22 Eylül günü Peşaver'de Hıristiyanların ibadethaneleri olan Kiliseye eş zamanlı bombalı saldırı neticesinde seksenin üzerinde kişi öldü ve yüzlerce kişi de yaralandı. Utanmaz, arlanmaz Keyâni-Şerif rejimine soruyoruz: Daha ne zamana kadar Pakistan vatandaşlarını ve askerlerini kurban etmeye devam edeceksin? Amerika'nın bölgedeki çıkarlarını koruma pahasına daha ne kadar Amerika'nın kanlı ve kirli oyunlarına yardım edeceksiniz? Pakistan halkının Amerika'nın Afganistan işgaline destek vermeyi kabul etmediğine kızmış olmalı ki, Amerika, Pakistan genelinde acımazsız bombalama kampanyası başlatarak halkı cezalandırıyor. Pakistan yöneticilerinin tam ve doğrudan destekleri sayesinde, istihbarat ağı gözetimi ve kontrolünde her tarafı kan gölüne çevirdi. Bu acımasız cinayetler ile Amerika, hain planlarını yürürlüğe koymadan önce ümmeti uysallaştırmak ve terörle savaşa desteğin sürmesini umuyor. Amerika terörle savaş ile Afganistan ve Pakistan'daki daimi askeri üsleri güvenli hale getirmeyi amaçlıyor.

Pakistan'da barış isteyen, ülke içinde ölüm ve yıkım acısı çekmiş kimseleri, zarar veren saflıktan ve saptırıcı aptallıktan uyarıyoruz. Pakistan'daki barış Afganistan'daki barışa bağlıdır. Amerikan varlığı bu bölgeden sökülüp atılmadıkça barışın gerçekleşmesi mümkün değildir. Müslümanları FATA'da (Federal yönetilen kabile alanları) İHA saldırıları ile öldüren Amerikan istihbarat ağıdır. Aynı ağ, Pakistan ordusunu bu fitne savaşında tutabilmek için tüm Pakistan kentlerinde sivil ve askeri tesisleri hedef alan gizli bombalar patlatıyor. Amerikan istihbarat ağı topraklarımızda olduğu sürece, büyükelçilikler İslamabat'ta faaliyet gösterdikleri sürece, büyükelçiler serbestçe ellerini kollarını sallayarak Pakistanlı sivil ve askeri yöneticilere Amerika'nın direktiflerini verdikleri sürece, Pakistan'a barışın gelmesi mümkün değildir. Bu yüzden doğrudan öfkeniz gerçek suçlulara karşı,  Amerikan ajanı Navaz Şerif ve General Keyâni karşı olmalıdır. Bunlar barış adına Pakistan ve Afganistan'da Amerikan varlığını korumak için yorulmadan çalışıyorlar.

Biz ordudaki samimi, cesur ve Hilafeti tekrar Pakistan'a geri getirebilecek etkin ve yetkinlikte olan kişilere soruyoruz: Daha ne kadar Pakistan vatandaşlarına yaşlı, kadın ve çocuk ölülerini saymalarına, kana bulanmış sokaklardan yaralılarını kucaklarında kaldırmalarına izin vereceksiniz? Sizler insanları düşmandan savunmak için yemin ettiniz. Dolayısıyla nasıl Amerikan üslerine, konsolosluklarına, elçiliklerine ve suç şebekelerine bu topraklarda faaliyetlerini sürdürmelerine müsaade edersiniz? Rasûl Sallallahu Aleyhi ve Sellem gayrimüslim vatandaşların korunması gerektiğini emretmişken neden hala siz Hilafet'in dönüşünü garanti altına almıyorsunuz? Rasûl Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

أَلا مَنْ قَتَلَ نَفْسًا مُعَاهِدًا لَهُ ذِمَّةُ اللَّهِ وَذِمَّةُ رَسُولِهِ فَقَدْ أَخْفَرَ بِذِمَّةِ اللَّهِ، فَلا يُرَحْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ، وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ سَبْعِينَ خَرِيفًا "Dikkat ediniz! Kim Allah'ın ve Rasûl'ünün zimmeti olan bir anlaşmalıyı öldürürse, şüphesiz Allah'ın zimmetine ihanet etmiş olur. O Cennetin kokusunu koklamayacaktır. Hâlbuki onun kokusu yetmiş senelik mesafeden algılanır."