27 Aralık 2023’te Pakistan, 400 km uzaklığa kadar olan hedefleri isabetli bir şekilde vurabilen El Fetih-II füze sistemini başarıyla test etti. Ancak bu füzenin testinden sadece iki ay önce 20 Ekim 2023’te ABD, Hindistan’a her türlü teknolojiyi sağlamasına rağmen Pakistan’ın füze programına çeşitli bileşenler sağlayan üç Çinli şirkete yaptırım uygulayacağını duyurdu.

23 Haziran 2023’te ABD ve Hindistan tarafından yapılan ortak açıklamada, Hindistan devletiyle kapsamlı bir küresel ve stratejik ortaklığın ilan edildiği duyuruldu. Bu ortaklık kapsamında ABD, Hindu Devleti’ne uzay teknolojisi, uçak motoru teknolojisi, savaş uçağı montajı, nükleer reaktörlerin inşası, yarı iletken tedarik zinciri, kuantum teknolojisi, 5G ve 6G teknolojisi, yapay zekâ ve diğer gelişen teknolojileri sağlayacak ve aynı zamanda geliştirilmelerine katkıda bulunacaktır. Diğer yandan ABD, Hindu devletini bölgenin yeni polisi haline getirmek için sürekli olarak Pakistan’ın yeteneklerini zayıflatmaya çalışıyor. Pakistan’ı Hindu devletinin hegemonyasını kabul etmeye zorlamak istiyor ki bu, Pakistan’ın kurulduğu temel doktrinin inkârı anlamına geliyor.

Hindu Devleti ile normalleşme gündemi, aynı hedefe ulaşmak için atılacak bir sonraki adımdır. Pakistan’ın füze programı, özellikle balistik füze Şahin-3, MIRV füze sistemi Ebabil, taktik nükleer silahlar taşıyan Nasr füzesi ve nükleer silah üretmek için gerekli nükleer yakıtın üretimi, ABD’nin bölge planına tehdit oluşturuyor. Bu füze sistemleri, Siyonist varlık, Körfez ve çevre bölgelerdeki ABD üs ve filoları ve ABD’nin atadığı yeni bölge polisi Hindistan için ciddi bir tehdit teşkil ediyor. Bu nedenle ABD, Pakistan’ın füze ve nükleer programlarını zayıflatmak istiyor.

Daha önce ABD, Keşmir’deki direnişi yok etmek için FATF’ın gri listesini kullanıyordu. Yöneticiler halkın ve silahlı kuvvetlerin önünde buna mecburmuş gibi davrandılar. Böylece Keşmir’i Modi’nin kucağına attılar. Benzer şekilde şimdi de ticaret bahanesiyle Hindu Devleti ile normalleşme gündemi öne sürülüyor. Bu, Pakistan’ın nükleer ve füze programlarından taviz vermesinin bir gerekçesi olarak kullanılacak. Bu konu hem mevcut askeri liderliğin hem de seçim sonrası siyasi liderliğin gündeminde.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! 2001 yılında Afganistan’ın işgali konusunda U dönüşü yaptınız. O zaman nükleer silahımızın yanı sıra Keşmir davasını da kurtarabileceğimiz söylendi. Siz de sessiz ve eylemsiz kaldınız. Sonra 2019’da Modi, gözlerinizin önünde Keşmir’i ilhak etti. Sizse yine sessiz ve hareketsiz kaldınız. Binlerce askeriniz Keşmir cephesinde şehit oldu. Hiç gelmeyecek emirler beklediniz. Şimdi de aynı oyun Pakistan’ın nükleer ve füze programı için oynanıyor. Bu yöneticilerin uluslararası toplum ve uluslararası yasalar adına füze programımızdan, nükleer programımızdan vazgeçmeyeceklerini mi sanıyorsunuz? Niye vazgeçmesinler ki? Daha önce Müslümanların güvenliğini tehlikeye atıp her kırmızı çizgiyi aşmadılar mı? Gerçek şu ki Pakistan’ın siyasi ve askeri liderliği, ihanetin sınırlarını aşmıştır. Bu siyasi ve askeri liderlik, ekonomi, ticaret ve barış adına Müslümanların güvenliğini feda edecektir. Bu, Pakistan’ı Butan ve Maldivler gibi Hindu Devletinin uydusu itaatkâr bir devlet haline getirecektir. Ardından Pakistan silahlı kuvvetleri, Hindu devletini “tehlikeli teröristlerden” korumak için bölgesel çatışmalara girecektir.

Şimdi kararlı bir duruş sergileyin ve harekete geçin! Bugün Yahudi varlığı Gazze’nin yüzde 70’ini yıkmıştır. Birinci Kıblemiz olan Mescid-i Aksa Siyonistlerin işgali altındadır. Sizse kışlalarınızda çöp topluyorsunuz ve silahlarınızı paslanmaya terk etmiş durumdasınız. Kendinizi zihinsel ve fiziksel kısıtlamalardan kurtarın. Yöneticileriniz yolunuzda duran engeller ve ayaklarınıza bağ olan prangalardır. Onları ortadan kaldırın ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Hilafet, Allah’ın izniyle haftalar ve aylar içinde ümmetin durumunu sefaletten büyük bir başarı ve refaha ulaştıracaktır. Sonra bu zalimler, nasıl devrileceklerini göreceklerdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ  “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}