Trump, Mısır rejimine yaptığı baskıyı artırdı. Rejimin bu baskıya boyun eğmesi ve zorunlu göç talebinin getireceği tüm tehlikelere rağmen bu baskıya direnememesi, çaresizliğinin bir göstergesidir. Trump’ın açıklamaları, efendi-köle ilişkisini açıkça gözler önüne serdi. Ürdün ve Mısır rejimlerinin Trump’ın bu önerisini göstermelik bir şekilde reddetmesinin ardından Trump yaptığı açıklamada “Mısır ve Ürdün’e çok şey verdik ve Gazze halkı konusunda istediğimizi yapacaklar... Evet, yapacaklar.” dedi. Trump, onların köle olduklarını ve gerçek bir reddediş sergileyemeyecek kadar aciz olduklarını çok iyi biliyor. Bu sözde reddin ise sadece medyayı aldatmaya ve Amerikan kovboyuna boyun eğmelerini mazur göstermeye yönelik bir bahane olduğunun farkında. Halkları protesto etmeye davet etmeleri, halkın öfkesini yatıştırmaktan başka bir amaca hizmet etmez. Bu çağrı, kendilerinin de taraf olduğu komploya karşı durdukları anlamına gelmez. Güya Trump’ın emirlerini reddetmek için ellerinden geleni yaptıkları yalanını yayıyorlar. Ama galiba birkaç ay önce, Filistin’e destek veren göstericileri gözaltına aldıklarını unutuyorlar. Eğer karar, Mısır’ın halkına ve kahraman ordusuna bırakılmış olsaydı, vakit kaybetmeden harekete geçer, işgalci Yahudi varlığını kökünden söküp atar ve Filistin’i baştan sona özgürleştirir, halkına umut ve zafer getirirlerdi.

Dün, 31 Ocak 2025 Cuma günü Refah Sınır Kapısı’nda gösteriler düzenlendi. Mısırlılar, Trump’ın Gazze’den Filistinli mültecilerin Mısır ve Ürdün’e kabul edilmesi yönündeki önerisine karşı çıktılar. Bu gösteriler, Mısır Cumhurbaşkanı’nın halkı bu öneriyi reddetmeye çağırmasının ardından gerçekleşti. Göstericiler, Sykes-Picot düzeninin eseri olan Mısır ve Filistin bayraklarını taşıyarak “Yaşasın Mısır” gibi sloganlarla tepkilerini dile getirdiler. Her türlü halk hareketini demir yumrukla bastırmasıyla tanınan rejim, bu kez Refah Sınır Kapısı’nda düzenlenen gösterilere aniden yeşil ışık yakmakla kalmadı, aynı zamanda bu gösterileri bizzat organize de etti. Göstericilere konforlu ulaşım sağladı ve hatta para dağıttı. Bu gösteri hem içeriye hem de dışarıya Mısır’ın zorunlu göçü reddettiği algısını oluşturmak için hazırlanmış bir mizansendi. Bu rejim, Gazze’nin Mısır’dan, halkından ve ordusundan yardım beklediği o zorlu günlerde, Mısır’ın dört bir yanında Gazze’ye destek için sokağa çıkan halkı bastırdı. İşgale ya da Mısır’ın bu işgalle işbirliğine karşı sesini yükselten masum insanları tek tek tutukladı. O kadar ileri gitti ki, Filistin motifli atkılar satan ya da Filistin halkıyla dayanışmayı simgeleyen herhangi bir sembol satan dükkanları bile kapattı! Gazze ile dayanışmayı suç kabul eden bu rejim, nasıl olur da şimdi zorunlu göçe karşı olduğunu iddia edebilir? Gerçekte bu gösteriler, halkın gözünü boyamak için düzenlenmiş bir tiyatro oyunuydu. Asıl amaç, komployu sorunsuzca yürütmek ve Beyaz Saray’dan gelen emirleri sessizce yerine getirmek için halkın gözünü boyamaktı.

Rejimin tutumu herkesin malumudur. Resmî açıklamalar ne kadar “Mısır, Filistinlilerin zorla göçünü kabul etmeyecek” dese de, sahada yaşananlar bu sözlerin içinin boş olduğunu ortaya koymaktadır. Amerikan planını engellemeye yönelik gerçek bir niyetin var olduğunu gösteren hiçbir adım atılmış değil. Tam aksine, bütün göstergeler, rejimin zorunlu göçü dolaylı yollarla, çeşitli bahanelerle ve aşamalı şekilde kabul etmeye hazır olduğunu göstermektedir. Bu, alışık olduğumuz bir durum. Refah Sınır Kapısı’nda sahnelenen bu yapay gösteriler de izlenen bu politikanın bir parçasıdır. Halkın gözünde Filistin davasının savunucusu gibi görünmek isterken, aslında Amerika ve Yahudi varlığının planlarını eksiksiz yerine getiren sadık bir hizmetkârdan başka bir şey değildir.

Ey Kinane askerleri! Denizinden nehrine kadar, Mescid-i Aksa’sıyla, İsra’sıyla Mübarek Toprak Filistin tam anlamıyla askeri bir meseledir. Bu dava sizin davanızdır. Biz, yüreklerinizde bu davanın alevini taşıdığınızı, ümmetin bir parçası olarak kutsallıkların çiğnenmesine karşı öfke dolu olduğunuzu biliyoruz. Sizler, bu denklemde belirleyici rol oynayan mihenk taşısınız. Bu denklem, rejim ve Amerika için ne kadar zorlu ve çetin olursa olsun sizin göz yummanızdan çok daha kolaydır. O halde ümmetinizin yanında yer alın, silahlarınız onun kalkanı, düşmanlarına karşı ise kılıcı olsun. O zaman, rejim daha siz harekete geçmeden yıkılacaktır. Rejim, İslam’ın uygulanmasının, ümmetin birleşmesinin ve Filistin’in özgürlüğe kavuşmasının önündeki en büyük bariyerdir. Bu rejimi devirmekle tüm bu hedeflere ulaşılacaktır. O halde, onunla aranızdaki bağları koparın ve ümmeti birleştirecek, Mübarek Toprak ve gasp edilmiş tüm İslam beldelerini özgürleştirecek olan İslam projesini taşıyan Hizb-ut Tahrir ile bağ kurun. Ona destek verin ki Allah, size zaferi nasip etsin ve siz de Raşidi Hilafetin gölgesi altında yeniden İslam’ın adaletine, izzetine ve hakimiyetine kavuşmanın sevincini yaşayın.

وَلَيَنْصُرَنَّ اللهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ * الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ“Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin akıbeti Allah’a aittir.” ^{[Hac 40-41]}