“Haber Ajansları-Filistin- 22 Eylül 2015 Salı sabahı, El-Halil’deki bir askeri kontrol noktasında Yahudi devletinin askerleri tarafından vurulan Hedil el-Heşlemon, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Güvenlik kaynakları, el-Halil kentinde ikamet eden 18 yaşındaki el-Heşlemon’un aldığı ağır yara nedeniyle şehit olduğunu söylediler. İşgal askerleri, el-Halil’in merkezindeki askeri kontrol noktasında soğukkanlılıkla genç kızı vurdular. Ağır yaralanan genç kız, yarım saat kanlar içinde yerde yattı, daha sonra Yahudi varlının bir ambulans ile hastaneye götürüldü.

İşgal güçleri ise şehit düşen el-Heşlemon’un bir Yahudi askerine bıçaklı saldırı girişiminde bulunduğunu iddia etti. “Yerleşim Karşıtı Gençlik Hareketi” tarafından yayınlanan görüntüler ise işgal güçlerinin, şehit kızı kontrol noktasını geçmek üzereyken ve çantasını arama sırasında işgal güçlerine karşı hiçbir tehlike taşımadığı halde soğukkanlılıkla vurduklarını teyit etmektedir.”

Yahudi devleti, her düzeyde ve çeşitli üsluplarla pervasızlıklarına devam ediyor. Zamansal olarak böldükten sonra şimdi de mekânsal olarak Mescidi Aksa’yı bölmek için sistematik saldırıları sürüyor. Kudüs’ü bedenleriyle savunan savunmasız kadınlara saldırıyor, kovalıyor. Daha fazla gasp etmek için bina ve topraklara el koyuyor. Tutuklamalar, cezaevleri içinde ve dışında baskı ve zulüm devam ediyor. Yahudi askerleri ve mücrim yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen sindirme, baskın ve katliamlar hız kesmiyor.  

Yahudi askerleri, üzerinin aranmasına izin vermediği için genç yaştaki tertemiz saf ve iffetli bir kızı hiç çekinmeden vurdular. Bu olaydan birkaç saat önce ise atılan hain, kindar, korkak ve günahkâr bir kurşunla başka bir genç daha hayatını kaybetti. Yahudiler, yok oluş ve yıkımı erteleyeceği düşüncesiyle Filistin halkının yeni neslini ve gençlerini öldürmeye çalışıyor. Lisanı halleriyle kimse bizi hesaba çekemez, hiçbir kanun bizi suçlu göremez diyerek gençleri hedef alıyorlar. Kısa süre önce BM Genel Sekreteri, Yahudi devletini, işgal yönetimini ve işgal ordusunu silahlı çatışma sırasında çocuk haklarını ihlal eden devlet ve gruplar kara listesinden çıkarılmasına karar vermemiş miydi? Bu, katil tarafını tutmak, mücrim işgal ordusunu korumak ve onlara dokunulmazlık vermek değil midir? Oysa Yahudiler, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın en korkak yaratıklarıdır. Bir söz vardır, cezalandırılmayacağından emin olan bir kimse, sınır tanımaz. Yahudiler, sadece cezasız kalacaklarından emin değiller, aksine ayrıca destek ve yardım da göreceklerinden eminler. Tüm bunlara rağmen alçak Filistin yönetimi, Yahudi devletinin suç işlediğini ispat etmek ve masum insanlara karşı işlediği suçtan dolayı hesaba çekilmesini sağlamak amacıyla BM ve uluslararası topluma müracaat edeceğini söylüyor. Öte yandan Yahudi varlığı ile savaşacağı yerde onunla güvenlik koordinasyonu işbirliği yaparak Yahudi varlığını korumaktan da geri durmuyor.  

Ey Filistin halkı!

