26 Haziran 2020’de Bajwa-İmran rejimi, özel petrol mafyasının akaryakıt fiyatlarına zam yapmasını önleyen düzenleyici prosedürlerden vazgeçti. Petrol kartelinin hızlı kar elde etmesi için insanları ezdi. Prosedürler, akaryakıt fiyatlarında yapılacak değişiklikleri Petrol ve Gaz Düzenleme Kurumu (OGRA) tavsiyesi sonrasıyla ve her ayın başı ile sınırlandırıyordu. Bununla birlikte Bajwa-İmran rejimi, aniden benzin fiyatına 26 rupi zam yaptı. Bir önceki aydaki indirimin iki katı zam yapıldı. Rejim, en kötü zamanda halktan demokratik intikam aldı. Milyonların işini kaybettiği, işletmelerin çöktüğü, ekonominin boğulduğu, enflasyonun yaygınlaştığı, Müslümanların temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir zamanda “Petrol bombası” attı. Bu nedenle rejim, önceki tüm hükümetler gibi aynı demokratik yoldan yürüyor, güçlü mafyanın çıkarlarını güvence altına alıyor, koruyucu olduğunu iddia ettiği insanlara verdiği zarara bakmıyor.

“Petrol bombası”, yükselen uluslararası fiyatlar nedeniyle Petrol Pazarlama Şirketlerinin (OMC) azalan karlarını telafi etmek, 450 milyar rupi Petrol Geliştirme Vergisi (PGV) toplamak içindir. IMF’nin talep ettiği 1.000 milyar Rupilik vergi artışı böylece karşılanmış olacak. Cari mali yılda PGV, 190 milyar rupi artmıştır, 260 milyardan 450 milyar rupiye yükselmiştir. 2019 Temmuz ayında uluslararası petrol fiyatları düştüğünde PGV, litre başına 15 rupi idi. Ancak rejim, halkın sıkıntıdan kurtarmak yerine IMF’nin taleplerini yerine getirmek için PGV’yi yükseltti. Uluslararası petrol fiyatlarındaki artışla birlikte PGV’de indirim yapılması gerekirken 30 rupi PGV korundu. Ayrıca benzindeki Genel Satış Vergisi oranlarının yüksek olması insanların yaralarına tuz serpmek gibidir.

Enerji sektörü bol sermayelidir. Sadece birkaç büyük kapitalistin yatırım yapmasına izin verilmesi, sektörün kartelleşmesini kolaylaştırır. Demokrasinin içsel kusurları ve zorba elit sistem nedeniyle bu tür karteller, yasa ve politika yapımını kolayca manipüle edebilir ve halkın pahasına özel mafya için büyük karlar sağlayabilir. İslam, enerji sektörünü kamu malı olarak görür, hiçbir zaman özelleştirilemez. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُونَ شُرَکَاءُ فِي ثَلاثٍ : الْمَاءِ وَالْكَلَأِ وَالنَّارِ“Müslümanlar üç şeyde ortaktır, su, mera ve ateş.”^{[İbn Mace]} İslam’da, petrol üretimi, çıkarımı, rafinerisi, dağıtımı ve satışı kamu yararına devlet denetimindedir. İslam’da devletin enerjiyi denetlemesi, halkın kamu mallarından tamamen yararlanmasını sağlar. Ya kendisi ya da menfaati kamuya dağıtılır. Enerji paralarının kamu pahasına özel şirketlerin cebine inmesine izin verilmez. Hilafetin kurulması ile enerji sektörü kamu malı olacak, sonsuza dek “benzin bombası” bitecek, insanların belini büken ve ekonomiyi felç eden büyük enerji vergileri olmayacaktır. Demokrasiyi ortadan kaldırıp Âlim ve Hâkim olan Allah’ın indirdiği yasalar ile hükmedene dek vurguncu mafyanın ve onların siyasi temsilcilerinin inisiyatifinde kalmaya devam edeceğiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ“Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.”^{[Mülk 14]}