İmran Han, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü vesilesiyle bir konuşma yaptı. Konuşmasında Müslüman liderlerin Fransa’nın Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakareti konusunda “bir tavır alması” gerektiğini söyledi. Ama öte yandan Bajwa-İmran rejimi, 30 Ekim 2020’de İslamabad’daki Fransız Büyükelçiliği önünde gösteri yapan protestocuların üzerine göz yaşartıcı gaz sıktı, böylece tavrını pratik olarak göstermiş oldu. Müslüman dünyasının mevcut yöneticileri, hakaret konusunda asla gerekli pozisyonu almayacaktır, çünkü onlar Fransa da dâhil olmak üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin kurduğu sömürgeci dünya düzeninin sadık koruyucularıdır. Birleşmiş Milletler Tüzüğü, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kişiliğine hakaret eden Batının liberal özgürlüklerini kabul etmektedir.

Rejim, sömürgeci dünya düzeninin sadık bir koruyucusu olarak konumunu pratik olarak göstermiştir. Çin’in Doğu Türkistan’da yüz binlerce Müslümanı acımasız bir şekilde hapsetmesi ile ilgili olarak rejim, ilk önce bu konuyu görmezden geldi, daha sonra da bunu bir sorun olarak görmediğini açıkladı. ABD’nin Afganistan’daki ihlalleriyle ilgili olarak rejim, bir kolaylaştırıcı gibi hareket etti, geri çekilen ABD askerlerinin imajını korumak için bir anlaşma yaptı. Kabil’deki kukla hükümetin hayatta kalmasını sağladı. Rusya ile ilgili olarak Bajwa-İmran rejimi, Suriyeli Müslümanların kanını döken Putin’in elini sıktı. Hint Yarımadası’nın eski acımasız işgalcileri İngilizler ile ilgili olarak Bajwa-İmran rejimi, İslam’ı baltalamak için tasarlanan zehirli kültürel projeleri için Pakistan’ı ardına kadar açtı.

Ey Pakistan Müslümanları! Dünyanın en büyük altıncı ordusuna, bol kaynaklara, genç nüfusa ve neredeyse İngiltere ve Fransa kadar büyük bir kara kütlesine sahibiz. Yine de İslam’a hizmet etmek için tüm ağırlığımızı kullanamıyoruz. Çünkü Bajwa-İmran rejimi, Pakistan’ı yozlaşmış sömürgeci dünya düzenine bağladı ve zincirledi. Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e karşı görevimizi yerine getirmenin yolu, Allah’ın indirdiklerine göre yönetmektir. Geçmişte Hilafet, İngiltere ve Fransa’nın Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakareti de dâhil olmak üzere Haçlı ülkeleri geri çekilmeye zorladı. Bugün Hilafet, dünya çapında İslam davasını yaymak için çalışacak, haysiyet ve üstünlük kazandıracak, bunu yapmak için her türlü devlet kaynağını kullanacaktır. Geçmişte Hilafet, Persler ve Romalılar tarafından kurulan yozlaşmış dünya düzenini yıkmıştır. Bugün yine Hilafet, dünyanın acı çeken milyarlarca insanını kurtaracak, sömürgeci dünya düzenini parçalayacak, yerine hak dini ikame edecektir. Öyleyse hepimiz, dünyada Allah’ın Şeriatını hâkim kılmak için Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için çaba göstermeliyiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ“Puta tapanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah’tır.”^{[Tevbe 33]}