Perşembe, 24 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132010u2013MMBu2013TRu20130010 H. 30 Ramazan 1431
M. Perşembe, 09 Eylül 2010

-Basın Açıklaması- Amerika'da Kur'an'ın Yakılmasını Engelleyecek Mutasım Nerede?

Basın yayın organları, kendilerine liderlik etmesi sonucunda halen tedavi altında olan taraftarlarınca Almanya'daki kilisesinden kovduğu bir serseri olan ve Almanya mahkemesi tarafından suçlu bulunup dolandırıcılık suçundan mahkumiyet giyen Terry Jones adlı Amerikalı bir Papazın, gelecek cumartesi günü 11 Eylül 2001 olayları anısına Florida'daki kilisesinde onları geçmeyen taraftarlarıyla birlikte Kur'an-il Kerim'in bir kopyasını yakmayı planladığını aktardılar. Bazı Batılı yetkililer de onun bu hareketi üzerine İslam dinine olan saygılarını vurgulayarak bu hareketi kınadıklarını ve ayıpladıklarını gösteren timsah gözyaşları döktüler.

Batı ile İslam arasındaki ilişkileri gözlemleyen bir kimse, yüzyıllardan beri Batılıların kalplerinde İslam'a ve halkına karşı köklü bir nefret oluşturmayı hedefleyen kilise otoritesi ile siyasi otorite ittifakının yürüttüğü sistematik bir politikanın takip edildiğini görür.

Bunun en çarpıcı örneği ise 11 Eylül saldırıları anısına gelecek cumartesi günü Kur'an-il Kerim'in bir kopyasının yakılması kampanyasını "saygısızlık, küstahlık ve yanlış" olarak niteleyen ve özgürlüklerin daima "sorumlulukla bağlantılı" olduğunu söyleyen Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in tutumudur.

Angela Merkel bu açıklamayı, iğrenç karikatürlerini yayınlayarak efendimiz Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e saldıran Danimarkalı mücrim karikatüriste 08.09.2010 çarşamba günü akşamı Almanya'nın Potsdam şehrinde düzenlenen ve büyük medya organlarının katıldığı kutlamada verdiği "2010 M100 Medya Ödülü" münasebetiyle yapmıştır. Aslında bu serseri Jones, eğer mevcut kurumlar ile İslam'a ve Müslümanlara karşı kin ve nefret ateşini körüklemeye çalışan medya guruplarından tam bir destek görmüş olsaydı dünyada hiçbir kimse onun bu serseriliğine aldırış etmeyecekti. Ancak yine de onun bu adımı, Batılı sömürgeciliğin politikasına hizmet etmektedir. Zira Amerika, Müslümanların cesetleri ile kanları üzerinden ve servetlerini yağmalananın dışında içinden çıkamayacağı krizler silsilesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle komünizmin çökmesi ve komünizm tehdidinin yok olmasının ardından sürekli olarak İslami tehdit kabusu ve korkusu oluşturmaya ihtiyaç duymuştur.

Merkel'in üst düzey kalabalık medya ordusu karşısında yaptığı bu açıklaması, hem kendisinin hem de Batılı politikacıların ikiyüzlülüğünün en büyük kanıtıdır. Bazılarının İslam'a saygı duyduğu hatta bazılarının Ramazanda iftar sofraları kurduğu Amerikalı yetkililerin açıklamaları dışında ikiyüzlülük ve yalancılıkta bunların bir benzeri yoktur.

Obama'nın Terörle Mücadele Baş Danışmanlarından John Brennan, Devlet Başkanı Obama'nın geçen Mayıs ayının sonlarında ilan ettiği Ulusal Güvenlik Stratejisine ilişkin yeni belgenin detaylarını değerlendirirken Amerika Birleşik Devletleri'nin "İslam ile bir savaş içerisinde olmadığını" açıkladı ve "Kesinlikle İslam ile bir savaş içerisinde olmadıklarını ve olmayacaklarını" iddia etti.

