Hizb-ut Tahrir, 14 Mart 2014 günü Hizb-ut Tahrir'i terörizm ile irtibatlandırmaya çalışan ve Hizb ut Tahrir ile bağlantısı olan insanların Pakistan aşiret bölgesinde terörist eğitim aldıklarına ilişkin Özbekistan Büyükelçisinin bir gazetede yayınlanan açıklamasını şiddetle kınar. Hizb-ut Tahrir hakkında çok az şey bilen bir kişi bile Hizb-ut Tahrir'in siyasi bir parti olduğunu, Hilafeti kurmak için verdiği mücadelede Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metoduna sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve militarist eylemler ile hiçbir ilişkisinin olmadığını çok iyi bilir.

Mücrim Özbekistan hükümeti ve onun utanmaz yetkilileri, İslam'a karşı oluşturulan cephede her zaman en ön saflarda yer almaya hazırlar. Diğer yandan Pakistan hükümeti de Afganistan'daki seçimleri kolaylaştırmak için müzakereler ve askeri operasyonlarda bir rol alarak, Afganistan'dan sınırlı çekilme kılığında kalıcı Amerikan üslerinin varlığını kabul etmeyen insanları hedef alıyor. Özbek hükümeti de Müslümanlara ihanette yerini alarak Hizb-ut Tahrir gibi güzide bir partiye kötülük içeren asılsız iddialarda bulunuyor. Ama bu onların ilk girişimleri değil. Mücrim Özbekistan hükümeti, uzun süredir Hizb-ut Tahrir'i bombalı patlamalar ve terörist faaliyetler ile irtibatlandırmaya çalışıyor. Onun için bu onun ilk girişimi değildir.

Ancak bu asılsız suçlamalar, ümmetin gözünde sadece Hizb-ut Tahrir'in prestij ve heybetini artıracaktır. Çünkü ümmet, Hilafet kavramını ve Hizb-ut Tahrir'in siyasi ve fikri yöntemini çok iyi biliyor. Öte yandan nasıl Müslümanların hain yöneticilerinin, sömürgeci efendileri adına çalıştıklarını, Hilafeti kurmak için uğraşan insanları nasıl öldürdüklerini de çok iyi biliyor. Özbekistan hapishanelerinde Rabbimiz Allah dedikleri için şehit edilen onlarca Hizb-ut Tahrir gençleri bu gerçeğin apaçık kanıtıdır.

Hizb-ut Tahrir, Özbekistan Büyükelçisini, kâfirlerin tarafında yer alan bu hükümetlerin yok olacağı günün çok yakın olduğu konusunda uyarıyor. Çünkü Hilafetin kurulacağı gün yakındır. Hilafetin kurulması, onların yüzlerini karartacak ve dünyada sığınacak hiçbir yer bulamayacaklardır. O zaman bu sömürgeci kâfirler, prestijlerini kaybeden tüm ajanlarına yaptıkları gibi onlardan sarfı nazar edeceklerdir. Akıllı kimse geçmişten ibret almalıdır.

كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ

"Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar. Nice ekinler, nice güzel konaklar! Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler! İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık. Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi." ^{[Duhan 25-29]}