Hindistan Korgenerali Upendra Dwivedi ve Savunma Bakanı Rajnath Singh’in sözlerine yanıt vermek için Pakistan askeri liderliğinin kararlı bir şekilde hareket etmesinin zamanı gelmiştir. Düşmanın eylemlerine eylemle karşılık vermek gerektiğinde sözler yeterli gelmez. “Bajwa Doktrini” ordumuzu eylemsizliğe zorlarken Hindistan işgal altındaki Keşmir’i ele geçirdi, kabile bölgelerinde kaos yarattı ve Afganistan’daki nüfuzunu artırmaya çalıştı. Askeri önderlik, artık harekete geçmeli, düşmanla savaşmak için istekli ve yetenekli silahlı kuvvetlerimizi seferber etmelidir.

Ey Pakistan Müslümanları! Bajwa döneminde düşman Hindistan, silahlı kuvvetlerimiz ve topçu birliklerimizin gözleri önünde işgal altındaki Keşmir’in statüsünü değiştirdi. Hindistan’ın Ağustos 2019’da Keşmir’i ilhak etmesi, sevincimizin üzerine su döktü, cesur subaylarımız korkak Hinduların kalplerine korku saldı, gerçek ağırlıklarını savaş alanında gösterdiler. O zamandan beri savaş daha önce hiç olmadığı kadar devam ederken, Bajwa itidal emri vererek moralimizi bozdu, düşmana güven verdi. Savaşı düşmana geri götürmeliyiz. Bajwa’nın “itidal” politikasını sürdürürsek, o zaman Keşmir hakkındaki sözlerimiz yozlaşmış politikacılarınki gibi içi boş sözler olur.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri subaylar! Kontrol Hattını geçerek ve işgal altındaki Keşmir’de harekete geçerek Bajwa Doktrinini ayaklar altına alın. Zalimlerle savaşmak, ordumuzu motive edecek, onurunu ve statüsünü koruyacaktır. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem askeri saldırıya hiçbir zaman sözlerle karşılık vermemiştir. Nebevi sünnete göre hareket etmek, zafer veya şehitlik peşinde koşmak her Müslüman subayın görevidir. İşgal altındaki Keşmir, Hindu devletine terk edilemez, çünkü Allah’ın hükmüne göre işgal altındaki İslam toprakları mutlaka kurtarılmak zorundadır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ  “Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır.”^{[Bakara 191]}

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri subayları! Düşmana karşı savaşın! Liderliğinizden, Kontrol Hattı’nın her iki tarafındaki mücahitleri yeniden bir araya getirmek için istihbaratı harekete geçirmesini talep edin. Yine liderliğinizden, Hindistan’ın Çin’le karşı karşıya geldiği bir zamanda işgal altındaki Keşmir’i kurtarmak için bölgesel fırsatı değerlendirmesini talep edin. Hindistan iki cephede savaşamaz. Keza liderliğinizden, düşmana karşı seferberlik talep edin. Sayısız Müslüman ordusunun yaptığı gibi zafer için Allah’a tevekkül edin. Allah’ın sevabını ve müminlerin duasını kazanın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ  “Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mümin topluluğun gönüllerini ferahlatsın.”^{[Tevbe 14]}

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri subayları! Hindistan’ı yerle yeksan etmek için askeri liderliğinizden ilk adımı atmasını talep edin. Askeri liderliğinizden, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulması için nusret vermesini talep edin. Geçmişte Hilafet, işgal altındaki Müslüman toprakları kurtarmadan önce Müslümanları tek bir Halife altında birleştirmesi için komutan Selahaddin’i göndermiştir. Hilafet de Müslümanların silahlı kuvvetlerini dünyanın tek ve en büyük ordusu altında birleştirecektir. Hilafet bizi İslam ile yönetecek, Müslüman toprakların her karışı işgalden temizlenene kadar rahat yüzü görmeyecektir. Hizb-ut Tahrir, nusret vermenizi bekliyor, hadi yanıt verin.