Yeni yeni saçmalık ve yalanlar ortaya atan İngiliz Times gazetesi, "Hizb ut Tahrir, Suriye'de El-Kaide güçlerine katılıyor." dedi. Ve "Terör örgütü El-Kaide'nin Suriye uzantısı Nusret cephesi ile işbirliği yapan Hizb-ut Tahrir, Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimine karşı yapılan bir gösteri sırasında Halep'te sivil aktivistlere saldırdı." diye de ekledi.

Gazete, IŞİD'e katılan pek çok İngiliz savaşçının, İngiliz üniversitelerinde eğitim görürken Hizb-ut Tahrir ile temasa geçtiklerini vurguladı. Gazete, öyle iftiralar attı ki Hizbin 100 gencinden birinin mutlaka kılıç taşıdığını söyledi ve [Sömürgeci Fransızların ürettiği] devrim bayrağını dalgalandıran göstericilere saldırdıklarını dile getirdi.

Gazetenin iftiralarından anlaşılıyor ki gazete, Hizb-ut Tahrir'in İngiltere'de yasaklanmasını istiyor. Bu yüzden durmadan saçmalıklar üretiyor. Şiddeti reddeden Hizbin gençlerinin, Hizbin fikirlerine teşvik etmek için İngiliz üniversitelerinde aktif olduklarını söylüyor. Manchester Üniversitesi'nde Suriye'den bir öğrenciye atfen söylenen sözleri kanıt gösteriyor. Öğrenci, Müslümanların sorunları için tek doğru çözümün İslami Hilafet olduğu ile ilgili olarak Hizbin gençlerinin kendisiyle tartıştıklarını söylüyor. Ne gariptir ki Magna Carta'ya [Büyük Ferman] inanan ve dünyanın ilk demokratik parlamentosuyla övünen Londra merkezli gazete, siyasi ve entelektüel tartışmayı terör suçu olarak görüyor.

Sonra da daha fazla ikna edici kanıtlar sunmak için seferber oluyor. Bu bağlamda Halep kentinde Hizbin gençlerinin duvarlara Hilafet Devletinin kurulmasına davet eden sloganlar yazdıklarını hatırlatıyor. Demek ki Amerika'da Kızıl Derililerin kafataslarını yüzen ve Avrupalı iğrenç sömürgeciliğin kol gezdiği Avustralya gibi yerlerde halklara soykırım uygulayan onların zalimane demokrasilerine göre duvarlara yazı yazmak yasak oluyor. Âlemlerin Rabbinin buyruğu olan Hilafet Devletini kurmak için Müslümanlara siyasi ve fikri davette bulunmak terörizm suçu sayılıyor. Peki, neden gazete Amerikan Şam kasabı eliyle kasaba ve köy halkının tepesine yağdırılan ve hadaratlarının bir hediyesi olan varil bombalarına sessiz kalıyor!

Batının siyasi art niyetinin bir sınırı olmadığını biliyoruz. İngiltere, Hizb-ut Tahrir ve gençlerine yönelik saçma sapan suçlamalar yöneltti. İslam dünyasındaki ajan yöneticilerine Hizb-ut Tahrir'in gençlerini kovuşturma, tutuklama ve barışçıl İslami faaliyetlerini engelleme talimatı verdi. Ardından onu Rusya takip etti. Rusyalı müfettişler, gençleri silah taşımak, silahlı eyleme karışmak ve mühimmat bulundurmak gibi açıkça umutsuz girişimlerle suçladılar. Peşi sıra Almanya, kanunlarını dayanak göstererek kendi anayasasını çiğnedi ve topraklarında Hizb-ut Tahrir'in entelektüel faaliyetlerini yasakladı. Avrupa toplumlarında Hizbin üst düzey doktor, mühendis ve öğretmen gibi üyelerine baskı yapıldı. İşlerinden atıldılar. Medyada Hizbe ve gençlere yönelik iftiralar ve yalanlar uyduruldu. Hem de politikacıların gözleri ve kulakları önünde. Bu politikacılar, inandıkları özgürlükleri çöpe atarak tüm bu olanlara sessiz kaldılar. İşte yine İngiltere, yepyeni yalanlar ortaya attı!

Gazete, Hizbi silahlı eylemle irtibatlandırmak için inandırıcı hiçbir kanıt ortaya koyamadı. Bu yüzden iftiralara yöneldi. Hizbin maddi eylemde bulunduğuna dair ortada inandırıcı hiçbir kanıt yok. Ancak gözlemciler, Hizbin radikal fikirlere teşvik ederek "Teröristlerin ortaya çıkmasına yardımcı" olduğuna inanıyorlar. Bu insanlar, Hizbin, yöneticiler ve Batının ajan rejimlerinin istihbarat örgütleri ile mücadelede parlak bir geçmişe ve görkemli bir tarihe sahip olduğunu çok iyi biliyorlar. Hizbin gençleri, davetleri yolunda kırılmaz bir kaya gibi olmakla birlikte sömürgeci Batı uygarlığının karnından çıkan baskıcı istihbaratların onca işkencelerine rağmen Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metoduna sımsıkı sarıldılar, zerre kadar ondan sapmadılar.

Yediden yetmişe herkes, başta da Batılı istihbarat örgütleri adları gibi şunu çok iyi biliyorlar ki Hizb, metodunu sıkı bir disiplin üzerine inşa etmiştir. Bu sıkı disiplin gereğince fikri metoduna aykırı davranan herkes, bünyesinden uzaklaştırılır. Başka bir deyişle kim Hizbin benimsenen programına aykırı hareket ederse, Hizbin bünyesinden atılır.

Hizb-ut Tahrir şundan emindir ki bu, İngilizlerin genel olarak İslam ve Müslümanlara, özel olarak da Suriye devrimine karşı kurnaz ve sinsiliklerinin yeni bir halkasıdır. İşte günahkâr eller ve yalancı diller, Halep'te Hizb-ut Tahrir'e yönelik yalan ve iftiralar atıyorlar. İngiltere'deki efendileri ile işbirliği yapıyorlar ve Times gazetesinin saçma sapan yalanlarının peşinden gidiyorlar. Herkes biliyor ki İngiltere İslam'dan nefret ediyor ve kurulacak Hilafet Devletinden korkuyor. Ümmeti paramparça bırakmak ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bayrağını dalgalandıran tek bir Halifenin yönettiği güçlü bir devlete dönüşmemizi engellemek istiyor.

Allah düşmanlarının kurdukları entrika ve desiseler, Hizb-ut Tahrir'e asla zarar veremez. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ, iman edenleri korur.

إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ "Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder." ^{[Hacc 38]}

Onların Suriye içinde ve dışındaki komplolarına gelince, onlara ve uşaklarına Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözünü hatırlatırız:

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ "Şüphe yok ki, kâfirler mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. Kâfirler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir." ^{[Enfal 36]}