24 Ekim 2019 tarihinde Bajwa-İmran rejimi, Kartarpur koridorunun açılması için Hindistan ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile rejim, Trump’ın talimatı doğrultusunda Hindistan ile normalleşme sürecine devam edeceğine dair işgal altındaki Keşmir Müslümanlarına soğuk ve acımasız bir mesajı gönderdi. Hindistan’ın işgal altındaki Keşmir Müslümanlarına yönelik işlediği vahşete aldırış etmedi. Hindistan, işgal altındaki Keşmir’i ilhak ettiğini açıklamasının ardından sekiz milyondan fazla Keşmirli neredeyse üç aydır evlerine hapsedilmiş durumda. Keşmirli gençler ve çocuklar kaçırılıyor. Kartarpur koridorunun açılması ise, Keşmir Müslümanlarının sırtına saplanmış bir hançerdir. Bajwa-İmran rejiminin, işgal altındaki Keşmir’deki taşkınlıklarına rağmen Hindistan ile ilişkilerini bozmak istememesi, Hindistan’ı işgal altındaki Keşmir Müslümanlarına baskı yapmak için cesaretlendirdi. Bajwa-İmran rejimi, ihanetini örtbas etmek için anlaşmanın amacının Hindistan’ı yatıştırmak değil, aksine Hindistan’da yaşayan Sihlerin kalbini kazanmak olduğu iddiasının arkasına saklandı. Keşmir’in özel statüsüne son vermek ve Keşmir’i küstahça ilhak etmek için Hindistan anayasasında yapılan değişikliğin ardından Modi rejimi, bu “kurnaz tuzağa” düşecek kadar nasıl naif olabilir? Rejim, gerçekten kimi kandırmaya çalışıyor.

Ey Pakistan Müslümanları özellikle de silahlı kuvvetleri! Allah’ın indirdiklerinden ziyade insan yapımı yasalar ile hükmeden Pakistan’ın omurgasız liderliğinin hiç bir kırmızıçizgisi yok. Gelip geçmiş sivil-askeri yönetici eliti, kendilerince belirlenen sayısız kırmızıçizgileri ihlal etti. Bu kırmızıçizgilerin Pakistan’ın çıkarlarını korumak için olduğunu iddia etseler de aslında bunlar, ekonomik, askeri ve politik olarak Müslümanları zayıflatmak içindir. Hindistan, sömürgecilerin onayı ile dönemin en büyük Müslüman ülkesi olan Pakistan’ı 1971 yılında parçaladığında, yöneticiler, Pakistan’ın yarısını kaybetmediklerini aksine yarısını kurtardıklarını iddia etmişlerdi. Yöneticiler, Siachen Glacier Hint işgalini bitirmek yerine çimenin bile bitmediği bir yer için bu kadar çaba sarf etmenin yersiz olduğunu ileri sürdüler. Şimdiki yöneticiler de Keşmir’in şahdamarımız olduğunu iddia ederken ve Müslüman dünyasının en güçlü silahlı kuvvetlerinden birine sahipken kurtuluş savaşı başlatmak yerine Pakistan silahlı kuvvetlerini dizginliyorlar. Uluslararası toplumdan, hukuktan, ABD’den ve hatta savaştan sakınılması gerektiği şayiasını yayıyorlar.

Allah’ın indirdiği yönetimle bu küfür sistemlerinin kökü kazınmadıkça, durumumuzu iyileştirme kapasitesine sahip olmamıza rağmen aşağılanmaya devam edeceğiz. Pakistan silahlı kuvvetleri içindeki samimi subaylar için çıkarlarımızı düşmanlarımıza teslim eden liderlikler üreten insan yapımı bir sistemi reddetmelerinin zamanı gelmedi mi? Gerçekten de Hilafet savunucularına nusret verilmesi geciktiği sürece mevcut hain liderlikler, bize ihanet etmeye devam edecekler. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulmasının ardından Raşidi Halife silahlı kuvvetlerimize komuta edecek, düşmanlarımızın acımasız saldırganlığını sona erdirmek için onları dizginleyen tüm prangalarını kıracaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقٰتِلُوۡهُمۡ حَتّٰى لَا تَكُوۡنَ فِتۡنَةٌ وَّيَكُوۡنَ الدِّيۡنُ لِلّٰهِ“Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın.”^{[Bakara 193]}