Geçtiğimiz 6 Mart'ta Mısır, Sudan ve Etiyopya Nil Nehri sularının paylaşımı konusunda ilkeler anlaşması imzaladılar. Kahire, 21 Şubat'ta Nil Havzasına geri dönme kararı almıştı. Mısır, Mısır halkı için hayati önem taşıyan Nil sularındaki payına tehlike teşkil ediyor iddiasıyla beş yıldır Nil Havzasına ambargo uyguluyordu.

Etiyopya ile Sudan, Nehrin akışını kontrol ettikleri için Mısır üzerinde jeopolitik üstünlükleri var. Bu iki ülke Mısır gibi değil. Mısır ve diğer dokuz ülke Nil Nehrinin son bölümüne düşüyorlar. Bilindiği üzere Mısır'ın su ihtiyacı, Nehir sularının sürekli akışına bağlıdır. Ancak Nahda barajı, Nil Vadisinin su ihtiyacının yaklaşık %85'ini karşılayan Mavi Nil'in akışını etkiliyor.

Hiç şüphe yok ki Etiyopya tarafından inşa edilen Nahda Barajı, 1 milyon dönüm arazi ve Mısırlıları etkileyecektir. Ziraat, kurak Mısır da susuz kalacaktır. Mısır'ın Nil sularındaki payı çalınacaktır. Zaten Mısır su sıkıntısı çekiyor. Sudan Su Kaynakları ve Enerji Bakanı Mutaz Musa, "Anlaşma, öncelikli olarak Sudan, Mısır ve Etiyopya'yı içeren bölgedeki insanların çıkarları doğrultusunda doğru ve doğal eksene oturtulacaktır." dedi.

Etiyopya, 92 metre yüksekliğinde ve 14 milyar metreküp su depolayacak bir baraj inşa etme projesini açıkladı. Ama aniden ve uyarmadan her şeyi değiştirdi ve barajın yüksekliğinin açıklanandan çok daha yüksek olacağını, 145 metreye kadar yükseleceğini ve 74 milyar metreküp su depolanacağını açıkladı. Ayrıca 46 metre yüksekliğinde yedek bir baraj inşa edileceğini de duyurdu. Tüm bu icraatlar, gerçek bir felakete yol açacaktır. Baraj gölünün dolumu sırasında Mısır'ın, Mavi Nil'den alacağı su oranında %70 azalma olacaktır. Bu da Nasır gölünü su ile doldurmak için planlanan dört yıl boyunca Mısırlıların susuz kalacağı anlamına gelir.

Tartışma ya da hesap yapılmadan nasıl böyle tehlikeli bir anlaşmaya imza atılabilir anlamak mümkün değil? Doğu Nil'in üç ülkesi Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında uzlaşma ve anlaşmaya varılmasıyla bu anlaşma, Etiyopya'nın Nahda Barajına, resmiyet, meşruluk ve yasallık kazandıracaktır. Öte yandan Mısır'ın Nehir suyu üzerindeki payına da güvenceler verilmiyor. Ki bu da Etiyopya'nın Nehir suyunun tamamına sahip olacağı anlamına gelir. Ayrıca anlaşma, barajın finansmanı üzerindeki uluslararası mali ambargoyu da kaldırıyor. Baraja Çin Ulusal Bankası 5,5 milyar, İtalya ve Güney Kore de 1 milyar dolarlık finansman sağlıyor. Buna ek olarak Dünya Bankası da barajın finansmanı için Etiyopya'nın tahvil satışına onay vermektedir.

Kuşkusuz Sudan da, bol bol yağmur yağmasına rağmen inşa edilen barajdan çok feci zarar görecektir. Çünkü tüm Sudanlı yetkililer barajın inşasından doğacak tehlikeleri göz ardı ediyorlar. Barajın Sudan'da sel felaketlerini önleyeceğini, ayrıca uygun fiyatlarla Sudan'a elektrik sağlayacağını yineleyip duruyorlar. Barajın getireceği olumsuzlara hiç değinmiyorlar. Bu hiç de tuhaf değildir, çünkü bu, koltuklarını korumak dışında hiç bir şey ile ilgilenmeyen hain yöneticilerin doğasıdır.

Bu anlaşma, zarara uğradığı kanıtlandığı takdirde Mısır tarafına tazminat ödemek dışında Mısır'ın zarara uğratılmaması konusunda hiç bir güvence de vermiyor! Bu tazminat, kurak kalan arazileri tekrar ihya edebilecek mi? Yoksa işbirlikçi ve hainlerin ceplerine mi inecek?

Sisi, Mısır halkı daha krizin çözümü için öngörülen çözümlerin neler olduğunu öğrenmeden yangından mal kaçırırcasına Hartum'da çerçeve anlaşması ya da ilkeler anlaşması olarak bilinen anlaşmaya imza attı. Bu, Mısır halkına karşı affedilmez bir suçtur. Mısır'ın Nil suları üzerindeki haklarını peşkeş çekmek ve ümmetin servetini yağmalamak için yeni bir komplo kurmaktır. Çünkü anlaşma, barajın kapasitesi hakkında tek bir kelime dahi etmiyor. Anlaşma, Etiyopya'nın inanılmaz istek ve taleplerine yanıt vermekle iktifa ediyor. Nihai olarak Mısır'ın haklarına ve Etiyopya ile 1902 yılında yapılan tarihi anlaşmalara hiç atıfta bulunulmuyor. Oysa 1902 yılında yapılan anlaşmaya göre Mısır ve Sudan'ın rızası olmadan Mavi Nil ya da Subata Nehri üzerine baraj inşa edilemeyeceği taahhüt ediliyor.

Bilindiği üzere uzmanlar, Nahda Barajı'nın tasarım gücünün istenen düzeyde olamayacağını söylüyorlar. Bu da barajın çok zayıf ve cılız şekilde inşa edileceği anlamına geliyor. Yani sanki en ufak darbe ve sarsıntı anında yıkılmak üzere inşa ediliyor gibi! Sonra Sudan sınırına yakın olduğu için yıkılması durumunda da Etiyopya pek etkilenmeyecektir. Aksine yıkıntı, Sudan ve Mısır'ı felakete sürükleyecektir. Çok tehlikeli sonuçlar doğurduğu halde nasıl oluyor da Mısır ve Sudan tarafı bu barajın inşasını memnuniyetle karşılayabiliyorlar? İki ülke, Nahda Barajı'nın inşasında Yahudi varlığının parmağı olduğunu teyit eden bilgileri nasıl görmezden gelebiliyorlar? Hatta İngiltere'deki İnsan Hakları Arap Örgütü "Barajın yapımına İsrail'in ortak olmasından uyardı. Zira yüklenici firma İtalyan Salina şirketidir. İsrail'in bu şirkete ortak olduğu yakinen bilinmektedir. Ayrıca Kudüs'teki yerleşim yerlerinin inşasına adı karışan Fransız Alstom şirketi de barajın yapımına katkıda bulunacaktır. İnsan Hakları Örgütü, barajın finansmanı için tahvil satımı konusunda Etiyopya Büyükelçiliği ile temasa geçti. Bu temas sonucunda barajın ana ortağı İsrail olduğu için tahvillerin onun elinde bulunduğu sonucuna vardı!"

Hizb-ut Tahrir'in kurulması için gece gündüz çalıştığı Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti, Nil suları üzerinde bozgunculuk yapan kötü niyetli elleri kesecek ve Nil sularını güvenli ellere teslim edecektir. Membaından döküldüğü yere kadar bütün ülkelere faydalı olacak şekilde suların akışını yeniden düzenleyecektir. Dini ve milleti ne olursa olsun tüm tebaa o sulardan içecek ve arazisini ekecektir. Bu büyük nehrin nimetinden herkes istifade edecektir. Eğer suları düzgün kullanılırsa, Nil Nehri tüm ülkenin arazi ve yeşil bahçeleri için yeterli su barındırmaktadır. Faydası herkesi kapsayabilir. İslam'ın ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin hayrı budur! Sizleri bu hayra davet ediyoruz ey Müslümanlar!

هَٰذَا بَيَانٌ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِلْمُتَّقِينَ
"Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür." ^{[Ali İmran 138]}