Mustafa Kemal’i “20. yüzyılın en büyük devlet adamı ve öngörülü liderlerinden biri” olarak nitelendiren İmran Han, liberal Batı düşüncesi sevdalılarından övgüler alırken, İslam sevdalılarını hayal kırıklığına uğrattı. Raşidi Hilafete sadakat iddiasıyla iktidara gelen Bajwa-İmran rejimi, 28 Recep 1342 / 3 Mart 1924’de Hilafeti yıkan haine methiyeler dizdi. Dahası sadece İmran Han değil bütün rejim u dönüşlerinde ustadır. Görünüşe göre sömürgecilik karşıtı, İslam yanlısı bir ümmet ile İslam’a karşı ideolojik savaşı bir yaşam biçimi olarak benimseyen sömürgeci Trump arasında sıkışıp kaldı. IMF karşıtı politikalar ile iktidara gelen rejim, şimdiyse IMF’nin yıkıcı şartlarını yerine getirerek halkı enflasyona sürükledi. Düşman Hindistan karşısındaki hain teslimiyete saldırarak iktidara gelen Bajwa-İmran rejimi, şimdiyse azılı düşman Hindistan devletine uzlaşı kapılarını araladı. İşgal altındaki Keşmirli Müslümanlara ihanet edenlere saldırarak iktidara gelen Bajwa-İmran rejimi, şimdiyse 2018’i 2009’dan bu yana işgal altındaki Keşmir’in en kanlı yılı yapan Modi’ye karşı “sağduyu” politikası uyguladı. Çin ile yapılan zalim anlaşmalara saldırarak iktidara gelen ikiyüzlü rejim, imzalanan anlaşmalara sadık olduklarını ve Uygur Müslümanlarına vahşice baskı yapan rejime destek verdiklerini belirtti. ABD’nin kiralık silahlarına saldırarak iktidara gelen ikiyüzlü rejim, şimdiyse anlaşma yoluyla ABD’nin Afganistan’daki askerleri ve paramiliter güçlerinin güvenliğini sağlamak için kiralık uşaklar gibi hareket ediyor.

Ey Pakistanlı Müslümanlar!

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لاَ يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ مَرَّتَيْنِ “Mümin aynı delikten iki kere ısırılmaz.” ^{[Buhari, Müslim]} Şu an hissettiğiniz hayal kırıklığının nedeni, aynı delikten bir kez daha ısırılmış olmanızdır. Bir kez daha ısırıldınız, çünkü Allah’ın yönetiminden başkasını, demokratik yönetimi savunan kişilere güvendiniz. Ancak gerçek şu ki güçlü yönetici, Allah’a itaat eden ve ahiret için çalışandır. Aciz de, arzularına uyan kimsedir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْكَيِّسُ مَنْ دَانَ نَفْسَهُ وَعَمِلَ لِمَا بَعْدَ الْمَوْتِ، وَالْعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَوَاهَا وَتَمَنَّى عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ“Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevâsının peşine takan ve Allah’tan temennide bulunan kimsedir.” ^{[Tirmizi, İbn-i Mace]}İhtiyacımız olan güç ve sadakat, Ebu Cehil’in küfrü ve itaatinde değil, İslam’da ve Ömer Faruk’un Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya olan itaatindedir. Gelin hatamızdan ders çıkaralım ve bunun için tövbe edelim. Bilin ki tövbe, itaat ve teslimiyet olmadan kemale ermez. Gelin demokrasi ve goygoycularını terk edelim, Nübüvvet metodu üzere Hilafet için ciddiyetle çalışalım.