Gerçekten Arap ve Türk hainlerin işbirliği ile sömürgeci İngilizlerin 28 Recep 1342 / 3 Mart 1924’te Hilafeti yıkmasından bu yana ümmet, İslam dünyasının her yerinde hayatın her alanında sefalete maruz kalmıştır.

Hıristiyanların İspanyol Engizisyonundan kaçan Yahudiler gibi inançlarından dolayı zulüm görenlere bir zamanlar koruma sağlayan Hilafet artık yok. Bu yüzden Müslümanlar, Suriye ya da Yemen’de olsun savaşın yıktığı topraklarından kaçıyorlar, boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar ve kaçmak için can atıyorlar. Bin yıldan fazla bir süredir dünyanın önde gelen devleti olan ve orduları ile İslami fetihler yapan Hilafet, artık yok. Bu yüzden Müslümanlar, saldırgan düşmanları karşısında savunmasızlar. Mevcut yöneticiler, hiçbir ağırlığı olmayan kınamalarda bulunurken, ateşli orduları kışlalarda prangalara vuruyorlar. Peki, Hilafetin yıkılışından bu yana biz ne gibi bir iyilik gördük ki? Aksine sayısız felaketler yaşadık.

Ekonomisi tüm dünya için parlak bir örnek olan Hilafet, artık yok. Bu yüzden dünyadaki kaynaklardan aslan payına sahip olmalarına rağmen şimdi Müslümanların sıkıntı ve yoksulluktan sırtları kamburlaşmıştır. Bir zamanlar Afrika’dan zekât toplayan ve orada dağıtacak kimse bulamayan Hilafet, artık yok. Bu yüzden Afrika ve ötesi kıtlık ve yoksulluk içerisindedir. Bir zamanlar kıtlıktan perli perişan olan İrlandalı Hristiyanlara yardım etmek için yiyeceklerle dolu gemiler gönderen Hilafet, artık yok. Bu yüzden şimdi Müslümanlar, bolca nehir ve verimli tarım alanlarına sahip olmalarına rağmen yaşam mücadelesi veriyorlar. Hilafetin yıkılışından bu yana yeterince felaket yaşamadık mı?

Üniversiteleri Avrupalı prens ve prenseslerin gözdesi olan, Arapça dili de öğrencilerin feneri olan Hilafet, artık yok. Bu yüzden gençlerimiz, Batıya gidip düzgün bir eğitim alabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Yargıçları konumu ve statüsüne bakmaksızın tüm vatandaşlara Allah’ın indirdiği ile hüküm veren Hilafet, artık yok. Bu yüzden şimdi Müslümanlar, çok fazla yolsuzlukla karşı karşıya kalıyorlar, zayıfların hakları güçlüler tarafından çiğneniyor. Peki, Hilafet yeniden kurulmadan gerçekten iyi bir beklenti içerisinde olabilir miyiz?

Gerçekten de Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emrini ihlal etmede asla bir iyilik olamaz ve böyle bir ihlal ancak felaketlerle karşılık bulacaktır. Her dönemde Müslümanların, kendilerini Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Kitabı ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünneti ile yönetecek olan tek bir Halifeye biat etmeleri Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emridir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

کانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الْأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَ» قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ“İsrail oğulları Nebiler tarafından siyaset (idare) ediliyordu. Bir Nebi öldüğünde onu başka bir Nebi takip ediyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki: “İlk biat edilene vefakâr olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.” ^[Buhari] Dolayısıyla Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için hep birlikte çalışmamızın zamanı gelmedi mi?