Bütçedeki vergiler ve kesintilerin, uzun süredir acı çeken Pakistan Müslümanlarının yaşadığı korkuların doğru olduğunu kanıtladı. IMF ile yapılan personel düzeyindeki anlaşmanın ardından Gelir Bakanı Hammad Azhar, 11 Haziran 2019’de bütçeyi açıkladı. Açıklanan bütçe, Pakistan ekonomisini baskıcı vergilere boğuyor, silahlı kuvvetlerin bütçesini küçültüyor, kredilerin geri ödenmesini sağlamak için Pakistan’ı sıkboğaz ediyor. Ağır vergiler yüzünden ekonominin resesyona girdiği bir zamanda Federal Gelir Kurulu (FBR), 2019-2020 yılı için 5.500 milyar rupi vergi tahsil etmeyi hedeflediklerini açıkladı. Bu, vergi tahsilatında yüz 35’lik gibi dev bir artış olduğu anlamına geliyor. Modi başbakanlığındaki Hint devletinin düşmanlıkta zirve yaptığı bir zamanda savunma bütçesi 1.150 milyar rupide sabit tutularak bir artış öngörülmüyor. Oysa Rupinin zayıflamasına bağlı olarak büyük bir enflasyon yaşanıyor. Bu savunma bütçesinde büyük bir kesintinin olacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla rejim, halkı ve silahlı kuvvetleri sıkboğaz ediyor ki ülkenin yaklaşık 3,000 milyar rupilik kredi borcunu ödeyebilsin. Hâlbuki faiz Allah Subhânehu ve Teâlâ ile Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e açıkça savaş ilan etmek anlamına gelir. IMF’den daha fazla kredi alabilmek için Pakistan sıkboğaz ediliyor ve vampir gibi kanı emiliyor.

Ey Pakistan Müslümanları! Şu anki sömürgeci ekonomik sistemde umut olmadığını bilmek için daha geride ne kaldı ki? Allah’ın indirdikleriyle yönetimi geri getirerek Pakistan ekonomisindeki yıkıcı kısır döngüyü sona erdirmenin zamanı gelmedi mi? Hilafet, genel satış vergileri gibi baskıcı kapitalist vergilere son verecektir. Vergiler, kendilerinden zekât alınmayan aksine zekât verilen yoksulları ve ihtiyaç sahiplerini gözetmez. Hilafet, zenginlerden ve tacirlerin gelirlerinden zekât, zirai arazilere sahip olanlardan da haraç alacaktır. Hilafet, sağlık, eğitim ve askeri harcamalardan kısmak yerine devlet için bol miktarda kazanç sağlayacak, büyük ölçekli imalat gibi yoğun sermaye sektörlerini kontrol edecektir. Zira Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünneti, özel sektörün sermaye ölçeğini doğal bir şekilde sınırlayan İnan, Ebdan ve Mudarebe şirketlerini getirdi. Hilafet, enerji sektörü ve minerallerden elde edilen geliri özelleştirme yoluyla bir avuç elitten ziyade kamu yararına harcayacaktır. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bunların kamu mülkiyetinden olmasını farz kıldı. Hilafet, ister yabancı krediler şeklinde olsun isterse yurt içi hazine bonoları şeklinde olsun faizli borçlanma günahını reddedecektir. Öyleyse Müslümanlar, hem bu hayatta hem de bir sonraki hayatta kurtuluşu için mücadele etmelidir! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun.” ^{[Enfal 24]}