Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Kadın Kolları Tarafından 6 Haziran Cumartesi Günü Malezya’nın Başkenti Kuala Lumpur’da Düzenlenen

“Rohingyalı Müslümanlar: Deniz Ortasında Vatansız Mı Yoksa Hayırlı Bir Ümmetin Bir Parçası Mı?” Başlıklı Yuvarlak Masa Toplantısı

Bizler, aşağıdaki hususlara imza atanlar olarak artan zulmü, baskıcı politikaları, Myanmar ve çevre ülkelerde Rohingyalı Müslüman kardeşlerimizin maruz kaldığı vahşeti en güçlü ifadelerle kınıyor ve şunları deklare ediyoruz:

1- Müslüman kadınlar olarak biz, Müslümanların diğer ümmetlere nazaran tek bir ümmet olduğunu belirtmek isteriz. Müslümanların birleşmeleri farzdır. Sınırlar, hudutlar ve mesafeler onları birbirinden ayırmamalıdır. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ “Şüphesiz bu, tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.” ^{[Enbiya 92]}

Bu nedenle Rohingyalı kardeşlerimizin tüm sorunları aynı zamanda bizim sorunlarımızdır. Onların mücadele ve davalarını destekliyoruz. Çünkü İslam, onları korumayı ve onlara güvenli bir sığınak sağlamayı bizlere farz kıldı. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ، لاَ يَظْلِمُهُ، وَلاَ يُسْلِمُهُ، وَمَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ، كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً، فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا، سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez. Her kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Her kim de Müslümanı bir sıkıntısından kurtarırsa, Allah da onu Kıyamet günü bir sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslümanı örterse, Allah da Kıyamet günü onu örter.” ^{[Buhârî ve Müslim]}

2- Tüm dünyadaki Müslümanlar kardeştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ“Ancak müminler kardeştir.” ^{[Hucurat 10]} Onlar diğerlerine karşı tek bir el gibidirler. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُونَ تَتَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ وَهُمْ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ يَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ وَيُرَدُّ عَلَى أَقْصَاهُمْ“Müslümanların kanları eşittir. Başkalarına karşı onlar tek bir el gibidirler. Zimmetlerini onların en hafifleri, en uzaktakileri bile yerine getirme gayretini gösterirler”

Dolayısıyla Suriye’de akıtılan kanın kutsallığı, Orta Afrika’da dökülen kanın kutsallığı ile aynıdır. Filistinli ve Rohingyalı kardeşlerimizin kanının kutsallığı ile de aynıdır. Biz, Müslüman topraklardaki mevcut rejimlerin bu trajik olaya müdahil olmamalarını, bu pagan Budistlerin katliamlarından kaçanlara güvenli bir sığınak ve iyi bir hayat sunmamalarını şiddetle reddediyor ve kınıyoruz. Biz, Müslüman ülkelerdeki mevcut bu ulusal laik rejimlerini kesinlikle kabul etmiyoruz. Ayrıca kâfir Batı tarafından bizlere dayatılan, ülkemizi küçük kantonlara bölen, birbirlerini desteklemeleri gerekirken Müslümanları kaderlerine terk eden yapay sömürgecilik sınırlarını da reddediyoruz. Biz, Müslümanları bu acı gerçeği ortadan kaldırmak için bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Yine biz, Müslüman ülkelerdeki mevcut rejimlerin diktatör Myanmar rejimi ile tüm ilişkileri kesmelerini istiyoruz. Zulümden kaçan bu Rohingyalı Müslümanları kurtarmalarını, onlara sığınak ve tam vatandaşlık hakkı vermelerini istiyoruz.

3- Uluslararası toplumun bu krizi çözebileceğini iddia eden düşünceleri kabul etmiyoruz. Bu sözde uluslararası toplumu oluşturan kapitalist hükümetler, Rohingyalı Müslümanlara karşı yapılan terör saldırıları sırasında diktatör Myanmar hükümeti ile siyasi ve ekonomik bağları güçlendirerek, insan yaşamı ve haysiyeti pahasına bile olsa, önceliklerinin finansal çıkarları güvence altına almak olduğunu gösterdiler. ASEAN örgütü Rohingyalı kardeşlerimizi kurtarabilir düşüncesini de reddediyoruz. Çünkü ASEAN, bölgede ekonomik çıkarlarını gerçekleştirmek için her zaman Batılı sömürgeci hükümetlerin bir maşası olmuştur. Ayrıca biz, Birleşmiş Milletler gibi kurumların Suriye, Filistin, Orta Afrika ve diğer yerlerde mazlum Müslümanların hayatını koruma konusundaki isteksizliklerine ve mutlak başarısızlıklarına tanık olduk. Bu yüzden Myanmar veya başka yerlerde Müslüman bacılarımızın yaşadığı korkunç vahşeti, zulmü ve kan dökülmesini durdurmak için uluslararası topluma güvenmek ya da bel bağlamak beyhudedir.

4- Rohingya ve dünya genelinde diğer Müslümanlara uygulanan adaletsizlik ve zulmün köklü çözümü, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıdır. Çünkü Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hükümlerine uygun olarak Müslümanların gerçek çıkarlarını benimseyecektir. Bu nedenle Nübüvvet metodu üzere Hilafet, tüm mazlum Müslümanlara kucak açmak için ülkenin kapılarını sonuna kadar açacak, onlara koruma ve sığınak sağlayacaktır. Çünkü onlar, devletin eşit vatandaşlarıdır. Onları savunmak ve her nerede olurlarsa olsunlar bu mazlum Müslümanları kurtarmak için tereddüt etmeden orduları donatıp mobilize edecektir. Bu sebeple biz, Hizb-ut Tahrir ile çalışarak yükümlülüğümüzü yerine getirmeye, bu şanlı Hilafet Devletini topraklarımızda yeniden kurmak için azami çaba ve tüm enerjimizi sarf etmeye Allah Subhânehu ve Teâlâ önünde söz veriyoruz. Zira Hilafet, müminleri tüm düşmanlardan koruyacak, istikrar yayacak, Rohingyalı kadın ve çocuklara, dahası bütün İslam ümmetine koruma ve onurlu bir hayat sunacaktır.

Allah şahidimizdir. Başarı Ondandır ve sadece O’na tevekkül ederiz.