Perşembe, 26 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PKu2013BAu20132012u2013RSu2013TRu20130008 H. 25 Cumâde’l Ûlâ 1433
M. Salı, 17 Nisan 2012

- Basın Açıklaması -

 

Lahor-"el-Ümmet" Gazetesi Editörüne Açık Bir Mektup

Saygıdeğer Muhterem, Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh ve Ba'd:

Özellikle size, 14 Nisan 2012'de muhabir Cavit Eşref adına "19 Hizb-ut Tahrir üyesi, fitneye teşvik yasası kapsamında gözaltına alındı" başlığı altında gazetenizde yayınlanan makaleden dolayı yazıyorum. Dolayısıyla dikkatlerinizi, sorumsuzca yazılmış bu raporun, gazetenizin itibarını zedelediğine çekmek isterim. Ayrıca raporun, Hizb-ut Tahrir'in dünyanın dört bir tarafında altmış küsur yıla uzanan kadim siyasî tarihinde oluşturmaya çalıştığı zarar da cabası. Nitekim makale, vakıayı yalanlayan hatalar ve mugalatalarla doludur. Açıktır ki bu rapor; hizbin Pakistan'daki Müslümanlara karşı olan terörizmle savaşlarındaki hıyanetlerinden dolayı General Keyâni ve tabileriyle mücadele ettiği bir sırada Pakistan İstihbarat Birimleri'nden alınmıştır.

Örneğin raporda geçenlerle sınırlı olmayan olgusal ve gazetecilik hatalarından bazıları şunlardır:

1- Rapor, "Lahor'daki Yüksek Mahkeme'nin kefaletle serbest bırakılmalarını reddetmesinin ardından 19 suçlunun tamamının yerel bir cezaevine gönderildiklerini" iddia etmektedir. Açıktır ki muhabir, basit gerçekleri kanıtlama zahmetinde bulunmaksızın basitçe bu bilgileri gizli istihbarat servislerinden elde etmiştir. Halbuki gerçek olan, mahkeme hala iddia dosyalarına bakmakta olup o, gelecek oturumun zamanını 18 Nisan olarak belirlemiştir. Dolayısıyla bu, gazetecilik kapsamındaki en kötü bir yoldur. Zira muhabirin, vakıa zemininde meydana gelenler hakkında en ufak bir bilgisi dahi yoktur. Dolayısıyla İngilizce herhangi bir diğer gazetenin bu yalanı aktarmamasına şaşılmamalıdır. Dolayısıyla da bu gazetecilik hatası, sorumsuz muhabir Eşref Cevat'ın sözleşmesinin sonlandırılması ve başkanı olan Eşraf Mümtaz'ında muhasebesi için yeterli olması gerekir.

2- Kıssanın tek taraflı bir bakış açısıyla aktarılması, muhabirin tutumunda açık bir önyargının olduğunu ortaya koymaktadır. Zira haber, herhangi bir kanıt olmaksızın gizli istihbarat birimlerinin bilinmeyen bir yönünden aktarılmış olup bu, gazetecilik pratiğinin en düşük standartlarına bile aykırıdır. Zira rapor, polis müfettişinin, "Vallahi onlar, İslam'ın esaslarını bile bilmiyorlar" şeklindeki sözünü aktardığı halde muhabir, bu sözün doğruluğunu araştırmak için hiçbir çaba sarfetmemiştir. Peki hizbin, İktisat Nizamı, Yönetim Nizamı, İçtimai Nizam, Ukubatlar Nizamı, Eğitim ve Öğretim Siyaseti gibi yayınladığı kitapların sayısını öğrenmeye çalıştı mı...? Ayrıca hizbin, kurulacak olan Hilafet Devleti için İslam'dan alınmış kamil bir anayasa sunan tek hizib olduğunu biliyor mu? O halde nasıl bu, hizbin hiçbir şekilde İslam'ı bilmediğine işaret edebiliyor?! Halbuki kendisi, gazete ofislerinin sürekli müdavimlerinden olan üyelerimizle irtibat kurmuş olsaydı bunları kolaylıkla öğrenebilirdi. Buna ek olarak bunları öğrenmek isteyen bir kimse bilgisayara bir tıklama ile bu kitapların tamamına ulaşabilir. Ancak bu raporun maksadının, hakikatlere ulaşmak yada objektifliye bağlanmak olmayıp bilakis gizli istihbarat birimlerine kur yapmak için hizbi kötü bir şekilde karalamak olduğu gayet açıktır.

