15 Aralık 2018’de Pakistan Başbakanının Raşidi Hilafeti savunan Tweeti toplumda tartışma yarattı. Tweetinde Başbakan, Dr. Israr Ahmed’in Pakistan Raşidi Hilafet için bir model olmalıdır ve Müslümanlar devletlerini bu topraklarda kurmalıdır diyen Pakistan kurucusu Muhammed Ali Jinnah ilgili videosundan da bir alıntı yaptı. Pakistan’daki İslami duygulara hitap etmekle birlikte ülkeyi hâlâ Batılı yasalarla yöneten Bajwa-İmran rejimi, aynı anda iki ipte oynayama çalışıyor. Böylece rejim, kendi alaycılık ve ikiyüzlülüğünü ifşa etmiş oluyor. Daha da kötüsü Müslümanların İslam’a olan sadakati ve İslam dini ile alay ederken, Allah’ın gazabına maruz kalıyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلاَ تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ“Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.” ^{[Bakara 42]}

Müslümanlar, gerçekte Batıya hizmet etmek için uğraş veren, ama sözcüklerle Müslümanları yatıştırmaya çalışan yöneticileri reddetmelidir. Dünyanın dört bir yanında ümmet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdikleriyle yönetmenin bilincindedir. Yöneticilerin, İslam’ın iktidara gelişini ertelemek için yaptıkları bu son girişim, İslam kisvesi altında küfür yönetimini gizleme çabasıdır. Müslümanlar, demokrasiden uzaklaşıp, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin dönüşüne sımsıkı tutunmalı, anayasasının her maddesi Kuran ve Sünnetten bir delile dayalı olan bir devlet için çalışmalıdır. Vestfalya ulus devleti temelinde bölüp zayıflatmak yerine Müslüman ülkeleri tek bir devlette birleştirmek için mücadele etmelidir. Askeri işgali kalem, kâğıt, görüşme ve masa yerine askeri kuvvetle bertaraf eden bir devlet için çalışmalıdır. Müslümanların kaynaklarını sömürgecilerin kullanımına teslim etmek yerine her vatandaşın refahı uğrunda harcayan bir devlet için uğraş vermelidir. Ahmed’in Huzeyfe bin El Yeman’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Nübüvvet içinizde, Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder; ardından Allah onu da -dilediği zaman- ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra ceberut bir saltanat yönetimler başa gelir; o da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olur.” buyurdu ve sonra sustu.”