27 Eylül 2013 tarihinde Hizb-ut Tahrir üyeleri çeşitli Rus şehirlerinde mevcut iktidar tarafından İslam ve Müslümanlara karşı ilan edilen savaşı reddeden barışçıl faaliyetler ve etkinlikler düzenlediler. Kâfir iktidar Ocak 2013 yılında Kazan'daki bir Camiyi yıktı, eğitim kurumlarında başörtüsünü yasakladı, Hizb-ut Tahrir üyesi Gabayev Abdullah'a -Allah rahmet eylesin- 16 Eylül 2013 tarihinde suikast yaptı. Hemen ertesi gün Elmira Colieva tarafından tercüme edilen Kur'an-ı Kerim'in çevirisini yasakladı. Rus yetkililerin, Sireti İbn Hişâm, Safiyyuddin el-Mubârekfurî'nin er-Rahiku'l Mehtûm ve Riyazu's Salihin kitabı gibi bazı İslami eserleri yasaklamalarını belki de burada hatırlatmaya gerek yoktur. İmam-Nevevî 'nin el-Erbaine en-Nebeviye kitabı ve daha nice tanınmış Müslüman âlimler tarafından kaleme alınan diğer pek çok eser yasaklandı. Tüm bunlar, İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlık değil midir?

Farklı başlıklarla Hizb-ut Tahrir faaliyetlerine yorumda bulunan medyaya gelince; tüm bunlar, bu medyanın cesur ve tarafsız profesyonel gazetecilikten yoksun olduğunu gösterir. Hatta bizlere, Çar dönemini hatırlatıyor. O dönemde insanlar köle gibiydiler, konuşma hakları yoktu ya da efendilerinin yüzüne bile bakamazlardı. Rusya'daki bazı medya organları Kremlin'deki efendilerini memnun etmek, sevgisini kazanmak ve çıkar elde etmek için art niyetli başlıklar altında bazı makaleler yayınladı. Chelyabinsk Camilerinde terör örgütü üyeleri bildiri dağıtıyor, afiş ve bildiri dağıtıldı, Müslümanlar Tyumen şehrinde Rusya'daki Kur'an-ı Kerim ve başörtüsü yasağını protesto ettiler gibi buna benzer ve bu minvalde birçok makale yayınlandı. Medya, efendilerini hoşnut etmek amacıyla Hizb-ut Tahrir karşı yalan yanlış büyük iftiralar attı. Biz bu mektupta Rusya'daki medyaya hiç bir kimsenin değiştirme olasılığı olmadığı en basit gerçekleri hatırlatmak istiyoruz:

Birincisi: Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, en kısa zamanda yalanınız açığa çıkacak ve siz buna karşılık hesaba çekileceksiniz. Siz bir kısım insanlar hakkında her zaman yalan söyleyebilirsiniz, tüm insanlar hakkında da bazen yalan söyleyebilirsiniz. Ama bütün insanlar hakkında her zaman yalan söyleyemezsiniz. Bunlar gündüz gece döngüsü gibi bir hakikattir.

İkincisi: Siz Hizb-ut Tahrir hakkında yayınladığınız haberlerde yalan yanlış haberciliği sürdürdünüz. Bazen Hizbi, Müslüman teröristler, bazen terör örgütü bazen de küresel terör örgütü olarak nitelediniz. Yayınladığınızın doğruluğuna hiç bir kanıt yoktur. Biz, eğer gücünüz yetiyorsa yayınladıklarınız arasında Hizb-ut Tahrir'i suçla irtibatlandıran tek bir kanıt getirmeniz için size meydan okuyoruz. Kesinlikle buna gücünüz yetmeyecektir. Çünkü siz yalancısınız.

Üçüncüsü: Rusya'daki Müslümanlar, Rusya'da yaşayan halktan bir parçadır. Razı oldukları dine inanma hakları vardır. Mevcut iktidar kalkar onlara işkence ederse, doğru gördükleri dine inanmaktan alıkoyarsa, halkın haklarını ihlal etmiş olur. Size göre kim halkın hukukuna ihlal ederse, terörist ve aşırı sayılır. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir ya da Müslümanlar değil, Rus hükümeti teröristtir, aşırıdır. Bunun kanıtı, Rus devletinin işkencesidir, Müslümanların haklarını ihlal etmesidir, geçen yüzyılda Kırım, Dağistan ve Çeçenistan gibi ülkelerden on binlerce insanı kovmasıdır. Halkına işkence eden, haklarını ihlal eden yöneticilerin sonu, vahimdir. Tahtlarının devrilmesi kaçınılmazdır. Kaddafi, Mübarek ve Bin Ali'nin başına gelenler Rusya yöneticilerinin de başına gelecektir. Zorbaların kaderi budur, bundan kaçış yoktur.

Dördüncüsü: Halklar, diktatörler ve zorbalar devrilirken yanlarında durmazlar. Aksine avenelerinin, uşaklarının, bunlara ortak olan yalancıların, dolandırıcıların üzerlerine yürürler. Özellikle takvalı saf ve temiz müminlere iftira atanlara yönelirler. O zaman sizi kimin kurtaracağını, efendileriniz ve büyükleriniz sizi nereye götüreceklerini düşünün. Başınıza gelecek olanlar gelmeden önce ibret alın ve yaptıklarınızdan vazgeçin. Çünkü batılın devleti, bir saattir. Hakkın devleti Kıyamet gününe kadardır.  Hakkın devletini ne yöneticilerinizin zulmü ne de sizlerin onlarla anlaşması asla durduramayacaktır. Ümmetlerin ve halkların tarihinden ibretler alın