Irak, Afganistan, Filistin ve Lübnan'da erkek, kadın ve çocuk olmak üzere yüz binlerce Müslümanın katledilmesine gelince; Sayın Brennan bu hususta ne düşünüyor bilemiyoruz? Muhtemelen o bunu, İngiltere İmparatorluğunun 19. asırdaki sömürgeci saldırılar sırasında milyonlarca kurbanın kafatasları üzerine kurulmasını meşrulaştıran "The White man Burden" [Beyaz Adamın Yükü] anlamındaki İngiliz tabiri ile eş anlamlı olan "(Amerika'nın) kaçınılmaz kaderi" anlamına gelen "Manifest Destiny" şeklindeki Amerikan tabirinden öte bir şey olarak görmemektedir. Şüphesiz İslam'a ve Müslümanlara karşı olan savaş, Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in bisetinden bu yana hiç durmamıştır ve bunu bir önceki Amerikan Başkanı Bush, "Haçlı Savaşı" nitelemesiyle vurgulamıştır. Nitekim bizler bugünlerde; işgal, katliam, sevgili nebimize dil uzatma, Kur'an-il Kerim'i yakma, başörtüsü ve İslam'ın benzeri şiarlarına saldırılması gibi bu savaşın korkunç dönemlerini yaşıyoruz. Allah şu kavliyle ne kadar da doğru söylemiştir:

قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآَيَاتِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ "Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz." [Âl-i İmran 118]

Ey Müslümanlar!

-Bazılarının dilinde "bu serseri bu tavrıyla hem kendisini hem de kendi milletini kınamakta, ayıplamakta ve Batı hadaratının ayıpları ile iki yüzlüğünü ifşa etmektedir" şeklinde bir söylenti dolaşmaktadır. Her ne kadar bu söz doğru olsa da konumuz bu değildir. Bilakis esas konumuz; Müslümanlara dinleri uğrunda canlarını ve kanlarını feda etmelerini ve bu aşağılık serserilerin dinin hurumatlarına dahası Müslümanların ırzlarına saldırmalarını engellemelerini vacip kılan şeri hükümdür. Aynen bir Yahudinin bir kadının ırzına saldırması ve bunun da Beni Kaynuka'nın Resulullah ile olan anlaşmasının bozulmasına ve onların Medine-i Münevvera'dan sürgün edilmelerine neden olması olayında olduğu gibi.

-Müslümanların yöneticileri, Allah'ın dinine yardım etmek yerine Batılı başkentlerde efendilerinin peşinde soluk soluğa koşuşturmakla dahası sözde terörizme karşı savaşta Amerika'yı hoşnut etmek için Allah ve resulü ile savaşma hususunda birbirleri ile rekabet etmekle meşgul olduklarına göre ümmetin şeri vecibesi, bu yöneticileri alaşağı ederek Allah'ın kitabı ve resulünün sünneti ile hükmedecek, şeri hükümleri tatbik edecek, Müslümanların şerefini koruyacak, ırzlarını ve şereflerini savunacak bir imama biat etmektir. Ki böylece bu aşağılıklar Müslümanlara saldıramasın.

-Tüm ümmetin derhal yapması gereken en az şey ise sömürgeci devletlerin büyük elçilerini ülkelerimizden kovuncaya ve Müslümanların ülkelerinde savaşan Batılı orduların tüm izlerini silmek üzere cihat seferberliği ilan edinceye kadar uyumamasıdır. Bu husustaki şeri kaide şöyledir: "Vacibin kendisi ile tamamlandığı şey de vaciptir." Mademki bunu kendilerini şeytana satan bu yöneticilerin gölgesinde gerçekleştirmek imkansızdır o halde İslam, bugünden tezi yok bu yöneticilerin alaşağı edilmesini ve Allah'ın indirdikleriyle hükmedecek, cihat rayesini yükseltecek, işgal altındaki Irak'ı, Afganistan'ı, Filistin'i ve diğer beldeleri kurtarmaları için Müslümanların ordularına komutanlık edecek, ister mescitlerin inşa edilmesi ister başörtüsüne ilişkin şeri hükme bağlanma isterse benzeri hususlarda olsun Batılı devletleri İslam'ın hurumatlarına ve şiarlarına saldırmayı düşünmeden önce hesaplarını bir kez daha gözden geçirmeye iten kararlı adımlar atacak bir yöneticiye biat edilmesini vacip kılmaktadır. İşte o zaman Müslümanlar, sabah akşam dinlerine meydan okuyan Batılı toplumların zilleti ve dırdırı altında yaşamaya muhtaç olmayacaklardır.

 

كَتَبَ اللَّهُ لأغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ "Allah, "şüphesiz ben ve resullerim galip gelecektir" diye yazdı. Muhakkak ki Allah, Kavî ve Azizdir." [Mücadele 21]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER