Rejimin başı öfkeyle hareket edilmemesi konusunda uyararak Mısır ordusunu sakinleştirmeye çalışırken, birkaç gün içinde ikinci kez Yahudiler Mısır’da bir hedefi bombalıyor. Yalanlasalar bile bombalayanların Yahudiler olduğu besbelli. Mısır rejimi ise, sanki ülkenin ikinci kez bombalanması ve Mübarek Toprak halkımızın kanının dökülmesi orduyu seferber etmek ve Filistin’i kurtarmak için uygun bir bahane değilmiş gibi uygun zamanda karşılık verme hakkını saklı tuttuklarını ifade etti!

Mısır rejiminin Yahudilere ve onların arkasındakilere karşı yumuşak davrandığını biliyoruz. Tepeden tırnağa kadar rejimin tamamı ajandır. En dibine kadar ihanet şarabını içmişledir. Daha önce akıtılan Mısır halkının kanları, heder edilen ve peşkeş çekilen hakları umurlarında değil. Onlar için önemli olan, rejimin ve başındakinin bekasıdır hatta Amerika’nın elinde istediği gibi hareket ettirdiği bir kukla olsalar bile!

Eğer Hilafetimiz ve halifemiz olsaydı bu canavar varlık Müslümanların kanını dökmeye, topraklarını işgal etmeye asla cesaret edemezdi. Daha doğrusu bir devletimiz olsaydı Filistin’e gelmeye cüret bile edemezlerdi. Hilafetin yıkılmasından sonra ancak Filistin’e geldiler. Bu canavar varlığa şaşırmıyoruz. Bu yöneticiler olmasaydı ucube varlık bu suçu kesinlikle işleyemezdi. Hain yöneticiler, ümmeti ve ordularını dizginlediler, Müslüman Mısır ve Filistin halkından ölenlerin, yaralananların intikamını almak, yardımlarına gitmek ve tüm İslam coğrafyasını kurtarmak için orduların harekete geçmesini engellediler.  Orduların, subayların ve askerlerin konumu ise daha bir hayret vericidir. Allah Azze ve Celle’nin huzuruna nasıl çıkacaklar? Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, İslam’ın saygınlıklarını, mukaddesatlarını, topraklarını ve Müslümanların kanını niye korumadınız diye sorduğunda acaba yüzüne asıl bakacaklar? Bir saat içinde tüm Filistin’i kurtarabilecek güce ve yeteneğe sahiptirler. Ancak ne var ki Filistin’in kurtarılması için öncelikle Kahire’nin rejimin boyunduruğundan, bağımlılığından ve ihanetinden kurtarılması gerekir.

Ey Kinane askerleri! Ey rütbe ve madalya sahipleri! Ey kışlalarına çakılıp kalan ve silahları paslanan ordular! Allah’ın düşmanına ve düşmanınıza tek bir kurşun bile sıkmadan silahlarınızın paslandığını görmüyor musunuz? Batı’nın ve Yahudilerin size, topraklarınıza ve tepenizdeki rejime neler yaptıklarından utanmıyor musunuz, arlanmıyor musunuz? Allah aşkına söyleyin hem siz hem de Mısır için bu zül ve zillete razı geliyor musunuz? Bu yöneticilerin haram malını çocuklarınıza nasıl yediriyorsunuz? Allah’ın azabından ve o yöneticiler aynı kefede yer almaktan korkmuyor musunuz? Allah’ın Firavun’u, Haman’ı ve onların askerlerini azapla tehdit ettiğini bilmiyor musunuz? Firavun’un askerleri olmaya ve onun çektiği azabın aynısını çekmeye razı geliyor musunuz? Allah için, ümmetinizin yaralıları için, akan kanları için, çiğnenen mukaddesatları için, kirletilen saygınlıkları için öfkelenmiyor musunuz? Yoksa siz hangi millettensiniz? Cevap verin lütfen. Çünkü kalbinde mertlik, yiğitlik ve azcık İslam olan biri böyle bir şeye sessiz kalamaz. Vallahi yüreğimiz yanıyor, gözlerimizden yaş değil kanlar akıyor. Ümmetimiz teker teker katlediliyor. Ne Ömer cevap veriyor ne Halid kükrüyor ne Selahaddin yardıma koşuyor ne Mutasım yanıt veriyor ne de Kutuz “Biz ümmet için, İslam için, kutsalları için varız” diyor.

Ey Kinane askerleri! Ey askerlerin en güzeli! İyilik, Allah Azze ve Celle’ye ve Rasûlüne itaattir, dinini ve devletini korumaktır, Batı’nın çıkarlarını gözeten, sistemini uygulayan, Müslümanların öldürülmesine ve mallarının yağmalanmasına ortak olan yöneticilere itaat iyilik olamaz. İyilik Firavun’un ordusunda değildir, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ordusu olan Muhammed’in ordusundadır. Vallahi, size kalbimizle, kanımızla ve gözyaşlarımızla yazıyoruz, Allah adına ve Allah için size haykırıyoruz: Müslümanlığınızı mı yitirdiniz? Kalbiniz yok mu? Ümmetin kutsallıkları çiğnenmiyor mu? Bir can taşımıyor musunuz? Nefes almıyor musunuz? Bütün ümmet sizden yardım istiyor, Aksa’ya yardım edin, Peygamberimizin İsra’sını pisliklerden temizleyin, Mübarek Toprak’taki mazlumların yardımına koşun. Vallahi, eğer bunu yapmazsanız, sizde zerre kadar hayır yok demektir ve Allah’a yemin ederim ki, eğer yapmazsanız, Allah sizin yerinize mutlaka başka birilerini getirecektir. O halde hangi tarafta yer alacağınızı seçin. Batı ve onun ajan yöneticileri tarafında mı, yoksa ümmetin tarafında mı? Hadi ümmetin özlemini gerçekleştirin, onun ve sorunlarının imdadına koşun. O zaman gerçekten en hayırlı askerler olmuş olursunuz?

Ey Kinane ordusundaki samimi insanlar! Yahudilerin bombalanmasına ve işlediği suçlara verilecek en iyi yanıt, Kahire’yi, gaspçı varlığı koruyan ve kollayan bu rejimden kurtarmak ve İslam Devleti olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmaktır. İslam Devleti, genel seferberlik ilan edecek, ümmeti birleştirecek, tek bir Müslüman kadının bile yardımına koşmak için orduları seferber edecektir. Peki gece gündüz yardım için feryat eden, intikam için haykıran Mübarek Toprağın tüm kadınları için neler yapabileceğini siz düşünün? Siz neredesiniz? Sizden başka kim İslam’ı daha iyi savunabilir? Mübarek Toprağın Allah’a ait olduğunu ilan edin. Ümmet ve İslam Devleti tarafında yer alarak Allah’ın sevdiği ve razı olduğu şeyi yapın. İslam Devleti İslam’ı uygulayacak, ümmete her şeyini, toprağını, onurunu ve izzetini iade edecektir. Ey Kinane askerleri! Hilafeti kurun, umulur ki Allah size zafer nasip eder de kurtuluşa erenlerden olursunuz.

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَـئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ “İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” ^{[Enfal 74]}