Cezayir ve Fas yetkilileri, Amerikan ajanı Şam tiranı Beşşar Esed cehenneminden kaçan Suriyeli mültecilerin kaderi ile oynamaya devam ediyorlar. Daha önce babasının suçlarını örtbas eden Amerika, bugün de oğluna sivilleri kuşatmak, zorla göç ettirmek dâhil her türlü silahlarla soykırım ve katliam yapmasına olanak sağlıyor. Ajanı Beşşar’a kul olmayı reddedenler ise iki seçenek arasında kalıyorlar: Ya ölüm ya da güvenli bir hayat aramak talebiyle ki bulurlarsa şayet çöller ve denizlerden kaçış. Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Körfez yöneticileri, mülteciler için onurlu yaşama giden yolun kapısını kapattılar. Medyadaki haberlere göre Cezayir ve Fas yetkilileri, mülteciler konusunda birbirlerini suçlayıcı söz dalaşını girdiler. Fas ve Cezayir, Fas-Cezayir Güney Doğu sınırına düşen ve 1994 yılından beri kapalı olan Ficic sınır bölgesinde mahsur kalmış 50 kadar kadın, erkek ve çocuk Suriyeli mülteci karşısındaki sorumluluklarını reddettiler.

Bu yaşananlar, bu alçak yöneticilerin alnına vurulmuş kara bir lekedir. Ayrıca açıkça Allah’ın emrine aykırıdır. Zira Müslümanlar, diğer insanlara nazaran tek bir ümmettir. Şeri hükme göre Müslüman kardeşine yardım etmek Müslümana farzdır. Kuşkusuz Müslüman, Müslüman ülkelerde bir yabancı değildir. İslam’a göre Batı sömürgeciliği tarafından empoze edilen ulus devletçikleri haramdır. Zebani yöneticiler, ordu ve güvenlik güçlerini kullanarak bu yapay devletçiklerin demir yumrukla bekçiliğini yapıyorlar. Sözde yasadışı sınır geçişlerine engel oluyorlar. Sykes Picot kanunları uyarınca “yasadışı” geçişler, bir Müslümanı kendi toprak ve ülkesinde yabancı biri haline getirdi. Diğer yandan ajan yöneticiler, ülkenin zenginliklerini Batılı şirketlerin emrine amade kıldılar. Müslümanlara karşı hava saldırıları düzenlemek için Haçlı kuvvetlerine ait savaş uçaklarına hava sahasını açtılar. İslam topraklarında kara ve hava üsleri kurulmasına izin verdiler. Buralardan kalkan savaş uçakları, çeşitli bahaneler altında Afganistan’dan Fas’a kadar Müslüman ülkelere bomba yağdırarak katliam ve yıkım dalgasına neden oldular.

Sahih hadise göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

المُسْلِمُ أَخُو المُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ، وَمَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ، وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً، فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ القِيَامَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ القِيَامَةِ“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu teslim etmez. Kim, kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim, bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanı örterse, Allah da kıyamet günü onu örter.”

Ey Cezayir ve Fas halkı! Şeri kaideye göre “vacibin ancak kendisiyle tamamlandığı şey de vaciptir.”Şeriata göre kardeşlerimize barınak sağlamak ve yardım etmek size farzdır. Nitekim sömürgecilik tarafından dayatılan devletçikleri yıkıp, diniyle izzetli ve Allah’ın hükümleri altında yaşayan tek bir ümmet olmak da farzdır. Sahih hadiste de geçtiği gibi mümin, mümin için birbirini destekleyip güçlendiren bir bina gibidir Şeriat, Allah’ın yasalarını uygulamayan, Batının kuklaları olup ülkemizde onun çıkar bekçiliğini yapan bu ajan yöneticileri ortadan kaldırıp bir İmama biat etmeyi farz kılar. O imam ki içeride Şeriatın hükümlerini uygulayacak, zenginlik ve ülkemize tamah eden sömürgeci devletleri caydırıcı bir kalkan görevi görecektir.

Ebu Bekir’den rivayet edildiğine göre Ben, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyururken işittim:

إِنَّ النَّاسَ إِذَا رَأَوْا الظَّالِمَ فَلَمْ يَأْخُذُوا عَلَى يَدَيْهِ أَوْشَكَ أَنْ يَعُمَّهُمُ اللَّه بِعِقَابٍ مِنْهُ“İnsanlar, bir zalimi görür de engel olmazlarsa, Allah’ın onları cezalandırması yakındır.”Onun için bu zalim yöneticilere engel olun ve yüzlerine hakkı haykırın. Onları Allah’ın Şeriatını ikame etmeye zorlayın. Ya da onları değiştirmek ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için çalışın.