3- Yine rapor, "ortak soruşturma ekibi kaynaklarının, tutuklanan bazı Hizb-ut Tahrir liderlerinin kılıfını açığa çıkardığını" iddia ettiği gibi "onların, İngiliz İstihbarat Birimi MI-6'dan finansman sağladıklarını" da iddia etmektedir. Hükümetin, hizbe kısıtlama getirmesinin temel nedeni olarak bu izlenim veriliyorsa muhabir şu önemli soruyu sormayı unutmaktadır: Şayet MI6 ile ilişki kurmak son derece kötü bir şeyse ki gerçek olan budur, o halde neden General Keyâni ve Zerdâri, terörizme karşı savaş kampanyasının yanı sıra İslam'a dönük şeytanlık bağlamındaki başka herhangi bir kampanyada ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı ile İngiliz İstihbarat Servisi MI6 ile gece gündüz bir araya gelmektedir? Ayrıca neden bu yabancı ajanslarla olan tam bir koordinasyon içerisinde Afganistan ve Kabileler Bölgesi'ndeki Müslümanları katlediyorlar? Şayet hükümetin bu yabancı odaklarla herhangi bir sorunu varsa onların güvenliğinin sağlayıp korunması yerine onların ajanları ile onlara bağlı özel katliam şirketlerinin ajanları kaldırıp atılmalıdır. Ayrıca hizib, şayet MI6 tarafından desteklenmiş olsaydı 2001'den bu yana tacize, takibata ve işkenceye maruz kalmamız yerine göz bebekleri konumunda olmamızın yanı sıra başkanı General Keyâni, katil Raymond Davis gibi bize kırmızı halılar sererdi. Neden muhabir başka bir soru daha ortaya atmamaktadır ki o da şudur; niçin  gizlice casusluk için çalışan İngiliz Kültür Derneği ile İngiltere tarafından desteklenen diğer sivil toplum kuruluşlarının açık ve özgür bir şekilde çalışmalarına izin verilirken 1953 yılında mübarek Kudüs'te kurulan küresel siyasî bir hizbe terörist bir örgüt olarak muamele edilmektedir?! Dahası muhabir, neden şu temel soruyu sormamaktadır; niçin hizib, Libya, Ürdün ve Yemen gibi İngiltere'nin ajanı olan ülkelerde yasaklanmakta ve buralardaki hizbin üyeleri takip edilmekte, hapsedilmekte ve idam edilmektedir?!

4- Hizb-ut Tahrir'in, en büyük küresel siyasî bir hizib olduğu bilinmesinin yanı sıra Hilafet Devleti kurmak için olan siyasî mücadelesi, hakka karşı sebatı ve kendisini izole eden otoritelere karşı olan tutumunda diğer hizipler gibi ödün vermediği de bilinmektedir. Nitekim son tutuklamalar, hükümetin NATO tedarik hatlarını yeniden açmaya başlamasının yanı sıra hükümetin, İslam dünyasında yayılan ve İslamî Hilafet'in yeniden kurulmasının talep edildiği rahatsızlıkların artmasından korkmasının akabinde gerçekleşmiştir. Zira otoriteler, hizbin bu hıyaneti ümmete ifşa edeceğini çok iyi bilmektedirler. Bunun için İslamabad ve Lahor'da hizbin üyelerini tutuklamaktalar ve Karaçi'deki diğer üyelerini de kaçırmaktadırlar. Dolayısıyla bunun, yabancı istihbarat birimleriyle bir ilgisi yoktur. Zira General Keyâni ile beraberindeki heyetin, kendisiyle bir bardak çay içmek ve bir dilim kek yemekten dolayı gurur duyduğu işte bu birimlerdir!

5- Burada şuna da değinmek isteriz;  sayın Eşref Mümtaz, gazeteciler başkanlığı görevini üstlenmesinden bu yana ortada, hizbin istihbarat birimleri tarafından desteklendiğine yönelik bir çok hatalı gazete raporları dolaşmaktadır. Dolayısıyla bu, "el-Ümmet" Gazetesi'nin hizbin MI6'dan destek aldığı şeklinde yalan ve iftira olarak yayınladığı ilk haberi olmamıştır. Bu arada kamu hizmetlerine bağlı iç birim tarafından, bunu iddia eden herhangi bir rapor yada basın açıklaması da yayınlanmamıştır. Yani onlar, kraldan daha çok kralcı kesilmektedirler! Nitekim muhabir Eşref Mümtaz ile bağlantıya geçtiğimiz de her hangi bir delil getiremediği gibi bu soruya cevap vermekten de kaçınmıştır. Dolayısıyla bizler, gizli ajanslar tarafından hizbe karşı yöneltilmiş bu yalan haberlerin araştırılmasını talep ediyoruz.

Bu meselenin çözüme kavuşması için sizlerden, gazetenizin sayfalarında bir özür yayınlamanızın yanı sıra okuyucuların faydalanması için bu mesajın da yayınlanmasını talep ediyoruz.

Saygılarımla

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER