Radio Free Asia, 15 Mart tarihinde Güney Tayland'da insan kaçakçılığı yapan bir kamptan kaçan 200'den fazla Uygurlu Müslümanın Tayland polisi tarafından kurtarıldığını belirtti. Bu şu anda Güneydoğu Asya'da gelişen insan kaçakçılığı şebekesine polis tarafından indirilmiş büyük bir darbedir. Kurtarılan mülteciler arasında biri hamile olmak üzere altmış kadın ve çoğunluğu küçük çocuk ve bebek olmak üzere yüz de çocuğun olduğu bildirildi. Muhtemelen ilgili olay ile bağlantılı olarak New Straits Times gazetesi, 13 Mart Perşembe günü Tayland-Malezya sınırında yasa dışı yollardan ülkeye girmeye çalışan ve Uygurlu olduğu iddia edilen 62 kişinin gözaltına alındığını bildirdi. Çoğunluğu Müslüman olan ve kronik işgücü sıkıntısı çeken Malezya, artan Asyalı göçmenlerin ve insan kaçakçılığı yapan çetelerin tuzağına düşen sığınmacıların nihai uğrak yeridir. Rohingyalı Müslümanlar gibi Uygurlu Müslümanlar da baskıcı yaşam koşullarından dolayı ülkelerini terk ediyorlar. Zalim Çin rejiminin baskısından kaçarak Malezya'da daha iyi bir yaşam bulma umuduyla yola çıkan insanlar, kolaylıkla insan kaçakçılığı yapan çetelerin tuzağına düşebiliyorlar. Ama ne yazık ki bu insanlar Tayland polisi tarafından tutuklanıp Çin'e iade edilmekle tehdit ediliyor. İade edildikleri takdirde baskıcı Çin hükümeti tarafından cezalandırılma ihtimalleri yüksektir. Bu, Suriye, Myanmar, Rusya, Orta Afrika'dan Uzakdoğu ülkelerine kadar uzanan İslam dünyasındaki Müslüman kadınları etkileyen sayısız yürek burkan olaylardan sadece biridir. Uygurlu Müslümanlar, diktatör Çin yöneticilerinin çaresiz kurbanlarıdır. Tayland rejimi tarafından aşağılandılar, kötü muameleye maruz kaldılar. Aynı zamanda kendi ülkelerinde de zulüm gördüler. Ancak en büyük suçlular, İslami kardeşlik kavramını inkâr eden ve mazlum Müslümanlara güvenli bir sığınak sağlama görevlerini yerine getirmeyen Malezya ve İslam dünyasının yöneticileridir. Çünkü Uygurlu Müslüman bacılarımız, bu yöneticiler tarafından aşağılandılar, göz ardı ve ihmal edildiler. Bunun tek nedeni, bu yöneticilerin laik milliyetçi kâfir sistemini uygulayan köleler olmalarıdır. İslam dünyasında bu bozuk rejimler var olduğu sürece tüm dünyadaki Müslüman kadınların çile ve imtihanları asla bitmeyecektir. Bütün bu acıların temel nedeni, kalkan ve ümmetin koruyucusu olan Hilafet Devletinin yokluğudur.

Hilafet ümmetin ordularını, kaynaklarını ve Müslüman dünyasının silahlarını tek bir lider altında birleştirecek, kadın ve çocuklarının onurunu savunmak için tereddüt etmeden ümmetin ordularını seferber edecektir. Böyle bir eylem İslam düşmanlarının kalplerine korku salacağı için tek bir Müslümana dahi zarar vermeyi asla akıllarından geçirmeyeceklerdir.

Ey İslam ümmeti! Ey güç ve kuvvet ehli! Ey İslami ordularının samimi çocukları! Sizi Uygurlu kız kardeşlerimizi ve onların ailelerini kurtarmaya davet ediyoruz. Laik kapitalist sistemi devirerek yerine Hilafeti kurmaya ve tüm dünyadaki insan yapımı sistemleri Hilafet Devleti ile değiştirmeye çağırıyoruz. Sadece Hilafet Devleti ile bu ümmetin emniyet ve güvenlik sağlanır.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْ‌ضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْ‌تَضَىٰ لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِ‌كُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ‌ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُولٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." ^{[Nur 55]}

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu
Kadınlar Kısmı