Filistin yönetimi Sağlık Bakanlığı, 3 Ekim tarihinde başlayan ve “Kudüs İntifadası” olarak bilinen olayların başlangıcından 09 Kasım 2015 Pazartesi sabahına kadar şehitlerin sayısının 80’e yükseldiğini ve 6.000’den fazla kişinin de yaralandığını bildirdi. İstatistiklere göre, çocuk ve kadınlar bu şehitler sayısının dörtte birini oluşturmaktadır. 17 çocuk şehit edilmiştir. Şehitler arasında üç kız çocuğu da var. Bunların isimleri Beyan Asile, Erşid ve Raşa Üveysi’dir. Üç de kadın şehit edilmiştir. En büyükleri olan Servet Şaravi, 72 yaşındadır. Yahudi varlığı, 6 Kasım Cuma günü el-Halil’de askerleri arabasıyla ezmeye çalıştığı gerekçesiyle Servet Şaravi’yi ateş ederek öldürdü.

Yahudi varlığının cürümleri sınır tanımaz oldu. Yahudi varlığı, kimi zaman şüphe ve niyetlere göre bile insanları öldürüyor. Artık küçük büyük, genç yaşlı ya da kadın erkek arasında bir ayrım yapmıyor. Hatta bu Yahudi varlığının cürümleri bebeklere kadar uzandı. 8 aylık Ramazan Sevabite bebek, göz yaşartıcı gaz ile boğularak şehit edilmiştir. Bu küçücük bebeğin suçu neydi? Bu yaştaki bebeğin suçu neydi de üzerine 15 mermi boşaltılarak acımasızca öldürüldü? Bu bebek Yahudi varlığına karşı ne gibi tehlike ve risk teşkil edebiliyor?

Kontrol noktalarındaki baskılar, aşağılayıcı tacizler, keyfi tutuklamalar, kovuşturmalar, evleri yıkmak ya da kapılarına kilit vurmak gibi kadın, çocuk ve silahsız sivillere karşı işlenen suçlar ve diğer ihlallerden söz etmiyoruz bile. Farklı cezai önlemler ve keyfi uygulamalar da yapılıyor. Gece gündüz evlere baskınlar düzenlenerek sindirme ve korkutma politikası güdülüyor.

Bu şehitlerin hatta tüm şehitlerin kanı ve her gün yardım çığlıkları atan özgür kadınların canı, İslam ümmetinin, yöneticilerin ve ordu komutanların boyunlarda bir emanettir. Komutanlar, Yahudi varlığı ve yerleşimcilerin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inİsra topraklarına, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara karşı saldırılarını uzaktan izliyorlar. Mutasım’ın kahramanlığı, Halit’in hamaseti, Sad’ın gayreti ve Selahaddin’in gözyaşları onları neden harekete geçirmiyor! Ümmetin durumu ve esir Mescidi Aksa hiç onların nefislerini rahatsız etmiyor mu?

Ey güç ve kuvvet ehli! Ey Müslüman orduların subay ve askerleri! Dökülen bu tertemiz kanlara, kaybedilen bu canlara, ihlal edilen ırzlar ve kutsallara, yıkılan evlere bir dur deyin artık. Allah’a ve O’nun mümin kullarına yardım için harekete geçme zamanı gelmedi mi? Filistin’in mazlum halkı ve diğer Müslüman ülkelerin çığlıklarına yanıt vermek için harekete geçme zamanı gelmedi mi?

Daha önce biz size ey subay, komutan ve askerler bir çağrıda bulunmuştuk. Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Kadın Kollarının, Mescidi Aksa, Filistinli kadın, çocuk yaşlı ve gençleri desteklemek amacıyla “Mescidi Aksa’nın Kurtarıcısı ve Filistinli Kadınların Koruyucusudur” adıyla başlattığı kampanya kapsamında sizlere olan çağrımızı yeniliyoruz. Gelin bağımlılık ve zilletten kurtulun. Hain ajan yöneticilerin kontrolünden azade olun. Haydi, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’de bizimle birlikte çalışın. Hilafet, onur ve kutsalları korumanın garantörüdür tıpkı daha önce koruduğu gibi. Hilafet, Yahudi varlığının cürümlerini durdurabilir ve Filistin’i yeniden İslam ümmetine iade edebilir... Yanıt verecek misiniz?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.”^{[Enfal 24]}