

Doğrudur, İslam ümmeti mücahit bir ümmettir. Çocukları Allah yolunda cihat etmeyi ve ölmeyi sever. Savaşırken gözlerini genişliği gökler ve yer kadar olan cennete diker ve sabreder. Hepsi Allah’ın kendilerini hesapsız bir şekilde mükâfatlandıracağına inanır.

إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ“Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” [Zümer 10] Peki korkaklıkları ve alçaklıklarıyla tanınan, hayatı seven ve insanlarla ancak duvarların arkasından savaşabilen Yahudiler, nasıl olur da savaş meydanında sabır gösterebilir ve devam edecek iradeyi gösterebilirler?

Şüphesiz ki açığa çıkan gerçeklerden biri de, ümmetin ordularının tüm umutların merkezi ve beklentilerin odağı haline gelmesidir. Gerçekleri değiştirebilecek ve dengeleri altüst edebilecek güce sahiptir. İşgali kökünden kazımak ve kötülüklerini yok etmek, ancak orduların Allah’ın farz kıldığı zayıfları savunma ve işgal altındaki tüm İslam topraklarını kurtarma görevini yerine getirmesiyle mümkündür. Yaşananlar, bireylerin ve grupların ne kadar güçlü ve kararlı olsalar da işgali sona erdiremeyeceğini kanıtlamıştır. Müslüman orduları ise bunu başarabilecek ve daha fazlasını yapabilecek güçtedir; Mübarek Toprak Filistin’i işgalden kurtarabilir ve sömürgeci destekçilerini kendi yurtlarına kadar kovalayabilir.

Bu gerçeklerden bir diğeri de şudur, yaşanan olaylar, Müslümanların Sykes-Picot devletçiklerinde bölünmüşlüğünün onları farklı halklar ve kabileler haline getirdiğini ve bir ümmet olarak hareket etmelerini engellediğini doğrulamıştır. Artık iki milyarlık bir ümmet gibi hareket etmiyorlar. Bu bölünmüşlük sömürgeci güçlerin onları birer birer hedef almasına ve ülkemizdeki hain emellerini ve habis hedeflerini kolayca gerçekleştirmesine olanak sağlamıştır. O yüzden ümmetin hızla bu bölünmüşlükten kurtulması, Allah’ın emrettiği şekilde tek bir imam etrafında birleşmesi ve eski izzetine, heybetine ve konumuna dönmesi elzemdir.

Olayların ifşa ettiği ihanetlere gelince, yöneticilerin ümmete karşı işledikleri ihanetlerdir. Ümmeti yüzüstü bıraktılar, katledilmesini izlediler, hatta Yahudilerle işbirliği yaptılar. Ümmetin ordularını ümmete yardımdan alıkoymaları cürüm olarak yeter.

Bu musibetler, hiç şüphesiz, ümmetin daha dayanıklı hale gelmesine ve gelecek günler için hazırlanmasına yardımcı olmaktadır. Aksa Tufanı ve sonrasında yaşanan olaylar, ümmete yüksek dozda dersler ve gerçekler sunarak, onu daha güçlü, daha sağlam, değişim, izzet ve Hilafeti geri getirme yolunda onu daha bilinçli hale getirmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِن يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِّثْلُهُ وَتِلْكَ الأيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُواْ وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَاء وَاللهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ“Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.” [Ali İmran 140]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER