Rahil-Navaz rejimi, Hindistan'ın Çin karşısındaki yükselişi önünde Pakistan engelini ortadan kaldırmak için Amerikan planına olan bağlılığını ilan etti. 27 Eylül günü başbakan Navaz Şerif, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda "Pakistan komşuları ile ilişkileri geliştirmek istiyor" dedi ve dünyaya "Cammu-Keşmir halkı, hâlâ halk oylaması sözünün yerine getirilmesini bekliyor" hatırlatmasını yaptı. Bu konuşmadan bir kaç saat önce 26 Eylül günü Orgeneral Rahil Şerif "Ordunun barıştan yana olduğunu" deklare etti.

Yıllardır Hindistan, ister Gücerat gibi kendi sınırları içindeki Müslümanlara karşı olsun, ister Pakistan savaşında olsun, isterse Keşmir'in işgalinde olsun, Müslümanlara karşı çok büyük düşmanlık gösterdi. Hindistan, saldırgan ve düşman bir devlettir. İslam'a ve Müslümanlara karşı kötülük yapmak için hiç bir çabadan kaçınmaz. Bilindiği üzere bir taraftan barışa davet ederken, diğer taraftan da elinde hançer saklar.

Ancak Rahil-Navaz rejiminin Washington'daki efendileri, o dönek devlet önünde Pakistan'ın korumasız kalmasını talep ettiler. Efendileri, en güçlü Müslüman devlet ve dünyanın sadece Müslüman nükleer enerji gücüne sahip Pakistan'ın, egemen bölgesel bir güç olarak Hindistan'ın yolunda durmaması talebinde bulundular. Amerika, Müslümanların hâkimiyetini engellemesi ve Amerika'nın rakibi Çin'e meydan okuması için Pakistan'dan ziyade Hindistan'a ihtiyacı vardır. Bu yüzden Pakistan, Hindistan'ın merhametine terk ediliyor. Böylece Pakistan adında ayrı bir devlet kurmak için Hindulardan kaçan binlerce insanın fedakârlığı ve yüz binlerce göçmenin gördüğü şiddetli baskı toz olup uçacaktır.

Hizb-ut Tahrir, Rahil-Navaz rejiminin hain tutumunu şiddetle kınar ve Keşmir'i kurtarmanın Pakistan silahlı kuvvetlerinin sorumluluğunda olduğunu bildirir. Peki, nasıl oluyor da bu ihmalkâr yöneticiler, bu sorunu üreten ve kendi çıkarlarının güvenliği için Keşmir kararını erteleyen aynı uluslararası topluma bir çağrıda bulunabiliyorlar? Hizb-ut Tahrir, Keşmir'i kurtarmak ve düşmanlarına karşı bir güç olarak bu bölgelerde yaşayan 550 milyon Müslümanın gücünü birleştirmek için hemen ve derhal Hilafetin kurulmasına davet eder.

إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِى ٱلدِّينِ وَأَخْرَجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُواْ عَلَىٰ إِخْرَاجِكُمْ أَن تَوَلَّوْهُمْ وَمَن يَتَوَلَّهُمْ فَأُوْلَـٰئِكَ هُمُ ٱلظَّالِمُونَ "Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır."^{[Mümtehine 09]}