Hakkı haykıran dava adamlarını kovuşturmak dışında çaresiz kalan ajan Filistin yönetimine daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Yönetimin bu ve benzeri suçlara karşı verdiği tepki, uluslararası toplum ve yasalara sığınmaktır! Zül elbisesini çıkarmak ve bu alçak ajan yönetime itaatten el çekmek için bunlar, sizi yeteri kadar tahrik etmiyor mu? Yoksa bu utanç verici duruma alışıp sineye mi çektiniz? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inşu hadisine nail olmak istemiyor musunuz? Et-Taberânî, el-Kebir’de Kurayb es-Sehuli’den rivayet ettiğine göre, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي عَلَى الْحَقِّ ظَاهِرِينَ عَلَى مَنْ نَاوَأَهُمْ، وَهُمْ كَالْإِنَاءِ بَيْنَ الْأَكَلَةِ حَتَّى يَأْتِيَ أَمْرُ اللهِ وَهُمْ كَذَلِكَ ، قُلْنَا: يَا رَسُولَ اللهِ وَأَيْنَ هُمْ؟ قَالَ: بِأَكْنَافِ بَيْتِ الْمَقْدِسِ“Ümmetimden bir grup, muhalefet edenler olsa da hak üzerinde olmaktan geri durmaz. Allah’ın emri gelene kadar da böyle olacaklardır.” Dedik ki: “Ya Rasûlullah! Onlar nerede olacaklar?” “Beytül Makdis civarında” buyurdu.”

Ey dünya Müslümanları!

Daha ne bekliyorsunuz? Mescidi Aksa ihlal ediliyor. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inİsra toprakları ve tüm Filistin’de kadınların başına gelenler nedeniyle ümmetin onuru ayaklar altına alınıyor. Mekke’nin hacılar ile dolup taştığı bu faziletli günler, size, Mescidi Haram ile Mescidi Aksa arasını birbirine bağlayan İsra ve Miraç hadisesini hatırlatmıyor mu? Bu kutsal yerlerde taşkınlık yapanlar, yakında diğer yerlerde de taşkınlık yapmazlar mı?

Bu tertemiz şehit kızın kanı, mübarek toprakları kana bulamak için terviye günü akıtıldı. Bu size kurtarıcılar ve fatihler olarak gelen kahraman ecdadınızın şehit kanlarını hatırlatmıyor mu? Yahudiler, bu genç kızı yeryüzünün en temiz topraklarında, hacıların, susuzluklarını terviye ile giderdiği bir günde katlettiler. Allah’a yemin olsun ki Filistin toprakları, susuz toprağı tertemiz kanlar ile sulayacak yiğitlerin özlemini çekiyor. Bu toprakların maruz kaldığı zillet ve alçaklığı ortadan kaldıracak kahramanları özlüyor. Cihat sürecini tamamlayacak, Mescidi Aksa’yı kurtaracak, Filistinli kadınlara yardım edecek erleri bekliyor. Yahudiler, Müslümanlara taşkınlık yapmaktan hiçbir çabayı esirgemeyeceklerdir.

وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ“Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler.” ^{[Bakara 217]} Onları yok etmek, anlaşmalar, küçük düşürücü ve batıl sözleşmeler ile kesinlikle olmaz. Öfke, kınama, keder ve üzüntü ile hiç olmaz. Mitingler, yürüyüşler, protestolar ve pankartlar ile de olmaz. Aksine İslam ile hükmeden güçlü bir yönetici ve imamın önderlik ettiği kalabalık bir ordu ile olur. İbn-i Hattab ve Selahaddin’in yaptığı gibi Mescidi Aksa’nın çağrısına yanıt veren, özgür kadınların yardımına koşan dindar ve tertemiz bir Halife ile olur. Bu, Allah’a zor değildir.

لَن يَضُرُّوكُمْ إِلاَّ أَذًى وَإِن يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الأَدُبَارَ ثُمَّ لاَ يُنصَرُونَ“Onlar size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.” ^{[Ali İmran 111]}