Pakistan’ın Propaganda Ofisi 23 Ağustos 2021’de Twitter’de Pakistan’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Moayed Yusuf’un bir açıklamasını paylaştı. Açıklamada, “Bu durum nereye evrilirse evirilsin uluslararası toplumla birlikte olduğumuzu net bir şekilde ifade ettik” ifadeleri yer aldı. Orgeneral Bajwa da, “Pakistan, Taliban’ın uluslararası topluma kadın ve insan hakları konusunda verdiği sözleri tutmasını bekliyor.” dedi. Bu nedenle Pakistan yöneticileri, savaş alanındaki aşağılayıcı yenilgisinden sonra ABD ve Avrupalı müttefiklerine zafer kazandırmaya çalışıyorlar, Afgan mücahitlerini uluslararası meşruiyet ve tanınma tuzağına düşürüyorlar.

Uluslararası meşruiyet ve tanınma sömürgecilik stratejisidir. Hiç kimse kapitalist hegemonyaya meydan okumasın diye Batı dünya düzenini tüm ülkelere de fakto standardı olarak dayatıyor. Uluslararası meşruiyet yüzünden Pakistan, üç nehri Hindistan’a teslim etti. IMF, Pakistan ekonomisini yok etti. FATF’nin emriyle Keşmir’deki mücahitler baskı gördü. Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılayıp idam etmek yerine Hintli casus Kulbhushan devlet konuğu olarak ağırlandı. Terörle Mücadele sırasında güvenliğimiz uzlaşı konusu haline getirildi. Keşmir ve Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu için seferberlik ilan etmek yerine askerlerimiz BM misyonlarının aparatı haline getirildi. Uluslararası düzen aşığı Pakistan yöneticileri, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onuruna hakaret eden Fransa’nın büyükelçisini deport etmediler. 5 Ağustos 2019’da Keşmir’i zorla ilhak eden Modi’ye haddini bildirmek için istekli ve yetenekli birliklerimizi mobilize etmediler. Siyasi ve ekonomik olarak felç olmalarına rağmen Pakistan yöneticileri, Afgan mücahitlerini sömürgeci dünya düzeninin tuzağına düşürüyorlar.

Ey Pakistan Müslümanları! İslam’a göre bir hükümetin meşruiyeti ve tanınması yalnızca İslami Şeriat’in uygulanmasıyla alakalıdır. Halife, biat yoluyla ümmetin rızası ve seçimiyle meşruluk elde eder. Biat, İslam’ı uygulama şartıyla Halifeye verilir. Buna karşılık ümmet de Halifeye itaat eder. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Medine’deki yönetimini Romalıların veya Perslerin kanunlarına göre meşrulaştırmaya yeltenmedi. Tam tersine cihat ile çağdaş dünya düzenini yıktı. Hilafette egemenlik İslam Şeriatına aittir, Halifeyi seçmek ise Müslümanların hakkıdır. Tek bir Halife atamak tüm Müslümanlara farzdır. Halife, İslami yasalar benimser. Sonuç olarak, şimdiki yöneticiler iktidarı gasp ettiler. Topraklarımızda sömürgecilerin vekilleridirler ve İslam’a dayalı meşruiyetten yoksundurlar. Aslında bu tür yöneticileri ortadan kaldırmak ve yerlerine adil bir Halife atamak tüm Müslümanlara farzdır.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! ABD, hem istihza hem de alay konusu haline geldi, çünkü büyükelçiliğini koruması için Taliban’a yalvardı. Mahsur kalan vatandaşlarının ve işbirlikçilerinin tahliyesi için canhıraş çabalıyor. Pakistan’daki Amerikan uşaklarını iktidardan uzaklaştırmanın ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermenin tam zamanı. Hilafet, Pakistan’ı, Afganistan’ı, Orta Asya’yı ve İslam dünyasının geri kalanını tek ve güçlü bir devlette birleştirecek, Batılı Haçlı ülkelerin bölücü ve zayıflatıcı ulus devletlerin korunması yönündeki yakarışlarını görmezden gelecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَن تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى“Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: “Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.”^{[Bakara 120]}