Diktatör ve Müslümanların katili Şeyh Hasina’dan, 28 Eylül’de New York’ta “BM Barışı Koruma Operasyonları” ile ilgili üst düzey bir toplantıya Başkan Obama ve BM Genel Sekreteri ile eş başkanlık yapması istendi. Şeyh Hasina konuşmasında, uluslararası barış ve güvenliğe olan ihtiyaca değindi. Ayrıca 27 Eylül Pazar günü de BM Dünya Liderleri Konferansı’nda “Cinsiyet Eşitliği ve Kadını Güçlendirme” konulu bir konuşma da yaptı. Masum Müslüman kadınlar işkencecisi sahtekâr Hasina, siyaset ve diğer alanlara geniş çaplı kadın katılımı için yoğun çaba sarf ettiğini iddia etti. Komik bir şekilde kadınlara yönelik her türlü şiddetin sona ermesi gerektiğini vurgulayan Hasina, “değişimin temsilcileri olarak yetişmeleri” için kadın ve kız çocuklarına daha güvenli bir ortamın oluşturulmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. New York’ta iken “Öncü Kızlar” konulu bir konuşma yapmak üzere Columbia Üniversitesi’ne konuşmacı olarak davet edildi. Ayrıca BM çevre onur madalyonuna da “Dünya kahramanları” layık görüldü.

Öyle görünüyor ki Bangladeş’teki sömürgeci çıkarlarını koruduğu için sadık kölelerini onurlandırmak isteyen Batılı hükümetler ve onların kurumları, baskı, şiddet, muhalifleri ortadan kaldırmak, yargısız infaz, toplu katliam, hapis ve İslam’ın dindar dava taşıyıcılarına karşı acımasız işkencelerle ünlü ve mimli Hasina iktidarının cürümlerine karşın duyarsız. Hasina, İslam’a ve ülkede Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulmasına karşı imparatorluk savaşı yürütmektedir. Bu bir haçlı seferidir. En son Hasina, Hizb-ut Tahrir’in 2 kadın üyesini tutuklayıp ağır işkenceler yaptı. Bir aydır da Hasina’nın zindanında bitkin bir şekilde yatıyorlar. Onların tek suçu, Bangladeşli Müslümanlar için İslami yönetim altında adaletin tesis edilmesidir. Elinden binlerce masum Müslümanın kanı damlayan despot ve acımasız seri katilden, barış ve güvenlik toplantısına eş başkanlık yapma talebi tamamen saçmalıktır! Öyle anlaşılıyor ki Batı hükümetleri ve onların sadık kölesi BM, kana susamış canavarı allayıp pullamaya ve İslam ile mücadeledeki hizmetlerinden dolayı ödüllendirmeye çok heveslidir. Ayrıca bu onların, insan hayatının kutsallığını zinhar hiçe saydıklarına, küresel barış ve güvenliği destekleme iddialarının yalan olduğuna, laik sistem içinde ahlaki ilkeler boşluğunun varlığına dair kesin kanıttır.

Tiran Hasina’ya soruyoruz; barış ve güvenlik konulu konuşmasında, güvenlik güçlerine İslami barışçıl protestolara ateş açma talimatı vermekle nam saldığını neden belirtmedi?

Ya da 2009 Şubat’ta, Bangladeş’in düşman devletine sadakatini kınayan sınır muhafızları karargâhındaki subaylara suikast düzenleyen Hindistan hükümeti ile işbirliği yaptığını neden zikretmedi? Ya da 6 Mayıs 2013’de sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’eatılan iftiraları protesto etmek için Motijheel Shapla Chattar, Dakka’da toplanan âlimlerin ve binlerce silahsız Müslümanın toplu infaz edilmesi talimatını verdiğini neden belirtmedi?

İslam düşmanına soruyoruz; “Kadını Güçlendirme” konulu içi boş konuşmasında, hapishane haydutlarının gaddarca davrandıkları, Bangladeş ve dünya Müslümanlarını bugün etkileyen sayısız sorunlara İslam’a dayalı güvenilir çözümler sundukları için bugün hâlâ zindanda tutulan masum iki genç Müslüman kadını niye zikretmedi?

Ey değerli Bangladeş Müslümanları! Sömürgeci güçlerle işbirliği yapan ve İslam’ın dindar kızlarına yapılan zulüm dâhil Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya karşı savaşta bu güçlerle iş tutan hain Hasina ve onun mücrim rejiminin kökünü kazımanın zamanı gelmiştir. Sizi Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurma çalışmasında ivedilikle Hizb-ut Tahrir’i desteklemeye çağırıyoruz. Hilafet, Bangladeş ekonomisini ve politikasını ve diğer İslam dünyasını sömürgeciliğin pençesinden kurtaracaktır. İslami hükümler, Bangladeş Müslümanları ve bütün ümmet için onur, adalet ve güvenliğin tesisinin yeniden anahtarıdır.

فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا“Kim benim hidayetime uyarsa, asla sapmaz ve bedbaht olmaz. Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, bilsin ki onun için zor yaşam vardır.^{[Taha 123-124]}