Pakistan Müslümanları, siyasi ve askeri liderlik içinde iğrenç güç mücadelesine tanık oluyor. Pakistan yöneticilerinin insanların işlerini gütmek için mi yoksa kişisel kazanç elde etmek için mi var olduklarını merak ediyorlar. ISI başkanlığından alınan General Faiz Hameed, İmran Han’ın siyasi iktidarını tehdit etti. General Hameed ve müesses nizam, Pakistan Müslümanları ve silahlı kuvvetler arasındaki hoşnutsuzluğa rağmen sorumsuzca ve acımasızca İmran Han’ı destekledi. İktidar koltuğuna ısrarla yapışan küstah İmran Han, General Faiz’in görevden alınmasını durdurmak için beceriksiz ve umutsuz girişimlerde bulundu. Mevcut başarısız sistemde ilk kez bu tür güç mücadelelerine tanık olmuyoruz. Siyasi ve askeri liderler, iktidarda kalmak için hem yasaları hem de anayasayı değiştirirler, servetlerine servet katarlar ve askerlik hizmetlerini uzatırlar. Sorunun kaynağı, yasaları yapma yetkisinin insanların elinde olmasıdır. Bu yetki demokrasinin temelidir, seçilmiş çoğunluk yasalar yapar, aynı zamanda bu diktatörlüğün de temelidir. Diktatör, yasalar yapar. Mevcut sistemde zaman zaman tanık olduğumuz güç mücadelelerinin nedeni işte budur. Siyasi ve askeri liderler, iktidar hırslarını ve yasadışı servetlerini güvence altına almak için yasaları istismar ediyorlar.

Yönetim, İslam’da kutsal bir emanettir, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya kulluktur. İslam’da yönetici, insanların işlerini gütmekle ve İslam’ı uygulamakla sorumludur. İslam, yöneticinin kaprislerine ve arzularına göre yönetmesine izin vermez. İslam, yöneticiye Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdikleriyle yönetmeyi farz kılar. Yönetici Allah Subhânehu ve Teâlâ huzurunda güttüklerinden hesaba çekilecektir. Yönetici olmak isteyen Ebu Zer’e Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

يَا أَبَا ذَرّ إِنَّك ضَعِيف، وَإِنَّهَا أَمَانَة، وَإِنَّهَا يَوْم الْقِيَامَة خِزْي وَنَدَامَة إِلَّا مَنْ أَخَذَهَا بِحَقِّهَا ، وَأَدَّى الَّذِي عَلَيْهِ فِيهَا  “Ey Ebu Zer, görüyorum ki sen zayıfsın. O (yönetim sorumluluğu) ise, bir emanettir. O, onu hakkıyla alan ve o hususta üzerinde olanı yerine getiren kimse dışında, kıyamet günü utanç ve pişmanlıktır.”^[Müslim] Böylece Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdikleriyle yönetmek istese de zayıf birini yönetici olmaktan sakındırdı. İslam’da yönetim, Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan korkan yetenekli bireylere özgüdür. Yönetim, insanları İslam yasalarına göre yönetmek yoluyla Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya kulluktur.

Ey Pakistan Müslümanları! Demokrasi, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdikleriyle yönetime izin vermez. Kendilerinin ve sömürgeci efendilerinin çıkarlarını gözeten siyasi ve askeri liderler üretir. Bu sistemi reddetmenin ve İslam’ın yönetim sistemi Hilafeti kurmak için çalışmanın zamanı gelmiştir.

Ey Pakistan’ın Müslüman silahlı kuvvetleri! Gücünüzün kişisel hırslarının peşinden koşanlar tarafından sömürülmesine izin vermeyin. Kişisel çıkarları için çalışan, halkı sefalet ve umutsuzluğa terk eden bu yozlaşmış liderleri ortadan kaldırın. Gerçekten durumumuzu değiştirecek kapasitedesiniz. Allah Subhânehu ve Teâlâ, size bahşettiği güçten sizi kesinlikle hesaba çekecektir. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Halkımızın yeniden Kuran ve Sünnete göre yönetilmesini sağlayın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ  “O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O güçlüdür, gücüne hiçbir güç erişemez.”^{[Rum 4-5]}